EBÛ UBEYD, Kāsım b. Sellâm

أبو عبيد القاسم بن سلّام

Ebû Ubeyd el-Kāsım b. Sellâm b. Miskîn el-Herevî (ö. 224/838)

Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, hadis ve kıraat âlimi.

154 (771) yılında Herat’ta doğduğu tahmin edilmektedir. Rum (Bizans) asıllı olan babası Ezd kabilesinden bir kişinin âzatlısıydı. İlk öğrenimine Herat’taki bir sıbyan mektebinde (küttâb) başladı. 179’da (795) Herat’tan ayrılarak Kûfe ve Basra’daki fıkıh, hadis, tefsir ve dil âlimlerinin derslerine devam etti. Uzun bir tahsil hayatından sonra çeşitli ilimlere dair eserler kaleme aldı ve ardından Herat’a döndü. Burada Hârûnürreşîd’in Valilerinden Herseme b. A‘yen onu çocuklarının eğitim ve öğretimiyle görevlendirdi. Daha sonra Merv’e giderek orada da bir süre benzeri bir görev yaptı. Vezir Tâhir b. Hüseyin Merv’e geldiğinde onunla tanıştı ve kendisini Sâmerrâ’ya götürdü. Ebû Ubeyd Sâmerrâ’da bir müddet kaldıktan sonra Bağdat’a gitti ve Vali Sâbit b. Nasr b. Mâlik’in çocuklarına hocalık yaptı. Aynı zamanda İmam Şâfiî’den fıkıh okuyarak onunla ilmî tartışmalarda bulundu. Ahmed b. Hanbel’in sohbetlerine katıldı. Kur’an ilimleri ve kıraatle meşgul olurken lugat ve nahiv âlimlerinden de faydalandı. Her biri farklı metot ve görüşleri benimseyen kırktan fazla âlimin derslerine devam etti. Kendilerinden Arap dili ve edebiyatı, ensâb* gibi ilimler okuduğu hocaları arasında Ali b. Hamza el-Kisâî, İbnü’l-Kelbî diye tanınan Hişâm b. Muhammed, Ebû Amr eş-Şeybânî, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ ve Asmaî gibi meşhur âlimler yer almaktadır. Ayrıca Abdullah b. Mübârek, Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân ve Abdurrahman b. Mehdî’den hadis okudu. Kırka yakın talebesinden ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Hâtim es-Sicistânî, Buhârî, Tirmizî ve Belâzürî gibi tanınmış kişilerin isimleri zikredilmektedir (el-Garîbü’l-musannef [nşr. Ramazan Abdüttevvâb], nâşirin mukaddimesi, s. 25-30).

Sâbit b. Nasr Tarsus valisi olunca Ebû Ubeyd’i beraberinde götürerek Tarsus kadılığına tayin etti. Ebû Ubeyd, on sekiz yıl devam eden bu görevinden telif çalışmalarına engel olduğu için ayrıldı ve 213 (828) yılında Yahyâ b. Maîn’le birlikte Mısır’a gitti. Bu arada onun Şam’a gittiği de rivayet edilmektedir (Dâvûdî, II, 38). Daha sonra tekrar Bağdat’a dönerek garîbü’l-hadîs konusunda dersler vermeye başladı. Çok ilgi gören bu derslerin sonunda Garîbü’l-hadîs adlı eseri meydana geldi.

219 (834) yılında hacca giden ve rüyasında Hz. Peygamber’i gördüğü için geri dönmekten vazgeçip Mekke’de oturmaya karar veren Ebû Ubeyd 224 yılı Muharrem ayında (Aralık 838) burada vefat etti ve Ca‘fer b. Ebû Tâlib’in evine defnedildi. 222 (836) veya 223’te (837) öldüğü de kaydedilmektedir.

Dindar, vakarlı ve cömert bir kişi olan Ebû Ubeyd hadis, fıkıh, dil, edebiyat ve tarih gibi ilimlerde devrinin önde gelen simalarındandı. Hadisi savunmada başarılı bir mücadele vermiş, çağdaşları ile daha sonra gelen âlimlerin ittifakla kabul ettiği gibi meşgul olduğu ilimlerin hemen hepsinde güvenilir bir âlim olduğunu ortaya koymuştur. Rakkalı hadis hâfızı ve edip Hilâl b. Alâ, Allah’ın bu ümmete dört kişi bahşettiğini söyleyerek bunlardan biri olan Ebû Ubeyd’in hadislerdeki garîb kelimeleri izah ettiğini ve insanları bu konuda hatadan kurtardığını ifade etmiştir. İshak b. Râhûye, Ebû Ubeyd’in her hususta kendilerinin en bilgini olduğunu ve ona ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştir. Muhammed b. Hübeyre el-Esedî ile (ö. 280/893 [?]) Gulâm Sa‘leb diye tanınan Ebû Ömer Muhammed b. Abdülvâhid’in (ö. 345/957) onun eserleri ve rivayetleriyle ilgili tenkitlerini ihtiva eden birer kitap yazdıkları zikredilmişse de (İbnü’n-Nedîm, s. 332, 344) bu eserlerin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.

