CÜHEYNE (Benî Cüheyne)

بنو جهينة

Kahtânîler’den Kudâa’ya mensup bir Arap kabilesi.

Cüheyne kabilesinin Kudâa’ya kadar nesep silsilesi şöyledir: Cüheyne b. Zeyd b. Leys b. Sûd b. Eslüm b. Hâfî b. Kudâa. Kudâa’nın diğer kolları Belî, Mehre, Behrâ, Uzre, Kelb ve Tenûh ile yakın akrabalığı olan Cüheyne, kendi arasında birçok kol ve aşirete ayrılarak büyük bir kabileyi meydana getirir. İslâm’dan önceki devirde önceleri Necid’de yaşarken daha sonra Medine civarında Kızıldeniz ile Vâdilkurâ arasına, özellikle Yenbû bölgesine yerleştiler. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiği zaman onlar bu bölgede idiler. Hemen ilk zamanlarda İslâm hâkimiyetini kabul ederek Hz. Peygamber’le anlaşma yapan, ardından da İslâmiyet’e giren Cüheyneliler, bundan böyle İslâm’ın sâdık taraftarı olarak kaldılar. Bu kabilenin faziletine dair rivayet edilen hadislerin birinde Hz. Peygamber’in -adlarını saydığı bazı kabilelerle birlikteCüheyneliler’in kendisine yardımcı olduğunu onların da Allah ve Resulü’nden başka yardımcıları bulunmadığını söylediği görülmektedir (Buhârî, “Menâkıb”, 6; Müslim, “Fezâǿilü’s-sahâbe”, 188-195). Cüheyneliler Bedir Savaşı’nda İslâm ordusunda yer aldılar. Aynı şekilde Mekke’nin fethinde ve Huneyn Gazvesi’nde de bulundular.

Ridde* olaylarını benimsemeyen Cüheyneliler’in birçoğu dört halife döneminde fetih hareketlerine katılarak Suriye, Irak ve Mısır topraklarına yerleştiler. Bir kısmı ise eski bölgelerinde kaldılar. Bunlara bugün de rastlanmaktadır. Mısır’a yerleşenleri zamanla Aşağı Mısır’dan Yukarı Mısır’a doğru ilerleyerek Fâtımîler devrinde burada önemli icraatta bulundular.

III. (IX.) yüzyıldan itibaren Sudan üzerine yürüyen Cüheyneliler Habeşistan’a da seferler düzenlediler. Bu kabileden bir grubun Endülüs’e giderek orada yerleştiği de bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde Cüheyne’nin tarihi tesbit edilmemekle beraber bugün dahi bazı Arap kabilelerinin Cüheyne’nin izlerini taşıdığı kaydedilmektedir.

Abdülkerîm Mahmûd Hatîb, Târîhu Cüheyne adlı eserinde (Riyad 1405/1984) Cüheyne kabilesi ve bu kabileye mensup tanınmış şair, sahâbî ve muhaddisler hakkındaki bilgileri bir araya getirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Menâkıb”, 6; Müslim, “Fezâǿilü’s-sahâbe”, 188-195; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, bk. İndeks; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks; İbn Hazm, Cemhere, s. 444-445, 478-479, 485-486; İbn Haldûn, el-Ǿİber, II, 247; V, 429; Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb, Beyrut 1405/1984, s. 204-206; Aynî, ǾUmdetü’l-kārî, Kahire 1392/1972, XIII, 139-141; Kehhâle, MuǾcemü kabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1402/1982, s. 216-217; Mustafa Murâd ed-Debbâğ, el-Kabâǿilü’l-ǾArabiyye ve selâǿilühâ fî bilâdinâ Filistîn, Beyrut 1986, s. 55-58; C. H. Becker, “Cüheyne”, İA, III, 238; M. J. Kister, “KudāǾa”, EI² (Fr.), V, 314-318.

Ahmet Önkal