DÖVME

İnsan cildinde boya maddesiyle yapılan kalıcı şekil.

İlk örneklerine milâttan önce II. binyıl Mısır mumyalarında rastlanan dövmenin tarihçesinin çok daha eskilere gittiği şüphesizdir; çünkü bu âdetin özellikle ilkel toplumlar arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Süslenme tutkusunun yanı sıra kötü ruhlara karşı korunma amacıyla ilkel insanların daha çok yüze yaptıkları dövme XVIII-XIX. yüzyıllarda Batı uygarlığında yaygınlaşmış, hatta bir ara erkek ve kadın İngiliz soyluları arasında moda olmuştur. Bugün ise gittikçe azalmakla birlikte hemen her kıtanın kabile hayatı sürdüren yerlileri ile uygar toplumların denizcileri ve genellikle liman şehirlerinin gece hayatına yönelik eğlence çevrelerinde yaşayan kişileri arasında devam ettirilmektedir.

İlkel dövme ana hatlarıyla, deriye yan yana küçük delikler açmak ve bu deliklere is, sürme, mürekkep, kına, çivit gibi boyalı maddeler doldurmak suretiyle yapılır. Bunun yanında bıçakla veya tırnakla derin yarıklar meydana getirerek, yahut süslenecek kısımlara barut gibi yanıcı maddeler sürüp yakarak yapılanları da vardır. Modern dövmeciler ise özel olarak imal edilmiş elektrikli dövme kalemleri kullanmakta ve dövme yaptıran şahsın acı duymaması için de cildine lokal anestezi uygulamaktadır. İlkel dövmelerin genellikle mavi renkte olmasına karşılık modern dövmeler çeşitli sentetik boyalar kullanıldığı için bir tablo gibi renkli olabilmektedir.

İlâhî dinler dövmeyi yasaklamıştır. Tevrat vücuda dövme yaptırmayı, ölü arkasından düzenlenen ağıt sırasında ağlayanın tırnaklarıyla yüzünü yırtması olayı ile birlikte ele almış ve, “Ölüler için bedeninizde yara açmayacaksınız,


kendinize dövme işaret koymayacaksınız” (Levililer, 19/28) cümlesiyle her ikisini de nehyetmiştir.

Arapça’da veşm kelimesiyle ifade edilen dövme, Hz. Peygamber devrinde Câhiliye çağının bir uzantısı olarak özellikle kadınlar arasında yaygın bulunuyordu. En güzel şekilde yaratılan insanın tabii görüntüsünde değişiklikler yapılmasını hoş karşılamayan Hz. Peygamber, bu türden çeşitli uygulamalar yanında dövmeyi de yasakladı; dövme yapan ve yaptıran kadınlara Allah’ın lânet ettiğini bildirdi (bk. Buhârî, “Libâs”, 87; Müslim, “Libas”, 119-120). Bir fiili işleyenin Allah tarafından lânetlenmesi onun haram olduğunu gösterir. Konu ile ilgili hadis metinlerinde sadece kadınların zikredilmesinin sebebi, Arap toplumunda bugün olduğu gibi daha çok kadınların dövme yaptırmasıdır. Dövme yaptırmanın dinî hükmü açısından kadınla erkek arasında fark yoktur. Nevevî, sağlık bakımından zarar vermediği takdirde dövmenin vücuttan giderilmesi gerektiğini söyler. Yapılacak operasyonun vücuda zarar vermesi veya geride çirkin bir manzara bırakması sebebiyle dövme giderilemezse kişi tövbe etmekle günahından kurtulur (Şerhu Müslim, XIV, 106).

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Libâs”, 83, 86, 87, “Tıb”, 36; Müslim, “Libâs”, 119-120; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 10, “Tereccül”, 5; İbn Kudâme, el-Mugnî, Beyrut 1403/1983, I, 77; Nevevî, Şerhu Müslim, XIV, 106; İbn Hacer, Fethu’l-bârî (Sa‘d), XXII, 143-144, 152-153; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, VI, 214-216; Azîmâbâdî, ǾAvnü’l-maǾbûd, XI, 225-228; “Dövme”, TA, XIV, 50; W. C. Sturtevant, “Tattooing”, EBr., XXI, 718; “Tattoo”, EJd., XV, 831-832; “Tattooing”, The Ulustrated Encyclopedia of Mankind, London 1978, XVII, 2225-2228.

Rahmi Yaran