ÇANDARLI ALİ PAŞA

(ö. 809/1406)

Osmanlı vezîriâzamı.

Kara Halil Hayreddin Paşa’nın büyük oğludur. Doğum yeri ve tarihi hakkında bilgi yoktur. Ancak medreseden yetiştiği ve ilmiye sınıfına intisap ederek 788 (1386) yılından önce kazaskerlik görevinde bulunduğu bilinmektedir.

I. Murad’ın Karamanoğlu Alâeddin Bey üzerine sefer hazırlığı sırasında vezirliğe getirildi ve onunla birlikte Rumeli’den hareket ederek Bursa’ya gitti. Fakat 1387’de babasının ölümü üzerine Serez’e dönerek cenazesini İznik’e nakletti ve defninden sonra tekrar Afyonkarahisar’da ordu ile birlikte bulunan Sultan I. Murad’a katıldı. Karamanoğulları’ndan barış için gelen elçiler onun mütalaası gereği reddedildikten sonra kendisinin de dahil bulunduğu Osmanlı ordusu Karaman kuvvetlerini yenerek Konya’yı muhasara altına aldı. Ancak Bosna civarındaki yenilgi (Ploşnik Vak‘ası) ve Balkanlar’da Osmanlılar aleyhine meydana gelen ittifak neticesi Sultan I. Murad kızı Melek Hatun’un da ricası üzerine Konya kuşatmasını kaldırdı. Bunun üzerine Ali Paşa padişahla birlikte Beyşehir üzerinden Bursa’ya geldi ve derhal Rumeli’ye geçti. Bu sırada Konya muhasarasına katılan Beylerbeyi Kara Timurtaş Paşa da vezir olduğu için iki vezirden birisi yani birinci vezir Ali Paşa “vezîriâzam” unvanını aldı.

I. Murad, Balkan ittifakına katılmak isteyen Bulgar Kralı Şişman’a karşı girişilecek harekât için vezîriâzamı Ali Paşa’yı görevlendirdi. Ali Paşa, önce 30.000 kişilik bir kuvvetle Aydos’un kuzeyindeki Nâdir Geçidi’nden Balkan dağlarını aşıp 1388 yılında Doğu Bulgaristan’a girdi ve batıya doğru ilerleyerek sırasıyla Pravadi, Şumnu, Tırnova ve daha sonra da Tuna boyundaki Silistre ile Rusçuk taraflarını ele geçirdi. Bunun üzerine Bulgar kralı barış istemek zorunda kaldı, yapılan antlaşma ile Bulgar Kralı Şişman’ın Osmanlılar aleyhindeki ittifaka girmesi dolayısıyla Bulgarlar’ın Kosova Meydan Savaşı’na katılması önlendi.

Ali Paşa Kosova sahrasında toplanan diğer müttefik Haçlı kuvvetleri karşısında Osmanlı ordusunun merkezinde ve I. Murad’ın yanında yer aldı. Kaynakların verdiği bilgiye göre Ali Paşa, Allah’ın inâyetiyle azlığın çokluğa galebesine dair olan âyeti (el-Bakara 2/249) okuyarak padişahın mâneviyatını kuvvetlendirdiği gibi endişelerini de bertaraf etti. Bir ara bozulma alâmetleri gösteren Osmanlı ordusunun sol koluna Şehzade Bayezid ile birlikte yardıma koşarak bizzat savaşmak suretiyle Kosova Meydan Muharebesi’nin kazanılmasında önemli bir rol oynadı (10 Ağustos 1389).

Bu savaşta Sultan Murad’ın şehid edilmesi üzerine yerine geçen oğlu Yıldırım Bayezid’in saltanatı süresince ona da vezîriâzamlık yaptı. 1391’de İstanbul muhasarasında bulundu, 1393’te Niğbolu Savaşı’nda Şehzade Emîr Süleyman ile beraber Osmanlı kuvvetlerinin sağ kanadında yer aldı. Timur tehlikesi karşısında Bizans Devleti’nin Osmanlılar’la anlaşmasını sağladı. Kendi görüş ve savaş planları uygulanmayan Ankara Savaşı (1402) sonunda yeniçeri ağası Hasan Ağa ve vezir Murad Paşa ile birlikte yanında Şehzade Süleyman Çelebi de olduğu halde savaş meydanından çekilerek Bursa’ya gitti. Buradan süratle Gemlik ve Marmara denizi yoluyla


Anadoluhisarı üzerinden Doğu Trakya’ya geçti ve Emîr Süleyman Çelebi de yanında bulunduğu halde Edirne’ye geldi.

Şehzade Süleyman’ın Bizans imparatoru ile anlaşıp Edirne’de padişahlığını ilân etmesinden sonra Ali Paşa yine vezîriâzam olarak onun yanında kaldı ve yeni hükümdarın Rumeli tarafında hâkimiyetini sağladı. Fetret Devri’nde Emîr Süleyman Çelebi ile beraber Anadolu’ya geçerek Bursa’ya girdi, ardından hile ile Ankara Kalesi’nin Emîr Süleyman tarafından zaptını sağladı. Kardeşler arasında mücadelelerin meydana geldiği bir sırada Karamanoğlu ile anlaşan Çelebi Mehmed’e karşı Emîr Süleyman’a Ankara civarında çarpışması tavsiyesinde bulundu. Süleyman Çelebi’nin kuvvetleriyle bu yöreye geldiği ve Ankara Kalesi önünde savaş hazırlıklarına başladığı sırada 7 Receb 809 (18 Aralık 1406) günü vefat etti. Cenazesi İznik’e babası Kara Halil Hayreddin Paşa’nın türbesine defnedildi.

Ali Paşa’nın Bursa’da bir mescidi ile bir zâviyesi mevcut olup bunlara dair Zilhicce 796 (Ekim 1394) ve Receb 808 (Ocak 1406) tarihli iki de vakfiyesi vardır. Bütün kaynaklar onun âlim, değerli ve tedbirli bir vezir, teşkilâtçı iyi bir kumandan, kudretli bir devlet adamı, mâhir bir diplomat, yerine göre iyi bir siyasetçi, cömert, fakat dünya zevklerine de düşkün bir vezir olduğunu yazarlar. Yıldırım Bayezid devrindeki vezirliği sırasında kadıların sicilden 7, hüccetten 25, nikâhtan 12, mirastan binde 20 akçe alması kanun haline gelmişti. Osmanlı Devleti’ndeki İç Oğlanları Ocağı ilk defa onun zamanında kuruldu. Merasim elbiselerinden ak kaftan üzerine kırmızı düğme takılması da yine onun buluşu idi. Timur’a karşı yapılan Ankara Savaşı’ndan önce “cerehor” adıyla Rumeli’den, hatta Bizans’tan ücretli asker toplama işi Ali Paşa’nın tavsiyesiyle ortaya çıktı ve daha sonra bir askerî teşkilât halini aldı.

BİBLİYOGRAFYA:

Âşıkpaşazâde, Târih, s. 67-78, 188; Neşrî, Cihannümâ (Unat), I, 221 vd., 290-292, 330; II, 479; Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, I, 103, 105, 118, 148-149, 169, 235, 241-243; Âlî, Künhü’l-ahbâr, İstanbul 1277, V, 74, 135, 158, 160; Hammer (Atâ Bey), I, 239, 286; II, 99-100; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Çandarlı Vezir Ailesi, Ankara 1986, s. 31-45.

Münir Aktepe