Eserleri. İbnü’n-Nedîm, Ebû Ubeyd’in çeşitli ilimlere dair yirmi eserinin adını zikrettikten sonra onun fıkıhla ilgili başka eserlerinin de bulunduğunu söylemektedir (el-Fihrist, s. 78). Diğer kaynaklarda kitaplarının sayısı otuz beşe ulaşmakla birlikte bunların bir kısmının bazı eserlerinin bölümlerinden ibaret olduğu bilinmektedir. Başlıca eserleri şunlardır: 1. el-Garîbü’l-musannef. En önemli eseri olup “garîbü’l-luga” diye anılan nâdir kelimeler hususunda konulara göre tertip edilen ilk lugat kitabıdır. Müellif, Garîbü’l-hadîs adlı eserinde olduğu gibi bunun için de otuz kırk yıl çalıştığını söylemektedir. Muhtemelen her iki eser de aynı tarihlerde kaleme alınmıştır. el-Garîbü’l-musannef’in daha önce bir benzeri yazılmadığı bilinmekte, çağdaşı lugat âlimi Şemir b. Hamdeveyh de Araplar’ın bundan daha güzel bir kitaba sahip olmadıklarını ifade etmektedir. Arap lugatçilik tarihinde çeşitli konularda yazılmış küçük hacimli risâlelerden büyük hacimli mu‘cemlere geçiş merhalesini temsil eden eser, unutulmaya başlayan birçok kelime ve tabiri yeniden canlandırması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır. el-Garîbü’l-musannef üzerinde Münih Üniversitesi’nde bir doktora tezi hazırlayan Ramazan Abdüttevvâb (Das Kitab al-Gharıb al-Musannaf von Abu ǾUbaid und seine Bedeutung für die nationalarabische Lexikographie, Heppenheim 1962) bu çalışmasını tamamladıktan çok sonra eseri yayımlamıştır (Kahire 1989). Ayrıca Muhammed Muhtâr el-Ubeydî tarafından üç cilt halinde neşredilen eserin (Kartâc [Tunus] 1989-1990) bazı bölümlerinin ayrı neşirleri de yapılmıştır. Meselâ Muhammed Hasan Âli Yâsîn “Kitâbü’ş-Şecer ve’n-nebât ve Kitâbü’n-Nahl” (MMİIr., XXXV/3, s. 89-141), “Kitabü’s-Sehâb ve’l-matar ve Kitâbü’l-Ezmine ve’r-riyâh” (a.g.e., XXXVI/4) adıyla eserin dört bölümünü neşretmiştir. Hâtem Sâlih ez-Zâmin de “Kitâbü’s-Silâh” adlı bölümü yayımlamıştır (Bağdad 1405/1985). Bazı kaynaklarda çeşitli bölümleri ayrı birer kitap gibi zikredilen (Sezgin, VIII, 83) el-Garîbü’l-musannef hakkında ilâve, şerh ve tenkit şeklinde


