CÜZÂF

الجزاف

Götürü usulle satış anlamında kullanılan fıkıh terimi.

Farsça güzâf (faydasız söz; hadsiz, hesapsız) kelimesinin Arapçalaşmış şekli olan cüzâf (cezâf, cizâf) “bir şeyi tartmadan, saymadan veya ölçmeden satmak yahut satın almak” demektir. Bu anlamda mücâzefe de kullanılır.

İslâm hukukunda satılan malın (mebî‘) miktarının belirlenmesi esas olmakla birlikte ihtiyaç sebebiyle bu kurala bir istisna getirilmiş ve ölçülüp tartılmak veya sayılmak suretiyle miktarları belirlenmemiş malların muayyen şartlar çerçevesinde tahminle, yani götürü (kabâle, kabala) usulle satışına izin verilmiştir. Şâfiîler’de mekruh olduğuna dair bir görüş bulunmakla birlikte bu usulle yapılan satışı hukukçular genel olarak geçerli kabul etmektedirler. Hz. Peygamber’in bu konudaki hadisleri de bu tür alışverişin zaruret sebebiyle câiz olduğu şeklinde yorumlanmıştır (ilgili hadisler için bk. Buhârî, “BüyûǾ”, 54, 56; Müslim, “BüyûǾ”, 34, 37, 38, “Müsâkat”, 15).

Götürü usulü satışta malın satış anında hazır bulunması, miktarının ise taraflarca bilinmeyip tahminen belirlenmesi gerekir. Taraflardan birinin miktarı bilip gizlemesi durumunda bu malın götürü usulle satışı Mâlikî ve Hanbelîler’e göre mümkün değildir. Çünkü genel kurala aykırı olan bu satış zaruret sebebiyle geçerli sayılmıştır, taraflardan birinin miktarı bilmesi halinde zaruret ortadan kalkmaktadır. Ayrıca bu durumda miktarı bilmeyen kimsenin aldanma ihtimali vardır. Hanefîler’e ve Şâfiîler’deki hâkim görüşe göre ise taraflardan birinin miktarı bilmesi götürü satışın geçerliliğini ortadan kaldırmaz. Götürü usulle satışta malın tane ile (adedî), ölçekle (keylî) veya tartı ile (veznî) belirlenebilir türden olmasının bir önemi yoktur. Tanesi şu kadardan bir sürünün veya ölçeği şu kadardan bir yığının satımı gibi bir birimin fiyatının belirlenip bir kümenin satılması da Hanefîler’den Ebû Yûsuf ve Muhammed ile diğer üç mezhep hukukçularına göre geçerlidir. Ebû Hanîfe ise malın tamamına yönelik bir bilinmezlik olduğu gerekçesiyle bu tür satışların geçerli olmadığını söylemektedir.

Faize konu olan malların kendi cinsleriyle götürü olarak değişimi mümkün değildir. Zira ribevî malların kendi cinsleriyle değişiminde bunların eşit miktarlarda olması şart koşulmakta, farklı miktarlarda değişimi faiz kabul edilmektedir. Götürü usulü satışlarda malın tahmin edilen miktardan az ve çok olması mümkündür. Bu fazlalık faiz olacağından satış geçerli değildir. Bunun sonucu olarak altın ve gümüşün kendi cinsleri karşılığında götürü satışı geçerli olmaz. Fakat altının gümüşle değişiminde olduğu gibi farklı cinslerin birbiriyle götürü satışı geçerlidir (bk. FAİZ).


BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “czf” md.; Steingass, Dictionary, s. 1076, 1088; el-Muvattaǿ, “BüyûǾ”, 22; Müsned, V, 320; Buhârî, “BüyûǾ”, 54, 56; Müslim, “BüyûǾ”, 34, 37, 38, “Müsâkat”, 15; İbn Mâce, “Ticârât”, 38; Ebû Dâvûd, “BüyûǾ”, 12, 67; İbn Hazm, el-Muhallâ, VIII, 489 vd.; İbn Abdülber, el-Kâfî, II, 673 vd.; Bâcî, el-Münteka, Beyrut 1403/1983, V, 7-10; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 265-266; Serahsî, el-Mebsût, XII, 191-194; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, II, 161, 175-176; İbn Kudâme, el-Mugnî, IV, 226-228; Nevevî, Şerhu Müslim (Bulak), X, 169; İbn Hacer, Fethu’l-bârî (Hatîb), IV, 293; Aynî, ǾUmdetü’l-karî, Kahire 1348 → Beyrut, ts., XI, 250, 255; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr (Bulak), V, 86, 373; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V, 168, 170; Mv.F, IX, 72-80.

Muhsin Koçak