DÂRÜLEYTAM

دار الأيتام

Balkan ve I. Dünya savaşlarında kimsesiz kalan çocukları barındırmak ve bir meslek edindirmek amacıyla kurulan müesseselerin adı.

“Yetimler yurdu, yetimhâne” anlamına gelen dârüleytam, Maarif Nâzırı Ahmed Şükrü Bey’in teklifiyle 12 Teşrînisâni 1330 (25 Kasım 1914) tarihinde kurulmuş ve önceleri İttihat ve Terakkî Fırkası’na bağlı olarak 1331 (1915) yılı başlarından itibaren faaliyete geçmiştir. İlk müdürü bu fırkanın İstanbul merkez başkanı Kemal Bey, ilk genel müdürü ise Kastamonu mebusu İsmâil Mâhir Efendi’dir.

Ahmed Şükrü Bey’in 1334 (1918) yılı bütçesi dolayısıyla verdiği bilgiye göre bu müesseselerin kuruluş amacı, I. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’yi terkeden İngiliz, Fransız ve İtalyanlar’ın boşalttıkları yurt ve mekteplerdeki sahipsiz kalan çocukları himaye altına almaktı. Boşaltılan mektep, yurt vb. binalara el konularak bunlar dârüleytam haline getirildi ve savaşlar sebebiyle kimsesiz kalan çocuklar da İstanbul’da ve diğer bazı şehirlerde açılan bu müesseselere yerleştirildi. Kısa zamanda buralara alınan çocukların sayısı 16.000’e ulaştı. Yetimlere tahsis edilen bazı binalar genişletildiği gibi çocuklara meslekî eğitim verme düşüncesiyle, savaş halinde bulunulan devletlerin tebaasına ait birtakım iş yerlerine de el konuldu ve bunlar yetimlere ait atölyeler haline getirildi. Hatta Notre Dame de Sion’un üzerine bir kat eklenmiş, Yedikule’deki İtalyan Mektebi de genişletilmişti.

Savaşın uzaması, malî sıkıntı, yiyecek ve eşya temini zorluğu yanında kötü idare sebebiyle bu müesseseler 2 Nisan 1333 (2 Nisan 1917) tarihli bir kararla devletin himayesine alındı. Devlet, özel idare ve belediye bütçelerinden yapılacak yardımdan başka bir defaya mahsus olmak üzere 150.000 lira nakit ve ayrıca 500 dönüm arazi tahsis edecekti. Bundan bir gün sonra çıkarılan ek bir kararla da posta, telgraf, tütün ve içki vergilerinden sürekli gelir kaynağı ayrılmıştı. Fakat yabancılardan devralınan yetimhânelerin sayısı 100’ü geçtiği halde bunlardan ancak altmış beşi tahsis edilen gelirler sayesinde ayakta kalabilmiş, imkânsızlıklar sebebiyle Muhâcirîn İdaresi’nin gözetimindeki yetimler alınamamıştır. Hatta çoğu Sivas’ta olmak üzere birçok yerdeki yetimhâneler kapatılmış, bu müesseselerde barınan çocukların toplam sayısı 1918’de 11.600’e düşmüştü.

1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilâf devletlerinin İstanbul’u işgali üzerine dârüleytamlara tahsis edilmiş olan binalar eski sahipleri tarafından geri alınınca buraların boşaltılması müesseseyi çok zor durumda bıraktı. Malî sıkıntı sebebiyle de yeni binalar yapılamadığından tahliye edilen yerlerdeki çocuklar boş duran bazı saraylara yerleştirildi. İstanbul içinde ve dışında, Kâğıthane’deki Çağlayan Kasrı’na kadar birçok saray bu işe ayrıldı. Kısa süre sonra da önce şehir dışındakilerden başlanmak üzere dârüleytamların tasfiyesine gidildi. Vilâyetlerde kendilerine yer bulunamayan çocukların bir kısmı İstanbul’a nakledildi. İstanbul’da toplanan yetim çocukların idaresi Şehir Yatı Mektebi’ne devredilmiş ve nihayet bunun da kapanmasıyla dârüleytamlar tarihe karışmıştır. Kabiliyetli çocuklar 1927 yılında Dârüşşafaka’ya verilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Türkiye Maarif Tarihi, IV, 1548-1552; Muallim Mecmuası, sy. 17, İstanbul 15 Kânunusâni 1334, s. 585-590; TA, XII, 320.

Hidayet Yavuz Nuhoğlu