birçok çalışma yapılmış olup (a.g.e., VIII, 83-84) Ramazan Abdüttevvâb esere yazdığı mukaddimede bu çalışmalar hakkında bilgi vermektedir (s. 50-51). 2. Garîbü’l-hadîs*. Hadislerde geçen nâdir kelime ve tabirlerin izahına dair önemli bir eserdir. Muhammed Abdülmuîd Han’ın idaresinde Muhammed Azîmüddin tarafından dört (Haydarâbâd 1384-1387/1964-1967), Hüseyin Muhammed Şeref tarafından da iki cilt halinde (Kahire 1984) yayımlanmıştır. 3. Kitâbü’l-Emsâl. Hayatının sonlarına doğru Mekke’de tamamladığı (Sellheim, s. 91-92) bu eserinde Ebû Ubeyd mesel haline gelmiş on yedi hadisin bir kısmını açıkladıktan sonra derlediği 1386 meseli 19 bölüm ve 270 bab halinde ele almıştır. Bu bölümlerde dil ve konuşma, insanın özellikleri, güzel ahlâk, dostluk ve kardeşlik, ilim, çeşitli ihtiyaçlar, zulüm ve kötü huylar gibi konulara dair meselleri bir araya getirmiş, bunları izah ederken kimlerden faydalandığını da belirtmiştir. Eser üzerinde çeşitli şerh ve ilâve çalışmaları yapılmış olup (Sezgin, VIII, 84-85) bu şerhlerin en önemlisi Ebû Ubeyd el-Bekrî’nin Faslü’l-makal fî şerhi Kitâbi’l-Emsâl’idir (nşr. Abdülmecîd Âbidîn – İhsan Abbas, Hartum 1958; Beyrut 1971). Rudolf Sellheim, el-Emsâlü’l-ǾArabiyyetü’l-kadîme adıyla Arapça’ya çevrilen kitabında (bk. bibl.) mesel hakkında genel bilgiler verdikten sonra çalışmasının büyük bir bölümünü (s. 85-155) Ebû Ubeyd’in hayatı ile bu eserine ve şerhlerine ayırmıştır. Kitâbü’l-Emsâl’in bir kısmı Latince tercümesiyle birlikte Bertheau tarafından neşredilmiş (Göttingen 1836), daha sonra içinde on yedi risâlenin yer aldığı et-Tuhfetü’l-behiyye adlı mecmuada da basılmıştır (İstanbul 1302/1885; bk. Serkîs, II, 1965-1966). Ayrıca İbn Abdürabbih’in el-Ǿİkdü’l-ferîd’inde bir özeti bulunan (III, 81-136) eserin tamamını son olarak Abdülmecîd Katâmiş yayımlamıştır (Mekke 1400/1980). 4. en-Neseb (Kitâbü’n-Neseb ve zikru men fi’l-cemâhiri min tesmiyeti’s-sahâbe ve’t-tâbiǾîn ve’ş-şuǾarâ fi’l-Câhiliyye). Ebû Ubeyd bu eserinde hocası İbnü’l-Kelbî’nin Cemheretü’n-neseb adlı kitabını ihtisar etmiş, onun metot ve üslûbunu kullanarak bazı ilâvelerde bulunmuş, özellikle ashap, tâbiîn ve Câhiliye şairleri hakkında bilgi vermiştir. Esere İbnü’l-Kelbî gibi Adnân’ın nesebiyle değil Hz. Peygamber’in mensup olduğu Hâşimoğulları ile başlayan Ebû Ubeyd, Ümeyyeoğulları ve diğer Kureyş kollarını, ardından da Kinâne, Esedoğulları ve diğer Adnânîler’i zikrederek Kahtânîler’e geçmiştir. Araştırmacılar için değerli bir muhtasar olan en-Neseb, ayrıca İbnü’l-Kelbî’nin eserinin Kahtânîler’e dair olup kaybolan II. cildindeki bilgileri ihtiva etmesi bakımından da önem taşımaktadır. Tarihî, edebî ve İslâmî ilimler ansiklopedisi mahiyetindeki kitap, aynı zamanda İslâm’ın başlangıcındaki olaylar hakkında bilgi veren ilk ve en önemli kaynaklardan biridir. Bunun yanında çeşitli vesilelerle zikredilen şevâhid ile edebî kaynaklarda adları geçmeyen şairler konusunda değerli bilgiler ihtiva etmektedir. en-Neseb, Manisa İl Halk Kütüphanesi’nde bulunan yegâne nüshası esas alınarak Meryem Muhammed Hayrüddir‘ tarafından yayımlanmıştır (Beyrut [?] 