DEMENHÛRÎ

(الدمنهوري)

Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Abdilmün‘im b. Yûsuf ed-Demenhûrî el-Mezâhibî (ö. 1192/1778)

Ezher şeyhi.

1101 (1690) yılında Mısır’ın Demenhûr şehrinde doğdu. Küçük yaşta annesini ve babasını kaybettikten sonra Kahire’ye gitti ve Ezher’de öğrenim gördü; Kahire’de bulunan birçok âlimden ders aldı. Hocaları arasında Abdülcevâd el-Meydânî, Abdülvehhâb eş-Şinvânî, Abdüddâim el-Uchûrî, Muhammed b. Abdülazîz el-Hanefî gibi kişiler yer alır. Dört mezhebe mensup âlimlerden fıkıh okuyarak bu mezheplerde fetva verebilecek bir seviyeye ulaştı. Bu sebeple kendisine “Mezâhibî” unvanı verildi. Dinî ilimler yanında tıp, kimya, aritmetik, mühendislik gibi müsbet ilimleri tahsil ederek bu alanlarda da kendisini yetiştirdi; zamanla büyük bir şöhret ve itibar kazandı. 1177 (1764) yılında hacca gitti ve yöre âlimlerinden ilgi gördü. Ezher şeyhi Şemseddin Muhammed b. Sâlim el-Hifnî’nin vefatı üzerine 1182’de (1768) Ezher şeyhliğine getirildi ve ölümüne kadar bu görevi yürüttü. Demenhûrî, ilim çevrelerinde olduğu gibi siyasî çevrelerde ve halk nezdinde de sözü dinlenen bir şahsiyetti. Nitekim valiler idarî konularda kendisine başvurup görüşlerinden faydalanmış, ülkede çıkan iç karışıklıklarda bazı valiler onun evine sığınmıştır.

Kaynaklarda “imam, allâme, âyetullah el-kübrâ” gibi unvanlarla anılan Demenhûrî’nin dikkati çeken bazı görüşleri şöyledir: Maddenin en küçük parçası kabul edilen atom (cevher-i ferd, cüz-i lâ yetecezzâ) parçalanabilir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de zerreden (atom) daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsinin apaçık bir kitapta yazılı olduğu belirtilirken (Yûnus 10/61) atomdan daha küçük madde parçalarının bulunduğuna işaret edilmiştir. Bu husus, atomun parçalanamayacağını iddia eden kelâmcıların hatalı olduklarını göstermektedir. Vahdet-i vücûd* telakkisi İslâm akîdesiyle bağdaşamaz. “Allah’ın zâtı mutlak varlığın kendisidir” ifadesiyle İbn Sînâ’nın da benimsemiş göründüğü bu düşünce, Allah’ın âlemle birleşmiş olduğu (ittihâd) veya ona hulûl ettiği sonucuna götürür. Böyle bir telakki, yaratıcıyı yaratıklara benzemekten tenzih etme akîdesine aykırıdır. Nitekim İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre Allah’ın yaratıklara hulûl etmesi ve onlarla birleşmesi imkânsızdır. Ölen müslüman, ölümünden evvel aksi bir beyanda bulunmadığı takdirde mümin olarak ölmüş sayılmalıdır. Çünkü bu konuda itibar edilecek yegâne delil kişinin ölümünden önceki tutumudur.

Eserleri. Demenhûrî’nin kırktan fazla olduğu belirtilen eserlerinin başlıcaları şunlardır: A) Dinî İlimlere Dair Eserleri. 1. Dürretü’t-tevhîd. Müellifi tarafından el-Kavlü’l-müfîd fî şerhi Dürreti’t-tevhîd adıyla şerhedilmiştir (Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 626/3). 2. MenǾu’l-esîmi’l-hâǿir Ǿani’t-temâdî fî fiǾli’l-kebâǿir (Brockelmann, GAL, II, 487). 3. Hilyetü’l-ebrâr bimâ fî İsmâǾîliyyîn mine’l-esrâr (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 825). 4. el-Feyzü’l-Ǿamîm fî maǾne’l-Kurǿâni’l-Ǿazîm (Râgıb Paşa Ktp., nr. 208). 5. Şifâǿü’z-zamân bi-sırrı kalbi’l-Kurǿân (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 825). 6. Hulâsatü’l-kelâm Ǿalâ vakfi Hamza ve Hişâm (Nuruosmaniye Ktp., nr. 38). 7. Keşfü’l-lisâm Ǿan muhadderâti’l-efhâm fi’l-besmele ve’l-hamdele (Brockelmann, GAL, II, 487). 8. el-Fethu’r-rabbânî bi-müfredâti


İbn Hanbel eş-Şeybânî. Hanbelî fıkhına dairdir (Brockelmann, GAL Suppl., II, 499). 9. Tarîku’l-ihtidâǿ bi-ahkâmi’l-imâme ve’l-iktidâǿ. Hanefî fıkhıyla ilgilidir (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu, nr. 934). 10. Risâle fi’l-mîkāt (Brockelmann, GAL, II, 488). 11. Sebîlü’r-reşâd ilâ nefiǾl-Ǿibâd. Mev‘iza ve ahlâka dairdir (İskenderiye 1288; Kahire 1305).

B) Diğer İlimlere Dair Eserleri. 1. Müntehe’l-irâdât min tahkīki esmâǿi’l-istiǾârât (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2995). 2. Hilyetü’l-lübbi’l-masûn bi-şerhi’l-Cevheri’l-meknûn. Ahdarî’nin Celâleddîn-i Kazvînî’ye ait Telhîsü’l-miftaĥ’ın manzum şekli olan el-Cevherü’l-meknûn adlı eserinin şerhidir (Kahire 1285, 1305). 3. Îzâhu’l-mübhem min meǾâni’s-Süllem. Ahdarî’nin mantığa dair eserine yapılmış şerhlerin en meşhurudur (Mekke 1312). 4. Şerhu’r-Risâleti’s-Semerkandiyye. Laktü’l-cevâhiri’s-seniyye Ǿale’r-Risâleti’s-Semerkandiyye diye de bilinir (Kahire 1273). 5. ǾAynü’l-hayât fî istinbâti’l-miyâh. Jeoloji’ye dairdir (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu, nr. 934). 6. Ǿİkdü’l-ferâǿid fîmâ li’l-müselles mine’l-fevâǿid. Geometriyle ilgilidir (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 825). 7. el-Kelâmü’l-yesîr fî Ǿilâci’l-makǾade ve’l-bevâsîr. Tıbba dairdir (Brockelmann, GAL Suppl., II, 499).

BİBLİYOGRAFYA:

Murâdî, Silkü’d-dürer, I, 117; Cebertî, ǾAcâǿibü’l-âsâr, I, 525; Serkîs, MuǾcem, II, 882-883; Brockelmann, GAL, II, 487-488; Suppl., II, 498-499; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 404-405; Şüyûhu’l-Ezher, Kahire, ts. (Matâbiu’l-Ehrâm), s. 18-19; Ziriklî, AǾlâm (Fethullah), I, 164; el-Kāmûsü’l-İslâmî, II, 338-339.

Arif Aytekin