EBÛ ALİ es-SADEFÎ

أبو علي الصدفي

Ebû Alî el-Hüseyn b. Muhammed b. Fîrrûh b. Hayyûn b. Sükkere es-Sadefî (ö. 514/1120)

Endülüslü hadis, fıkıh ve kıraat âlimi.

İbn Sükkere lakabıyla tanınır. Aslen Sarakusta’ya (Zaragoza) 4 mil uzaklıktaki Menzilü Mahmûd adıyla bilinen köyden olup 454 (1062) yılı dolaylarında burada doğdu. Doğum tarihini 450 (1058) ve 452 (1060) olarak zikreden kaynaklar da vardır. Sadefî nisbesini hangi sebeple aldığı kesin olarak bilinmemektedir.

Ebû Ali es-Sadefî tahsil hayatına doğduğu çevrede Kur’an dersleri alarak başladı. Daha sonra başta Sarakusta’da Ebü’l-Velîd el-Bâcî, Belensiye’de (Valencia) İbn Dilhâs Ahmed b. Ömer el-Uzrî, Meriye’de (Almaria) Ebû Abdullah Muhammed b. Sa‘dûn el-Karavî olmak üzere Endülüs’ün tanınmış âlimlerinden hadis öğrendi. Rızkullah et-Temîmî İbn Hayrûn, Ebû Amr ed-Dânî’nin talebesi Hasan b. Muhammed b. Mübeşşir gibi kurrâdan çeşitli rivayetleriyle ilm-i kırâat okudu. Hadis ilmine olan ilgisi sebebiyle bu alanda daha da ilerlemek için 1 Muharrem 481’de (27 Mart 1088) Endülüs’ten ayrılarak Afrika’ya geçti ve Kayrevan yakınlarındaki Mehdiye şehrinde bu çevrenin ileri gelen âlimleriyle tanıştı. Daha sonra Mekke’ye gitti ve hac vazifesini yerine getirdi. Burada başta İmâmü’l-Haremeyn lakabıyla anılan Hüseyin b. Ali et-Taberî ve İbn Ebû Rendeka diye tanınan Ebû Bekir et-Turtûşî olmak üzere çeşitli âlimlerden faydalandı. Ayrıca İslâm dünyasından hac için Mekke’ye gelen pek çok âlimle tanışma fırsatı buldu. Mekke’den Basra’ya geçen Ebû Ali burada Ebü’l-Kasım Abdülmelik b. Şegabe, Ebû Ya‘lâ el-Mâlikî ve Ebü’l-Abbas el-Cürcânî ile buluştu. Daha sonra da Vâsıt üzerinden Bağdat’a gitti (16 Cemâziyelâhir 482/26 Ağustos 1089). Beş yıl kaldığı bu ilim merkezinde Ebü’l-Hüseyin et-Tuyûrî ve Bağdat’ın önde gelen muhaddisi İbn Hayrûn’dan istifade etti. Ayrıca beş yıl süre ile Şâfiî fakihi Ebû Bekir el-Kaffâl eş-Şâşî’nin fıkıh derslerine devam etti; hocasından Şâfiî fıkhına dair et-TaǾlîkatü’l-kübrâ fî mesâǿili’l-hilâf adlı eserini dinledi ve yazdı. Cemâziyelâhir 487’de (Temmuz 1094) Bağdat’tan Şam’a geçen Ebû Ali es-Sadefî burada Ebü’l-Feth Nasr b. İbrâhim el-Makdisî ve Ebü’l-Ferec Sehl b. Bişr el-İsferâyînî gibi âlimlerden hadis öğrendi. Hocası Ebü’l-Feth de ondan üç hadis yazdı. Şam’dan Mısır’a gittiği anlaşılan Ebû Ali orada zamanın önde gelen muhaddisi Ebû İshak el-Habbâl’den hadis okudu ve icâzet aldı. İlmî seyahatinin son durağı olan İskenderiye’de ise Ebü’l-Kasım Mehdî b. Yûnus el-Verrâk ve Ebü’l-Kasım Şuayb b. Sa‘d’dan faydalandı.

