EMÎRÜ’l-MÜ’MİNÎN fi’l-HADÎS

أمير المؤمنين في الحديث

Dönemindeki âlimler arasında en üstün seviyeye ulaşmış hadis hâfızları için kullanılan bir tabir.

“Müminlerin lideri ve yöneticisi” anlamında daha çok halifelere verilen emîrü’l-mü’minîn unvanı, derin hadis bilgisi ve güçlü hâfızasıyla devrindeki âlimler arasında en üstün seviyeye ulaşan, râviler ve rivayetleri konusunda önemli görüşleri olan bazı hadis hâfızları hakkında kullanılmıştır. Hadis ilminde bu seviyeye gelebilmek için hadis hâfızı olmanın yanında bazı hadislerdeki çok hassas rivayet kusurlarını (ilel) iyi bilmek ve çeşitli hadis ilimlerinde eser kaleme almış olmak gerekir. Kûfe’de âlimler arasında “emîrü’l-mü’minîn” denince sadece Ebû Nuaym Fazl b. Dükeyn’in hatıra gelmesi (İbn Hacer, VIII, 276), yanlış anlaşılması ihtimali bulunmadığı zaman unvanın bu şekliyle de kullanıldığını göstermektedir.

Yaşadıkları dönemde emîrü’l-mü’minîn unvanıyla anılan muhaddisler şunlardır: Ebü’z-Zinâd, İbn İshak, Hişâm ed-Destüvâî, Şu‘be b. Haccâc, Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübârek, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Ebû Nuaym Fazl b. Dükeyn, Ebü’l-Velîd et-Tayâlisî, Ali b. Medînî, İshak b. Râhûye, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Zühlî, Ebû Hatim er-Râzî ve Dârekutnî. Daha sonraki devirlerde Cemmâîlî, Sıbt İbnü’l-Acemî ve nihayet İbn Hacer el-Askalânî’ye de bu unvan verilmiştir. Hadis ilminde otorite olan kimselerin beğendikleri bazı muhaddisleri bu unvanla anmaları ise kabul görmemiştir. Hadis rivayet ilminin kurucusu sayılan Zührî ile Evzâî ve Leys b. Sa‘d gibi büyük hadis âlimleri hakkında emîrü’l-mü’minîn fi’l-hadîs denmemesi onların daha az öneme sahip olduklarını göstermez.

Bu unvanın en ünlü muhaddisler için kullanılmasından hareketle Arap dil âlimi Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ ile Ebû Hayyân el-Endelüsî hakkında “emîrü’l-mü’minîn fi’n-nahv”, Şâfiî fakihi Ebû İshak eş-Şîrâzî için de “emîrü’l-mü’minîn fi’l-fukahâ” denmiştir (Abdülfettâh Ebû Gudde, s. 122).

Emîrü’l-mü’minîn fi’l-hadîs unvanının, Asr-ı saâdet’ten sonraki devirlerde hadis ve sünneti yaşatmaya çalışacak kimseleri hayırla yâdeden bir hadisten çıkarılmış olabileceği söylenmekteyse de (Kāsımî, s. 19) bu rivayetin güvenilir olmadığı anlaşılmaktadır (Abdülfettâh Ebû Gudde, s. 123-125).

Muhammed Habîbullah eş-Şinkîtî, Hediyyetü’l-muġīŝ fî ümerâǿi’l-müǿminîn fi’l-ĥadîŝ adlı manzum risâlesinde (nşr. Remzî Sa‘deddin Dımaşkıyye, Beyrut 1410/1989) kendilerine emîrü’l-mü’minîn fi’l-hadîs denilen bazı muhaddislerin adlarını zikretmekte, Abdülfettâh Ebû Gudde ise Cevâbü’l-ĥafıž Ebî Muĥammed ǾAbdilǾažîm el-Münźirî el-Mıśrî adlı eserinde “Ümerâü’l-mü’minîn fi’l-hadîs” başlığı altında (s. 103-125) bu konu üzerinde durmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hatîb el-Bağdâdî, Şerefü ashâbi’l-hadîs (nşr. M. Said Hatiboğlu), Ankara 1991, s. 31; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, VIII, 276; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, II, 126-127; Kâsımî, KavâǾidü’t-tahdîs (nşr. Muhammed Behcet el-Baytâr), Dımaşk 1352/1925, s. 19; Ahmed Muhammed Şâkir, el-BâǾisu’l-hasîs, Kahire 1377/1958, s. 154; Ahmed b. Muhammed el-Gumârî, ǾAlî b. Ebî Tâlib, Kahire 1389/1969, s. 68; Muhammed Accâc el-Hatîb, Usûlü’l-hadîs, Beyrut 1401/1981, s. 449; Abdülhâdî Ahmed Hüseysin, Mezâhirü’n-nehdati’l-hadîsiyye fî Ǿahdi YaǾkûbe’l-Mansuri’l-Muvahhidî, Tıtvân 1402/1982, I, 226; Muhammed Edîb Sâlih, Lemehât fî usûli’l-hadîs, Beyrut 1409/1988, s. 104-105; Muhammed Habîbullah eş-Şinkîtî, Hediyyetü’l-mugis fî ümerâǿi’l-müǿminîn fi’l-hadis (nşr Remzî Sa‘deddin Dımaşkıyye), Beyrut 1410/1989; Abdülfettâh Ebû Gudde, Cevâbü’l-hâfız Ebî Muhammed ǾAbdülǾazîm el-Münzirî el-Mısrî, Halep 1411, s. 103-125; Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 75.

M. Yaşar Kandemir