DEDE CÖNGÎ

Kemâlüddîn İbrâhîm b. Bahşî b. İbrâhîm (ö. 975/1567)

Osmanlı hukukçusu.

Dede Efendi, Dede Halîfe ve Kara Dede lakaplarıyla da tanınır. X. (XVI.) yüzyılın başında Amasya’nın Sonusa (Uluköy) köyünde doğdu. 920 (1514) yılına kadar deri tabaklama işiyle uğraştıktan sonra ilim tahsiline başladı. Hanefî fıkhı, tefsir ve Arap edebiyatı sahalarında uzmanlaştı. 935’te (1528-29) mülâzım olarak göreve başladığı Bursa Bayezid Paşa Medresesi’nde daha sonra müderrisliğe yükseldi. Tire Kara Kadı Medresesi ve Merzifon Sultâniyesi’nde devam ettirdiği bu görevinin ardından 950’de (1543) Diyarbekir, iki yıl sonra da Halep Hüsrev Paşa medreselerinde müftü ve müderris oldu. 957 (1550) yılında Süleymâniyye-i İznik pâyesiyle taltif edildi; Rebîülâhir 965’te (Şubat 1558) Kefe müftülüğüne getirildi. Cemâziyelâhir 971’de (Ocak 1564) hakkında verilen azil kararı daha sonra geri alınan Dede Cöngî, yaşlılık sebebiyle istifasını sunduğu 972 Zilhiccesine (Temmuz 1565) kadar bu son görevinde kaldı. Ömrünün geri kalan devresini inziva halinde geçirdiği Bursa’da vefat etti.

Eserleri. 1. es-Siyâsetü’ş-şeriyye. Arapça olarak kaleme alınan eser Siyâsetnâme adıyla da bilinmektedir. Türkçe’ye yapılmış üç ayrı tercümesi olup bunlar Arapça aslından daha meşhurdur. Seyyid Sebzî Mehmed Efendi (ö. 1091/1680) tarafından yapılan ilk çevirisi en tanınmış olanıdır. İsmâil Müfîd Efendi’ye (ö. 1217/1802-1803) ait olan ikincisi, önceki gibi aslına sadık kalınarak yapılmıştır. Üslûbu birincisinden ağır olmasına rağmen ayrıntılı olduğu için daha kolay anlaşılmaktadır. Üçüncü tercüme Meşrepzâde Ârif Efendi (ö. 1275/1858) tarafından serbest bir şekilde ve genişletilerek yapılmıştır. Aynı zamanda Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye’nin üyesi olan Ârif Efendi, âdeta yeniden kaleme aldığı eseri bir kanun metni gibi işlemiştir. Müstakil baskısı yapılan bu tercüme (İstanbul 1275) daha sonra Ahmet Akgündüz’ün Osmanlı Kanunnâmeleri adlı eserinde, mütercimi tarafından çıkarılan kısımlar diğer çevirilerden ikmal edilmek suretiyle yeniden yayımlanmıştır (IV, 127-212). es-Siyâsetü’ş-şeriyye’nin aslı ve tercümelerinin Türkiye kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır (bk. Akgündüz, IV, 122-124). 2. Risâle fî emvâli beyti’l-mâl ve aksâmihâ ve ahkâmihâ ve masârifihâ. Kanûnî Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya ithaf ettiği bu eser de Arapça olup devlet bütçesiyle ilgili şer‘î hükümleri ihtiva etmektedir. En önemlisi Süleymaniye Kütüphanesi’nde olmak üzere (Esad Efendi, nr. 3560) birçok yazma nüshası bulunan eser Ahmet Akgündüz tarafından


tercüme edilerek yayımlanmıştır (Osmanlı Kanunnâmeleri, IV, 217-254). 3. Hâşiye alâ Şerhi’l-İzzî fi’t-tasrîf li’t-Teftâzânî. İzzeddin ez-Zencânî’nin sarf ilmine dair el-İzzî fi’t-tasrîf adlı eserine Teftâzânî’nin yaptığı şerhin hâşiyesi olup basılmıştır (İstanbul 1278, 1288; Bulak 1255). Eser cönk denilen bir çeşit deftere yazıldığı için Dede Cöngü diye de anılmaktadır. Sarf ilmiyle ilgili bazı Arapça terim ve kelimelerin geniş açıklamalarına yer verdiğinden benzerlerinden üstün kabul edilir. Yazıldığı tarihten son dönemlere kadar medrese talebelerinin başvurduğu bir eser olup yaygın bir şöhrete sahiptir. 4. Hâşiye alâ Hâşiyeti’l-Hayâlî alâ Şerhi’l-Akaid. Necmeddin en-Nesefî’nin Akaidü’n-Nesefî adlı eserine Teftâzânî’nin yaptığı şerhe Hayâlî’nin yazdığı hâşiyenin hâşiyesidir (Süleymaniye Ktp., Gelibolulu Tâhir Efendi, nr. 50, vr. 2-60). 5. Risâletü’l-vaz. Vaz‘* ilmine dair bir risâle olup basılmıştır (İstanbul 1280, 1292, 1295, 1306, 1309). 6. Lüccetü’l-fevâid. Eserin bir nüshası bilinmektedir (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1439). 7. Hâşiye alâ Şerhi’l-Câmî. Cemâleddin İbnü’l-Hâcib’in nahivle ilgili meşhur eseri el-Kâfiye’ye Abdurrahman-ı Câmî’nin yaptığı ve el-Fevâidü’z-Ziyâiyye, Molla Câmî veya Câmî gibi adlarla bilinen şerhin hâşiyesidir (Süleymaniye Ktp., İzmir, nr. 693). 8. Hâşiye alâ Şerhi’l-Îsâgucî li’l-Kâtî. Hüsâmeddin Hasan el-Kâtî’nin, Esîrüddin el-Ebherî’nin mantığa dair meşhur eseri Îsâgucî’ye yaptığı şerhin hâşiyesidir (Süleymaniye Ktp., Gelibolulu Tâhir Efendi, nr. 85, vr. 25-56). 9. Hâşiye alâ Şerhi Kutbi’d-dîn ale’ş-Şemsiyye. Kutbüddin er-Râzî’nin, Ali b. Ömer el-Kâtibî’nin mantıkla ilgili meşhur eseri Şemsiyye’ye yaptığı şerhin hâşiyesidir (Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi, nr. 33). 10. Risâle fi’l-benc ve’l-haşîş ve tahrîmihâ. Keyif verici özelliği olan ban otu ve ondan elde edilen uyuşturucunun yenilmesinin hükmünü inceleyen bir risâledir (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1192, vr. 44-51).

BİBLİYOGRAFYA:

Atâî, Zeyl-i Şekaik, II, 119-120; Keşfü’z-zunûn, I, 849, 851, 887; II, 1139, 1547; İbnü’l-İmâd, Şezerât, VIII, 374-375; Kamûsü’l-a‘lâm, V, 3884; Sicill-i Osmânî, IV, 79; Osmanlı Müellifleri, I, 305; Serkîs, MuǾcem, II, 1506-1507; Tebrîzî, Reyhânetü’l-edeb, Tebriz 1347, IV, 446-447; Brockelmann, GAL Suppl., I, 498; Hediyyetü’l-ârifîn, I, 28; Kehhâle, MuǾcemü’l-müellifîn, VIII, 146; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri, İstanbul 1992, IV, 122-254; Pakalın, I, 303; TA, XII, 395; TDEA, II, 208.

Ahmet Akgündüz