DÜGÂH

دوگاه

Türk mûsikisinde bir perde ve birleşik makamın adı.

Dügâh Perdesi. Türk mûsikisinde bir nota olarak portenin, sol anahtarına göre alttan ikinci boşluğunun içine yazılan lâ notasının adıdır. Bir oktav (sekizli aralığı) tizindeki lâ notasına muhayyer dügâh perdesi, bir oktav pestindeki lâ notasına da kaba dügâh perdesi denir.

Dügâh Makamı. Türk mûsikisinin eski makamlarındandır. Dizisi iki şekilde tarif edilebilir. 1. Yerinde sabâ makamı dizisine, yerinde zirgüleli hicaz makamı dizisinin pest tarafı ile durak perdesinin altından genişlemiş bir kısmının seyre zaman zaman karışarak mutlaka zirgüleli hicaz dizisiyle karar vermesi suretiyle meydana gelir. 2. Yerinde sabâ makamı dizisine, yegâh perdesindeki neveser makamı dizisinin bir kısmının zaman zaman katılıp sonunda mutlaka yegâhtaki neveser dizisinin güçlüsü olan dügâh perdesinde karar vermesiyle oluşur. Nota yazımında donanımına si koma bemolü ve re bakiye bemolü yazılır, gerekli değişiklikler ise eser içerisinde gösterilir. Makamın güçlüsü çârgâh perdesidir. Yegâhtaki neveser dizisinin beşinci derecesi veya yerindeki zirgüleli hicaz dizisinin karar perdesi olan dügâh perdesi, yerindeki sabâ dizisinin karar perdesi olduğundan önemli bir asma karar perdesidir. Durağı dügâh perdesi olup inici seyir takip eder. Bu makam dizilerinin şematik gösterilişi şöyledir:

Dügâh makamında, sabâ makamında da olduğu gibi hicaz ve şehnaz perdeleri bazan biraz dik basılır. Ayrıca dizideki nîm hicaz perdesi de bu makam için bir iki koma kadar pest basılmaktadır. Bunun sebebi, makamın gerçek yapısının yukarıdaki tariflerden daha farklı oluşudur. Bu farklılık, müzikolog-bestekâr Rauf Yektâ Bey’in yaptığı tariflerde açıkça görülmektedir. Rauf Yektâ dügâh makamını, a) “Sabâ makamından sonra dügâh perdesinde segâh yapmak”; b) “Sabâ makamından sonra dik kürdî perdesine dokunmadan nîm zirgüle ve dik acem-aşiran gösterilerek dügâh perdesinde tam karar vermek”; c) “Segâh makamını dügâh perdesine nakletmek”; d) “Sabâ makamının başlangıç ve sonuna dügâhta segâh ve hüzzam nağmelerini ilâve etmek” ifadeleriyle dört ayrı şekilde tarif etmektedir. Bu durumda dügâh perdesinde segâh yapabilmek için çârgâh perdesine bir koma diyezi, aynı perdede hüzzam yapabilmek için ise hem çârgâha koma diyezi hem de nevâ perdesine üç komalık bir bemol getirmek gerekmektedir. Ancak bugün kullanılmakta olan Arel-Ezgi sisteminde bu perdeler bulunmadığından buradaki nîm hicaz perdesini bakiye diyezinden bir iki koma kadar pest basmak zarureti ortaya çıkmaktadır. Dügâh makamı yapısı gereği geniş bir seyir alanına sahip olduğundan ayrıca genişlemesine gerek yoktur.

Dügâh makamına örnek olarak Neyzen Yûsuf Paşa’nın devr-i kebîr usulündeki peşrevi, Hacı Fâik Bey’in ağır hafif usulünde, “Tennâ dir nâ dir ten” terennümü ile başlayan kârı, Tab‘î Mustafa Efendi’nin devr-i kebîr usulünde, “Berk-i gül ey gonca-fem sen gibi ter-dâmen midir” mısraı ile başlayan birinci bestesiyle Derviş Ali Şîruganî’nin evsat usulünde, “Yâ ilâhî, âsitânın hastaya dârüşşifâ” mısraı ile başlayan tevşîhi verilebilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Ezgi, Türk Musikisi, I, 196-197; IV, 253-254; Özkan, TMNU, s. 347-352; Arel, Türk Musikisi, s. 249-251.

İsmail Hakkı Özkan