CİZRE KÖPRÜSÜ

İslâm sanatında özellikle batı ayağındaki astrolojik tasvirler sebebiyle ayrı bir yeri olan köprü.

Şırnak’a bağlı Cizre’de (Cezîre-i İbn Ömer) bulunmakla birlikte nehrin yatağı değiştiğinden bugün Suriye sınırları içinde kalmıştır. Cizre’nin 2 km. doğusundaki bu yapı kaynaklarda İbn Ömer Köprüsü veya yakınındaki Yafes köyünden dolayı Yafes Köprüsü adlarıyla, halk arasında ise Bafid Köprüsü olarak anılır. Cizre’de sanat tarihi bakımından mühim özelliklere sahip olan bu köprüden başka, Cizre surunun Deşt Kapısı’nın 100 m. ilerisinde bulunduğu için bu adla da anılan bir de Cizre Küçük Köprüsü vardır. Açıldığı geçit sebebiyle bir süre Akabin Köprüsü de denilen Cizre Küçük Köprüsü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Fevzi Çakmak’ın emriyle tamir ettirildiği için Çakmak Köprüsü adıyla da anılmıştır. Cevdet Çulpan’ın bu köprüyü esas Cizre Köprüsü ile karıştırdığı anlaşılmaktadır.

Bugün yalnız büyük kemeriyle bazı ayakları sağlam kalmış bir harabe durumunda bulunan Cizre Köprüsü’nün XII. yüzyılda yapıldığı bilinmekte, Artuklular’a veya daha büyük bir ihtimalle Musul Atabegleri’ne ait olduğu sanılmaktadır. Mükemmel bir taş işçiliği gösteren köprünün yapımında dolgu malzemesi olarak kireç harçlı moloz, kaplama malzemesi olarak da iri bazalt kesme taşlar kullanılmıştır. Ortadaki büyük, yanlardakiler daha küçük olmak üzere beş sivri kemerlidir. Preusser’in verdiği bilgilere göre boyu 141 m., orta gözün yüksekliği 17 m., yan gözlerin yükseklikleri ise sırasıyla 15 ve 10 metredir.

Köprünün en önemli özelliklerinden biri, halen mevcut batı ayağında sekiz adet astrolojik tasvir bulunmasıdır. Tasvirler sekiz yüzlü kaidenin külâha geçiş kısmında, bazalt kaplama taşları arasına üst üste yerleştirilmiş 20 x 100 cm. boyutlarındaki ikişer parça kireç taşından oluşan panolar üzerine yüksek kabartma tekniğiyle işlenmişlerdir. Yedi gezegen ile sekiz burcu gösteren bu tasvirler bağdaş kurmuş insan figürleriyle gezegenleri, figürlerin ellerinde tuttukları alâmetlerle de burçları sembolize etmektedirler. Ayrıca tasvirlerin yanlarında ancak bir kısmı okunabilen yıldız isimleriyle Ashâb-ı Kehf’ten bazılarının adları bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

K. Preusser, Nordmesopotamische Baudenkmäler, Leipzig 1911, s. 22; F. Tunçdağ, Artukoğlu Sanatı (doktora tezi, 1963), AÜ DTCF, s. 109-113; Cevdet Çulpan, Türk Taş Köprüleri, Ankara 1975, s. 44-48, lv. XXIII - XXIV, rs. 25 / 1-3; a.mlf., “Köprülerde Tarih Köşkleri”, STY, II (1966), s. 27; Ara Altun, Anadolu’da Artuklu Devri Türk Mimarisinin Gelişmesi, İstanbul 1978, s. 279-280; Fügen İlter, Osmanlılara Kadar Anadolu Türk Köprüleri, Ankara 1978; Abdullah Yaşın, Bütün Yönleriyle Cizre, İstanbul 1983, s. 51-61; Muhammed Yûsuf Gandûr, Târîhu Cezîreti’bni ǾÖmer münzü teǿsîsihâ hatte’l-fethi’l-ǾOŝmânî, Beyrut 1990, s. 322; G. Öney, “Anadolu Selçuklu Sanatında Balık Figürü”, STY, II (1966), s. 152-153.

Özkan Ertuğrul