CENÂB

الجناب

Çeşitli terkiplerle birlikte saygı ifadesi olarak kullanılan bir tabir.

“Yaklaşmak” ve “uzaklaşmak” mânasında zıt anlamlı kelimelerden olan cenâbet kökünden isimdir. Sözlükte “bir şeyin yanı, yakını, çevresi” veya “bir şeyin uzağı” anlamına gelir. Cenb kelimesiyle eş anlamlı olan cenâb, mecaz olarak “himaye ve gözetim” mânasına da kullanılır. Cenâb kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de geçmemekle birlikte eş anlamlısı olan cenb, bir yerde “Allah’ın civarı, yakını” veya “Allah yolu”, iki yerde “uzak (komşu)” ve “yan taraf” anlamlarında kullanılmıştır (bk. ez-Zümer 39/56; en-Nisâ 4/36; Yûnus 10/12). Hadislerde de sözlük mânalarında geçmektedir (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “cnb” md.). Cenâb Türk-İslâm kültüründe “Cenâb-ı Hak, Cenâb-ı Allah, Cenâb-ı Kibriyâ”, ayrıca “Cenâb-ı Peygamber” ve “Cenâb-ı hilâfetpenâhî” terkiplerinde olduğu gibi daha çok Allah’tan ve Peygamber’den, bazan da padişahtan söz edilirken “hazret” anlamına gelen bir saygı ifadesi olarak kullanılır. Cumhuriyet’in ilânından önce müslüman olmayan yabancı diplomatlar hakkında da “cenapları” tabiri kullanılırdı (ayrıca bk. HAZRET).

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “cnb” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “cnb” md.; Lisânü’l-ǾArab, “cnb” md.; Halil İbrahim Şener, Türk Edebiyatında Manzum Esmâǿü’l-hüsnâlar (doktora tezi, 1985), Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 102, 109, 206, 227; “Cenâb”, İA, III, 90; ML, II, 852.

Yusuf Şevki Yavuz