1410/1989). 5. Kitâbü’l-Emvâl*. İslâm malî hukukuna dair olup Ebû Ubeyd’in önemli eserlerindendir. İlk neşri Muhammed Hâmid el-Fıkı tarafından yapılmış (Kahire 1353/1934-35), daha sonra Muhammed Halîl Herâs (Kahire 1388/1968) ve Muhammed Amâre tarafından (Kahire 1409/1989) yayımlanmıştır. Âtıf Ali Sâlih de eserdeki hadis ve âsârın indeksini hazırlayıp neşretmiştir (Fihrisu ehâdîsi ve âsâri Kitâbi’l-Emvâl, Beyrut 1409/1989). 6. en-Nâsih ve’l-mensûh*. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki nüshası (III. Ahmed, nr. 143) Fuat Sezgin tarafından tıpkıbasım halinde yayımlanan eseri (Frankfurt 1985) daha sonra Muhammed b. Sâlih el-Müdeyfir neşretmiştir (Riyad 1411/1990). 7. Fezâǿilü’l-Kurǿân. Tam adı Fezâǿilü’l-Kurǿân ve meǾâlimuh ve edebüh olan eser, Kur’an’ın ve bazı sûrelerin faziletiyle çeşitli âyetlerin tefsirine dairdir. Önce kısmen neşredilen eserin (Berlin 1952) tamamı daha sonra Fezâǿilü’l-Kurǿân ve âdâbüh adıyla E. Eisen ve O. Pretzl tarafından yayımlanmıştır (bk. Brockelmann, GAL, I, 106; Suppl., I, 166-167). Muhammed Necâtî Cevherî eser üzerinde bir yüksek lisans çalışması yapmıştır (Ümmülkurâ Üniversitesi, Mekke 1393/1973). Ramazan Abdüttevvâb da ortak bir çalışma olarak eserin tahkikini yapıp neşre hazırladıklarını söylemektedir (el-Garîbü’l-musannef, nâşirin mukaddimesi, s. 52). 8. Kitâbü’l-Îmân. Sünnî doktrini ilk izah eden bir çalışma olarak kabul edilen eser, Nâsıruddin el-Elbânî tarafından önce bir mecmua içinde (Min künûzi’s-sünne erbaǾu resâǿil) neşredilmiş (Dımaşk 1385/1965), daha sonra da müstakil olarak basılmıştır (Beyrut 1403/1983). 9. el-Hutab ve’l-mevâǾiz. Ebû Ubeyd bu kitabının adını baş tarafta el-Hutab ve’l-mevâǾiz ve’l-hazzu Ǿalâ aǾmâli’l-birri ve talebi’l-hayr şeklinde kaydetmektedir. Eser Hz. Peygamber’in bazı tavsiyeleriyle diğer peygamberlerin öğütlerini, Hz. Ebû Bekir ve Ömer’in nasihatlerini ihtiva etmektedir. Ramazan Abdüttevvâb Leipzig Kütüphanesi’ndeki (nr. 158) tek nüshasını esas alarak eseri yayımlamıştır (Kahire 1406/1986). 10. ǾAdedü âyi’l-Kurǿân. Tunus Zeytûne Kütüphanesi’nde (nr. 413) bu esere ait olduğu sanılan on bir varaklık bir nüsha bulunmaktadır (Sezgin, IX, 70). 11. Kitâbü’t-Tahâre. Eserin yazma nüshaları Zâhiriyye Kütüphanesi’nde (Mecâmi‘, nr. 11, 38 varak) ve Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Hadis, nr. 2308, 46 varak) mevcuttur (a.g.e., IX, 71).