Safer 490’da (Şubat 1097) Endülüs’e dönerek Mürsiye’ye yerleşen Ebû Ali es-Sadefî şehrin camiinde ders okutmaya başlayınca kısa zamanda şöhreti yayıldı, çeşitli yerlerden gelen pek çok talebe bilhassa kıraat ve hadis ilimlerinde kendisinden istifade etti. Talebeleri arasında daha önce kendilerinden ders okuduğu bazı hocaları da vardır (Kādî İyâz, s. 130-131). Ebû Tâhir es-Silefî, İbn Beşküvâl ve Kādî İyâz gibi tanınmış kişiler onun önde gelen talebelerinden olup bunlardan İbn Beşküvâl kendisinden “bana icâzet veren hocaların en değerlisi” diye söz etmekte, Kādî İyâz ise başta Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim olmak üzere bazı eserleri baştan sona kadar kendisinden dinlediğini söylemekte ve -kısmen dinlediği kitaplarla birlikte- yirmi altı eserin adını zikretmektedir. Kādî İyâz, Ebû Ali es-Sadefî’den faydalanan 200 kadar kişinin hal tercümelerini el-MuǾcem fî şüyûhi İbn Sükkere adlı eserinde toplamış, İbnü’l-Ebbâr da aynı maksatla el-MuǾcem fî ashâbi’l-Kādî Ebî ǾAlî es-Sadefî (Madrid 1886) adıyla bir eser yazmıştır. İbnü’d-Debbâğ diye tanınan Yûsuf b. Abdülazîz el-Lahmî’nin de bu konuda bir mu‘cem* telif ettiği zikredilmektedir (İbnü’z-Zübeyr, VII, 208).

Hadis ilmine olan vukufu, cerh ve ta‘dîl* konusundaki engin bilgisi, hattatlığı ve üstün ahlâkı ile tanınan Ebû Ali es-Sadefî, özellikle Buhârî, Müslim ve Tirmizî’nin el-CâmiǾu’s-sahîĥ’ini okutmakla meşgul oldu. Bizzat yazdığı pek çok eser arasında Buhârî ve Müslim’in sahihleri de bulunmaktadır (Ebû Ali es-Sadefî tarafından ūyazılan Sahîhu’l-Buhârî nüshası ile ilgili bir inceleme yazısı için bk. Abdülhâdî et-Tâzî, XIX/1, s. 21-52).

Ebû Ali es-Sadefî 505 yılında (1111) Mürsiye kadılığına tayin edildi. Ancak bir süre sonra bu görevden ayrılmak istedi; isteğinin kabul edilmemesi üzerine de birkaç ay gizlendi ve Mürsiye’yi terkedip Meriye’ye gitti. Bir müddet burada kaldıktan sonra kadılık görevini kabul etmek zorunda kaldı. 507 (1113) yılının sonunda istifası kabul edilinceye kadar bu görevini sürdürdü. 508’de (1114) bu defa İşbîliye kadılığına getirilmek istendiyse de bu teklifi reddetti ve mazereti kabul edilinceye kadar evinden dışarı çıkmadı. Hayatının bundan sonraki döneminde ders okuttu ve ilimle meşgul oldu. Geçimini bazı arkadaşlarıyla birlikte yaptığı ticaretle sağladığı ve bu arada muhtelif eserler de telif ettiği anlaşılan Ebû Ali’nin eserleri hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Ebû Ali es-Sadefî, Emîr İbrâhim b. Yûsuf b. Tâşfîn’le birlikte, Sarakusta’ya bağlı Kutünde (Kutende) mevkiinde müslümanlarla Fransızlar arasında meydana gelen bir çarpışmaya katıldı ve 25 Rebîülevvel 514’te (24 Haziran 1120) şehid oldu. Bu tarih bazı kaynaklarda 17 Rebîülâhir 514 (16 Temmuz 1120) olarak da zikredilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kādî İyâz, el-Gunye (nşr. Mâhir Züheyr Cerrâr), Beyrut 1402/1982, s. 129-138; İbn Beşküvâl, es-Sıla, Kahire 1966, I, 144-146; Dabbî, Bugyetü’l-mültemis, s. 269; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, Beyrut 1399/1979, IV, 310; İbnü’z-Zübeyr, Sılatü’s-sıla (nşr. E. Lévi-Provençal), Rabat 1937, VII, 208; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 376-378; a.mlf., el-Ǿİber, II, 403; a.mlf., Tezkiretü’l-huffâz, IV, 1253-1255; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müzheb, I, 330-332; İbnü’l-Cezerî, Gayetü’n-nihâye, I, 250-251; Süyûtî, Tabakātü’l-huffâz, (Lecne), s. 455; Makkarî, Nefhu’t-tîb, II, 90-93; a.mlf., Ezhârü’r-riyâz (nşr. Saîd Ahmed A‘râbî v.dğr.), Rabat 1398-1400/1978-80, I, 21-22; III, 151-154; Keşfü’z-zunûn, II, 1736; Anwar G. Chejne, Muslim Spain, Minneapolis 1974, s. 279; Abdülhâdî et-Tâzî, “Mahtûta vahîde fi’l-Ǿâlem: Sahîhu’l-İmâm el-Buhârî bi-hatti’l-Hâfız es-Sadefî”, MMMA (Kahire), XIX/1 (1973), s. 21-52; Moh. Ben Cheneb, “İbnül’abbâr”, İA, V/2, s. 842.

Tayyar Altıkulaç