DÂR (Benî Dâr)

بنو الدار))&&& Kahtânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Hicretten yaklaşık iki asır kadar önce Arabistan’ın kuzeyine göç ederek Suriye ile Mısır arasındaki bölge ile Irak yöresine yerleşen ve Hîre Krallığı’nı kuran Lahmîler birçok koldan meydana geliyordu. Bu kollardan biri Dâr olup kabilenin şeceresi Dâr b. Hânî b. Habîb b. Nümâre b. Lahm şeklinde sıralanıyordu.

Bizans İmparatorluğu’na tâbi olan Benî Dâr’a mensup bir grup Mûte Savaşı’nda (8/629) İslâm ordusuna karşı Bizans’ın saflarında yer almıştı. Bizans nüfuzu dinî alanda da kendini göstermiş ve Benî Dâr ve Lahmîler’in birçoğu hıristiyan olmuştu; hatta Hıristiyanlık Hîre Krallığı’nın resmî dini sayılıyordu.

Ancak 9 (630) yılında Hz. Peygamber’in Tebük’e yaptığı sefer çevrede büyük yankılar uyandırmış ve tesir icra etmişti. Hz. Peygamber bu seferden döndükten sonra Benî Dâr aynı yıl Medine’ye on kişilik bir heyet göndererek İslâmiyet’i kabul ettiklerini bildirdiler. Bu heyette meşhur sahâbî Temîm ed-Dârî de bulunuyordu. Heyetin isteği üzerine Hz. Peygamber Benî Dâr’a, Bizanslılar’a ait o civardaki iki köyü fethettikleri takdirde bunları kendilerine iktâ* edeceğine dair bir ahidnâme vermiştir.

Rivayete göre Benî Dâr’a mensup olan heyet Hz. Peygamber’in ölümüne kadar Medine’de kalmış ve kendilerine Hz. Peygamber’in emriyle Hayber gelirinden tahsisat ayrılmıştı. Bu tahsisatın devam ettirilmesi konusunda Hz. Peygamber’in vefatından önce bir vasiyette bulunduğu kaydedilir.

Daha sonraki dönemlerde Benî Dâr hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi mevcut değildir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 343-344; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 102, 291; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 96; İbn Düreyd, el-İştikāk, s. 155, 377; İbn Hazm, Cemhere, s. 422, 424, 477; İbn Manzûr, Muhtasaru Târîhi Dımaşk, V, 312-316; Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb, Beyrut 1405/1984, s. 61; Ömer Rızâ Kehhâle, MuǾcemü kabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1982, I, 370; III, 1011-1012; Muhammed Hamîdullah, el-Vesâǿiku’s-siyâsiyye, Beyrut 1405/1985, s. 132 (nr. 45); Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), I, 226-236.

Ahmet Önkal