Ebû Ubeyd’in kaynaklarda zikredilen diğer eserleri de şunlardır: Âdâbü’l-İslâm, Edebü’l-kadî, el-Ahdâs, Ensâbü’l-hayl, Fezâǿilü’l-fürs, Garîbü’l-Kurǿân, İstidrâkü’l-galat, el-Eymân ve’n-nüzûr, el-Hacru ve’t-teflîs, el-Hayz, el-Kazâǿ ve âdâbü’l-hükkâm, el-Kırâǿât, Kitâb fi’n-nahv, MaǾâni’l-Kurǿân, MaǾâni’ş-şiǾr, el-Maksûr ve’l-memdûd, el-Mecâz fi’l-Kurǿân, Makatilü’l-fürsân, el-Müzekker ve’l-müǿennes, en-Nikâh, Nusûs fi’l-hac, Şevâhidü’l-Kurǿân, eş-ŞuǾarâǿ, et-Talâk.

Ebû Ubeyd’e nisbet edilen eserlerle kitaplarının bir bölümü olduğu halde müstakil gibi gösterilen başlıca eserler şunlardır: 1. el-Ezdâd ve’z-zıd fi’l-luga. Ebû Hâtim es-Sicistânî’ye (ö. 248/862 [?]) ait olduğu halde (nşr. A. Haffner, Beyrut 1912) Brockelmann tarafından Ebû Ubeyd’e nisbet edilmiştir (GAL Suppl., I, 167). Ancak Ebû Ubeyd’in el-Garîbü’l-musannef’inde bu adı taşıyan bir bab bulunmakta olup Muhammed Hüseyin Âli Yâsîn tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.). 2. el-Îzâh. Brockelmann, Ebû Ubeyd’e nisbet ettiği bu kitabın Fas’ta Câmiu’l-Karaviyyîn’de (nr. 1183) bir nüshasının mevcut olduğunu bildirmekteyse de (GAL Suppl., I, 167) Ramazan Abdüttevvâb verilen numarada başka bir mecmua bulunduğunu söylemektedir (el-Hutab ve’l-mevâǾiz, mukaddime, s. 63-64). Fuat Sezgin ise adı geçen yazmanın Ebû Ali el-Fârisî’nin el-İzâh, adlı eserinin bir nüshası olabileceğini ileri sürmektedir (GAS, IX, 70). 3. Halku’l-insân ve nuǾûtüh. el-Garîbü’l-musannef’in ilk babı olup ayrı bir eser değildir (Brockelmann’ın Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki


