DEKKAK, Ebû Ali

(أبو علي الدقّاق)

Ebû Alî Hasen b. Alî b. Muhammed (ö. 405/1015)

Nîsâbur sûfîlerinden.

Nîsâbur’da doğdu. Ebû Ali Rûzbârî ve Ebû Bekir eş-Şiblî’nin sohbetlerinde bulunan Horasanlı sûfî Nasrâbâdî’ye (ö. 367/978) intisap etti ve onun tavsiyesine uyarak tahsile başladı. Ali en-Nahvî’den Arapça öğrendi. Bir süre sonra Merv’e giderek Ebü’l-Heysem Muhammed el-Küşmîhenî, Ebû Bekir el-Kaffâl el-Mervezî ve fakih Ebû Abdullah Ali el-Hıdırî’den hadis ve Şâfiî fıkhı okudu. Ebû Ali Muhammed b. Amr eş-Şebbûyî el-Mervezî’nin teşvikiyle vaaz vermeye başladı. Daha sonra Nîsâbur’a dönerek tekrar Nasrâbâdî’nin sohbetlerine devam etti ve sülûk*ünü tamamladı. Cuma günleri halka vaaz vermeye başladı. Bu arada sonradan müslüman olan Ebü’l-Hasan b. Katrân’ın kızı ile evlendi. Uzun süren vâizlik döneminden sonra münzevi bir hayat yaşamaya başladı. Her sene bir bölgeye gittiği rivayet edilirse de seyahatleri hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Bu seyahatlerin birinde Nesâ’ya gitti ve gördüğü bir rüya üzerine Hankah-ı Sarâvî’yi inşa etti. Bir diğerinde Kâzerûn’a gidip meşhur şeyh Ebû İshak el-Kâzerûnî ile görüştü.

Dekkak çok tesirli bir hitabet yeteneğine sahipti. Abdülkerîm el-Kuşeyrî maliye memuru olmak için geldiği Nîsâbur’da Dekkak ile tanıştıktan sonra memuriyeti bırakıp ilim tahsiline başlamış, daha sonra kızı Fâtıma ile evlenmiştir.

Halkı genellikle Hanefî olan Nîsâbur’da IV. (X.) yüzyılın başlarında Şâfiîler de görülmeye başlamıştı. Nîsâbur Valisi Nasrüddevle, Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’yi ve Şâfiîler’i himaye etti. Ebû Ali ed-Dekkak zamanın Şâfiî âlimleriyle dostluk kurdu. Ebû Bekir Muhammed b. Hasan b. Fûrek el-İsfahânî bunlardan biridir.

Kuşeyrî, hayatının sonlarına doğru evinin çatısına çıkıp yüzünü güneşe doğru çeviren ve anlaşılmaz sözler söyleyen Dekkak’ın uzun süren hastalıktan sonra vefat ettiğini bildirir.

Iraklı sûfîlerin görüşlerini telkin eden Dekkak konuşmalarında mürid, evliya, kerâmet, semâ hakkında izahlarda bulunur. Ona göre semâ zâhide câizdir. Zühd için yeme ve içmeden kesilmeye, dünya hayatından yüz çevirmeye gerek yoktur.

Dekkak’tan en geniş şekilde bahseden damadı Abdülkerîm el-Kuşeyrî er-Risâle’sinde onun birçok sözünü aktarmıştır. Abdülgafir el-Fârisî de (ö. 529/1134-35) es-Siyâk li-Târîhi Nîsâbûr (The Histories of Nisapur, Paris 1965) adlı eserinde Dekkak’tan bahseder. Kâtib Çelebi Ebû Ali ed-Dekkak’a Kitâbü’d-Dahâyâ adında bir eser nisbet ederse de (Keşfü’z-zunûn, II, 1434) mevcudiyeti tesbit edilememiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kuşeyrî, er-Risâle (Uludağ), bk. İndeks; Hücvîrî, Keşfü’l-mahcûb (trc. Es‘ad Abdülhâdî Kandîl), Beyrut 1980, s. 377; Herevî, Tabakat, s. 630-632; İbn Asâkir, Tebyînü kezibi’l-müfterî, s. 226-227; Attâr, Tezkiretü’l-evliyâ (trc. Süleyman Uludağ), Bursa 1984, s. 679-693; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 326; Necmeddîn-i Dâye, Mirsâdü’l-ibâd (nşr. Ebû Hâcer Muhammed Saîd), Beyrut 1405/1985, II, 177, 212; Sübkî, Tabakat, III, 100; IV, 329-331; İsnevî, Tabakatü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 523-524; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, IV, 256; Câmî, Nefehât, s. 291; Münâvî, el-Kevâkib, II, 62-63; Keşfü’z-zunûn, II, 1434; Dârâ Şükûh, Sefînetü’l-evliyâ, Kanpûr 1900, s. 159; İbnü’l-İmâd, Şezerât, III, 180-181; Nebhânî, Kerâmâtü’l-evliyâ, Beyrut 1329, I, 281; Kehhâle, MuǾcemü’l-müellifîn, III, 261; Schimmel, Mystical Dimensions of Islam, s. 88, 161-162, 427; F. Meier, Abu Said-ı Abu’l-Hayr, Leiden 1976, s. 44; J. Chabbi, “Abu Alı Daqqaq”, EIr., I, 255-257.

Recep Uslu