CEZÛLÎ, Muhammed b. Süleyman

محمّد بن سليمان الجزولي

Ebû Abdillâh Muhammed b. Süleymân el-Cezûlî (ö. 870/1465)

Şâzeliyye-Cezûliyye tarikatının kurucusu Kuzey Afrikalı sûfî.

Fas’ın güneyinde bulunan Sûs vadisinin Cezûle (Cüzûle) bölgesindeki Simlâl köyünde doğdu. O dönemde Güney Fas ve bölgenin ilim merkezi olan Merakeş Portekiz tehdidi altında bulunduğundan Fas şehrine giderek memleketinde başladığı tahsilini orada sürdürdü. Aslen Cezûle kabilesine mensup bir Berberî olmakla birlikte seyyid* olduğu kabul edilen Cezûlî, Fas’ta bugün Karaviyyin Camii’nin yanında bulunan Medresetü’s-saffârîn’de dil ve din ilimlerini tahsil etti. Sonraki dönemlerde Şâzeliyye tarikatının çok önemli temsilcilerinden biri durumuna gelecek olan Şeyh Ahmed ez-Zerrûk ile muhtemelen burada tanıştı. Daha sonra memleketine dönen Cezûlî, burada iki kabile arasında çıkan çatışmada öldürülen bir kişinin katilinin tesbit edilememesi yüzünden tekrar çatışma noktasına gelen kabileleri uzlaştırmak üzere söz konusu kişiyi öldürme suçunu kendisi üstlenince gelenekler gereği kabile sınırları dışına çıkarıldı. Bunun üzerine önce Tanca’ya, ardından Mekke, Medine ve Kudüs’e gitti. Kırk yıl sonra Fas’a döndü. Bugün Kazablanka şehrinin yakınlarında küçük bir kasaba olan Aynülfıtr’da (Azemmûr) bulunan Benî Amgar Zâviyesi şeyhi Ebû Abdullah Muhammed eş-Şerîf vasıtasıyla Şâzeliyye tarikatına girdi. Meşhur virdi Delâǿilü’l-hayrât’ı bu yıllarda tertip etti. Daha sonra on dört yıl süren bir inzivâ hayatı yaşadı. Halvetten çıktıktan sonra yerleştiği Asfi’de çevresinde 10.000’in üzerinde mürid toplandı. Müridlerinin hızla artmasından endişe eden Sûs bölgesi valisi tarafından isyana sebep olabileceği gerekçesiyle Asfi’den sürüldü. Birçok müridiyle birlikte Şeyzame bölgesine giderek Efûgāl köyüne yerleşti. 16 Rebîülevvel 870’te (6 Kasım 1465) sabah namazını kılarken secdede vefat etti ve burada yaptırmış olduğu camiye defnedildi. Vefat tarihi olarak bazı kaynaklarda 869 (1464), 872 (1467) ve 875 (1470) yılları da gösterilmektedir. Cezûlî’nin siyasî otorite tarafından zehirletilerek öldürülmüş olması kuvvetle muhtemeldir.

Müridlerinden Ömer b. Süleyman es-Seyyâf, şeyhinin intikamını almak için taraftarlarıyla birlikte Sûs şehrini yakıp yıktı. Cezûlî’nin cesedini bir tabuta koyarak gittiği her yere götürdü. Seyyâf’ın öldürülmesinden (890/1485) sonra Cezûlî’nin naaşı tekrar Efûgāl’de toprağa verildi. Ebü’l-Abbas Ahmed el-A‘rec yetmiş yedi yıl sonra Merakeş’e girince Cezûlî’nin naaşını aynı yerde medfun olan babasının cesediyle birlikte Merakeş’teki bir türbeye nakletti.

Kuzey Afrika tasavvufunun en önemli simalarından biri olan Cezûlî, Şâzeliyye tarikatının Cezûliyye kolunun kurucusudur. Muhammed Mehdî el-Fâsî, MümtiǾu’l-esmâǾ fî zikri’l-Cezûlî ve’t-TebbâǾ adlı eserinde Cezûlî ile halifesi Abdülazîz et-Tebbâ‘ ve tasavvufî görüşleri hakkında geniş bilgi vermiştir.

Cezûlî’nin İslâm dünyasının her tarafında çok yaygın olarak okunan Delâǿilü’l-hayrât* adlı evrâdının yanı sıra Hizbü’l-felâh, Hizbü’l-Cezûlî adlı iki evrâdı daha vardır. Hizbü sübhâni’d-dâǿimî lâ yezâl adıyla da tanınan son evrâd halk ağzıyla yazılmış olup Şâzeliyye tarikatı mensuplarınca okunur.

Şâzeliyye’nin bir şubesi olması dolayısıyla bu tarikatın bütün özelliklerini taşıyan Cezûliyye, şeyhin vefatından sonra Tebbâiyye (kurucusu Abdülazîz b. Abdülhak et-Tebbâ‘ [ö. 914/1508]), Îseviyye (kurucusu Muhammed b. Îsâ el-Muhtâr [ö. 930/1524]), Vezzâniyye (kurucusu Abdullah b. İbrâhim eş-Şerîf el-Vezzânî [ö. 1089/1678], tarikat dördüncü şeyh Mevlây et-Tayyib’den [ö. 1181/1767] sonra


Tayyibiyye adıyla anılmıştır) ve Hansaliyye (kurucusu Saîd b. Yûsuf el-Hansalî [ö. 1114/1702]) gibi kollara ayrılmıştır (diğer tâli kollar için bk. Trimingham, s. 276-277).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kādî, Cezvetü’l-iktibâs, Rabat 197-374, I, 241, 319; Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, Neylü’l-ibtihâc (İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müzheb içinde), Kahire 1329-30, s. 317; Muhammed Mehdî el-Fâsî, MümtiǾu’l-esmâǿ fî zikri’l-Cezûlî ve’t-TebbâǾ, Fas 1313, s. 2-33; Keşfü’z-zunûn, I, 759; Harîrîzâde, Tibyân, I, vr. 217b-222ª; Ahmed b. Hâlid en-Nâsırî, el-İstiksâ, Kahire 1312, II, 161; III, 7; L. Rinn, Marabouts et Khouan, Alger 1884, s. 269-270, 303; A. Le Chatelier, Les Confréries Musulmanes du Hedjaz, Paris 1887, s. 100-107; Brockelmann, GAL, II, 252; Nebhânî, Kerâmâtü’l-evliyâǿ, I, 165; J. S. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, Oxford 1971, s. 84-86, 216, 240, 276-277; Ziriklî, el-AǾlâm, VII, 21; İbrâhim Harekât, el-Maġrib Ǿabre’t-târîh, Darülbeyzâ 1984, s. 89-90; Vincent J. Cornell, “The Logic of Analogy the Role of the Sufi Shaykh”, IJMES, XV/1 (1983), s. 85-93; Moh. Ben Cheneb, “Cezûlî”, İA, III, 155-156; a.mlf., “al-Djazūlī”, EI² (İng.), II, 527.

Süleyman Uludağ