nüshasıyla ilgili olarak verdiği numara da [2555] el-Garîbü’l-musannef nüshasına aittir [GAL Suppl., I, 167; Sezgin, VIII, 82]). 4. el-Ganem. Ebû Ubeyd’in böyle bir eserine rastlanmamıştır (Ramazan Abdüttevvâb, Ebû Ubeyd’in el-Hutab ve’l-mevâǾiz ile [s. 64] el-Garîbü’l-musannef’ine [s. 58] yazdığı mukaddimelerde bu hususta bilgi vermektedir). 5. FaǾale ve efǾale. Brockelmann eserin Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bir nüshasının bulunduğunu söylemekteyse de (GAL Suppl., I, 167) kaynaklarda Ebû Ubeyd’in bu adı taşıyan bir eserinden söz edilmemektedir (Sezgin, IX, 70). 6. el-Lugāt elletî nezele bihe’l-Kurǿân. Abdülazîz b. Ahmed ed-Dîrînî’nin (ö. 694/1295) et-Teysîr fî Ǿulûmi’t-tefsîr adlı eserinin kenarında basılan (Kahire 1310) Fîmâ verede fi’l-Kurǿân min lugati’l-kabâǿil adlı bir risâle için, nâşirin bu risâlenin Ebü’l-Kāsım b. Sellâm’a ait olduğunu zannettiğini söylemesi eserin Ebû Ubeyd’e nisbet edilmesine sebep olmuştur. Ramazan Abdüttevvâb bu nisbetin doğru olmadığı hususunda ayrıntılı bilgi vermektedir (el-Hutab ve’l-mevâǾiz, nâşirin mukaddimesi, s. 64-71). Ancak eser, Abdülhamîd es-Seyyid Tilb tarafından Ebû Ubeyd’e nisbet edilerek Lugati’l-kabâǿili’l-vâride fi’l-Kurǿâni’l-Kerîm adıyla neşredilmiştir (Küveyt 1985). 7. Mâ hâlefe fîhi’l-Ǿâmmetü lugate’l-ǾArab. Brockelmann (GAL Suppl., I, 167), İbn Manzûr’dan naklen (Lisânü’l-ǾArab, V, 396) Ebû Ubeyd’e bu adla bir eser isnat etmekteyse de onun böyle bir eseri bulunmamakta, Ezherî el-Garîbü’l-musannef’te aynı adı taşıyan bir babın yer aldığına işaret etmektedir (Tehzîbü’l-luga, VIII, 262). 8. en-NeǾam ve’l-behâǿim ve’l-vahş ve’s-sibâǾ ve’t-tayr ve’l-hevâm ve haşarâtü’l-arz. Yanlışlıkla İbn Kuteybe’ye nisbet edilen bu eser de el-Garîbü’l-musannef’in bir babı olup M. Bouyges tarafından neşredilmiştir (DİA, VI, 313, 314). Ramazan Abdüttevvâb bu hususta da ayrıntılı bilgi vermektedir (el-Hutab ve’l-mevâǾiz, nâşirin mukaddimesi, s. 71-72; ayrıca bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 167).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm, Kitâbü’l-Emsâl (nşr. Abdülmecîd Katâmiş), Mekke 1400/1980, ayrıca nâşirin mukaddimesi, s. 5-25; a.mlf., Garîbü’l-hadîs (nşr. Muhammed Azîmüddin), Haydarâbâd 1384/1964 → Beyrut 1396/1976; a.mlf., Kitâbü’l-Emvâl (nşr. Muhammed Amâre), Kahire 1409/1989, ayrıca nâşirin mukaddimesi, s. 22-59; a.mlf., el-Garîbü’l-musannef (nşr. Muhammed el-Muhtâr el-Ubeydî), I-III, Kartâc 1989-90, ayrıca nâşirin mukaddimesi, I, 13-22; a.e. (nşr. Ramazan Abdüttevvâb), Kahire 1989, ayrıca nâşirin mukaddimesi, s. 9-65; a.mlf., el-Hutab ve’l-mevâǾiz (nşr. Ramazan Abdüttevvâb), Kahire 1406/1986, nâşirin mukaddimesi, s. 7-72; Lisânü’l-ǾArab, V, 396 (“kkz” md.); Ebü’t-Tayyib el-Lugavî, Merâtibü’n-nahviyyîn (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl), Kahire 1375/1955, s. 93-94; Tehzîbü’l-luga, VIII, 262; Ebû Bekir ez-Zübeydî, Tabakatü’n-nahviyyîn ve’l-lugaviyyîn (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl), Kahire 1392/1973, s. 199-202; İbn Abdürabbih, el-Ǿİkdü’l-ferîd, III, 81-136; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 78, 321-324, 332, 344; İbn Abdülber, el-İntikāǿ, Kahire 1350, s. 107; Hatîb, Târîhu Bagdâd, XII, 403-416; İbn Ebû Ya‘lâ, Tabakatü’l-Hanâbile, I, 259; Yâkut, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XVI, 254-261; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, III, 12-23; Nevevî, Tehzîb, II, 257; İbn Hallikân, Vefeyât (Abdülhamîd), III, 225; Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz, II, 417; Sübkî, Tabakat (Tanâhî), II, 153-160; Dâvûdî, Tabakatü’l-müfessirîn, II, 38-42; Serkîs, MuǾcem, II, 1965-1966; Brockelmann, GAL, I, 105-106; Suppl., I, 166-167; Yağmûrî, Nûrü’l-kabes (nşr. R. Sellheim), Wiesbaden 1964, s. 314-316; Sezgin, GAS, VIII, 81-87; IX, 70-72; Ömer Ferruh, Târîhu’l-edeb, II, 228-230; R. Sellheim, el-Emsâlü’l-ǾArabiyyetü’l-kadîme (trc. Ramazan Abdüttevvâb), Beyrut 1404/1984, s. 85-155; M. Bouyges, “en-NeǾam ve’l-behâim...”, MFOB, III (1908), s. 186 vd.; Hans Gottschalk, “Abu ‘Ubaid al-Qasim b. Sallam, Studie zur Geschichte der arabischen Biographie”, Isl., XXIII (1936), s. 245-289; a.mlf., “Abu ǾUbayd al-Kāsım b. Sallām”, EI² (İng.), I, 157; Gérard Lecomte, “Le Problème D’Abu ǾUbayd réflexions sur les «erreurs» que lui attribue Ibn Qutayba”, Arabica, XII, Leiden 1965, s. 140-174; Wilferd Madelung, “Early Sunnı Doctrine Concerning Faith as Reflected in the Kitab alIman of Abu ‘Ubayd al-Qasim b. Sallam”, St.I, XXXII (1970), s. 233-254; İhsan en-Nas, “Kitâbü’n-Neseb li-Ebî ǾUbeyd el-Kasım b. Sellâm”, MMLADm., LXVIII/1 (1993), s. 3-58; Hamed el-Câsir, “Kitâbü’n-Neseb li-Ebî ǾUbeyd fî matbûǾa muharrefe”, a.e., s. 95-111; Muhammed Hasan Âli Yâsîn, “Kitâbü’ş-Şecer ve’n-nebât ve Kitâbü’n-Nahl: li-Ebî ǾUbeyd el-Kasım b. Sellâm”, MMİIr., XXXV/3 (1404/1984), s. 89-141; a.mlf., “Kitâbü’s-Sehâb ve’l-matar ve Kitâbü’l-Ezmine ve’r-riyâh”, a.e., XXXVI/4 (1405/1985); Muhammed Hüseyin Âli Yâsîn, “Bâbü’l-ezdâd: li-Ebî ǾUbeyd el-Kāsım b. Sellâm”, a.e., XXXVIII/4 (1408/1987), s. 257-296; Jaakko Hämeen-Anttila, “Lexical ibdal (Abu ǾUbayd and his al-Garıb al-Musannaf)”, SO, LXXI (1993), s. 48-49.

Zülfikar Tüccar