ECNÂDEYN SAVAŞI

وقعة الأجنادين

Müslümanların Suriye ve Filistin’i fethi sırasında Bizanslılar’la yaptıkları ilk savaş (13/634).

Hz. Ebû Bekir, 12. yılın sonunda (Şubat 634) veya 13. yılın başında (Mart 634) hacdan döndükten sonra Medine’de toplanmış bulunan gönüllülerden oluşan orduyu, üç defa teşebbüs edildiği halde bir sonuç alınamayan Suriye ve Filistin’in fethine memur etti. Kumandanlardan Amr b. Âs’ı Filistin’in, Şürahbîl b. Hasene’yi Ürdün’ün, Yezîd b. Ebû Süfyân ile Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ı da Suriye’nin fethiyle görevlendirdi. Başlangıçta her biri 3000 kişiden oluşan bu üç ordu, daha sonra gönderilen takviye birlikleriyle 7500’er kişilik askerî güce ulaştılar.

Amr b. Âs Eyle üzerinden Güney Filistin’e, diğer kumandanlar ise Tebük-Maan yoluyla Ürdün ve Suriye istikametine sevkedildiler. Yezîd b. Ebû Süfyân, Ölüdeniz’in güneyinde Vâdilarabe’de Sergios kumandasındaki Bizans ordusunu mağlûp etti. Kaçan kuvvetler daha sonra toplandıkları yerde ikinci defa bozguna uğratıldı. Sergios bu mücadeleler sırasında hayatını kaybetti. Amr b. Âs ise kısa sürede Güney Filistin’i fethederek Gamrülarabât’a indi. Müslüman Araplar’ın bu âni hücumları ve başarılı sonuçlar almaları üzerine Bizans İmparatoru Herakleios, kardeşi Theodoros kumandasındaki 80.000 kişilik bir orduyu harekete geçirdi. Bizans kuvvetleri Kuzey Filistin’e kadar ilerleyerek Cillik mevkiinde karargâh kurdular. Bu orduya mukavemet edemeyeceğini anlayan Amr b. Âs halifeden yardım istedi. Bunun üzerine Ebû Bekir Hîre’de bulunan Hâlid b. Velîd’e haber göndererek süratle Suriye’deki ordunun yardımına gitmesini emretti.

Hâlid b. Velîd, uzun ve yorucu bir çöl yolculuğundan sonra yanındaki 700 kişilik birlikle Dımaşk’ın güneyinde yer alan Mercirâhit’e vardı. Buradaki Bizans birliklerini yenilgiye uğrattıktan sonra (18 Safer 13/23 Nisan 634) güneye yönelerek Busrâ’da bulunan Ebû Ubeyde, Şürahbîl ve Yezîd ile buluştu. Kısa bir kuşatmadan sonra Busrâ barış yoluyla ele geçirildi. Hâlid b. Velîd’in kumandası altında birleşen İslâm ordusu kuzeye doğru ilerlemeye başladı. İki ordu Kudüs’ün batısında Remle ile Beytülcibrin arasındaki Ecnâdeyn mevkiinde karşı karşıya geldi. Hâlid b. Velîd İslâm ordusunun merkez kuvvetlerine Ebû Ubeyde’yi, sağ kanada Muâz b. Cebel’i, sol kanada Saîd b. Âmir’i, süvari kuvvetlerine de Saîd b. Zeyd’i kumandan tayin etti. Müslümanlar devrin en güçlü devletinin düzenli, iyi eğitilmiş ve Sâsânîler’e karşı kazandığı zaferlerle morali yükselmiş ordusuyla savaşmak durumundaydı. İslâm ordusunun en az iki katı olan Bizans kuvvetleri ayrıca silâh ve teçhizat bakımından da çok üstündü. Ancak savaş müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı (28 Cemâziyelevvel 13/30 Temmuz 634). Bu muharebede 3000 düşman askeri öldürüldü; müslümanlar ise sadece on dört şehid verdiler. Başkumandan Hâlid muharebenin neticesini bir mektupla Hz. Ebû Bekir’e bildirdi. Öte yandan Bizans İmparatoru Herakleios çok korkmuş ve endişeye kapılıp Humus’tan Antakya’ya kaçmıştır. Ecnâdeyn Savaşı ile Filistin ve Suriye’nin kapıları müslümanlara açılmış, iki yıl sonra kazanılan Yermük zaferiyle de bölgenin fethi tamamlanmıştır.

Ecnâdeyn Savaşı’nın tarihi hakkında ihtilâf vardır. İbn İshak, Vâkıdî ve Medâinî muharebenin 13. yılda (634) cereyan ettiğini, Taberî’nin râvilerinden Seyf b. Ömer ise 15. yılda (636) meydana geldiğini söyler. Suriye’nin fethiyle ilgili bir eser yazmış olan M. J. de Goeje ile J. Wellhausen ve L. Caetani gibi araştırmacılar, İbn İshak ve diğer tarihçilerin verdikleri Cemâziyelevvel veya Cemâziyelâhir 13 (Temmuz, Ağustos 634) tarihini tercih etmektedirler.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, III, 124, 282; IV, 101, 194; Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (Ömerî), s. 86-88; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 156-165; Ya‘kubî, Târîh, II, 132-134; Taberî, Târîħ (de Goeje), I, 1976-2128; İbn A‘sem el-Kûfî, Kitâbü’l-Fütûh, Haydarâbâd, ts. (Dâiretü’l-Maârifi’l-Osmâniyye), I, 145-148; Bekrî, uǾcem, I, 114; İbn Asâkir, Târîhu Dımaşk, (Müneccid), I, 478 vd.; Yâkut, MuǾcemü’l-büldân (nşr. Ferîd Abdülazîz el-Cündî), Beyrut 1410/1990, I, 129-130; Nâsırüddin el-Esed, “VakǾatü Ecnâdeyn: dirâse tahlîliyye li’l-mesâdir ve’r-rivâyât”, Bilâdü’ş-Şâm fî sadri’l-İslâm, el-Müǿtemerü’d-devliyyi’r-râbiǾ li-târîhi bilâdi’ş-Şâm, Amman 1987, II, 285-321; M. J. de Goeje, Mémoire sur la conquête de la Syrie, Leiden 1900, s. 50-70; J. Wellhausen, İslâmın En Eski Tarihine Giriş (trc. Fikret Işıltan), İstanbul 1960, s. 46-60; Mustafa Murâd ed-Debbâğ, Bilâdünâ Filistîn, Amman 1384-96/1965-76, V/2, s. 264-269; Mustafa Fayda, Allah’ın Kılıcı Halid b. Velid, İstanbul 1990, s. 349-390; W. E. Kaegi, Byzantium and the Early Islamic Conquests, Cambridge 1993, s. 98-111; Tâhâ el-Hâşimî, “MaǾreketü Ecnâdeyn”, MMİIr., II (1952), s. 69-102; F. Buhl, “Ecnâdeyn”, İA, IV, 105; H. A. R. Gibb, “Adjnādayn”, EI² (Fr.), I, 215.

Hakkı Dursun Yıldız