BÜYÜKÇEKMECE KERVANSARAYI

İstanbul’da Büyükçekmece’de XVI. yüzyılda yapılan bir kervansaray.

Kurşunlu Han olarak da tanınan Büyükçekmece Kervansarayı, İstanbul’dan batı istikametinde Rumeli’ye uzanan ana kervan ve askerî yoldaki menzil yerlerinden biri olarak yapılmıştır. Evvelce aynı yerde Fâtih Sultan Mehmed tarafından bir kervansaray inşa ettirildiğine dair Kritoboulos (Kritovulos) tarafından bilgi verilmekteyse de bu yapıdan bir iz kalmamıştır. Bugün mevcut kervansarayın kimin tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat Kanûnî’nin son yıllarında, Büyükçekmece Köprüsü’nün yapımına başlandığı sırada köprü başında aynı padişahın bir çatal çeşme (üçlü çeşme) yaptırdığı, Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın da Sinan’a minareli bir mescid inşa ettirdiği göz önüne alınırsa kervansarayın da aynı yıllarda yapıldığı düşünülebilir. Nitekim Sinan’ın eserlerinin listesi olan Tuhfetü’l-mi‘mârîn ve Tezkiretü’l-ebniye’de bu kervansarayın adı geçtiğine göre XVI. yüzyıl içinde büyük ihtimalle Kanûnî devrinde (1520-1566) Sinan tarafından yapılmıştır. Kervansaray, İstanbul’u Batı’ya bağlayan ana yolun üzerinde olduğundan Osmanlı Devleti’nin başşehrine karayolu ile gelen bütün seyyahlar tarafından görülmüştür. G. de Busbecq’in elçilik heyetiyle 1554’te İstanbul’a gelen H. Dernschwam’ın gecelediği ve seyahatnâmesinde tarifini yaptığı yerin burası olduğu sanılmıştır (İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, s. 49). Halbuki heyetin konakladığı hanın ortasında avlu bulunduğu ve iki katlı olduğu açıkça ifade edildiğine göre bu hanın Büyükçekmece’deki kervansaray olamayacağı bellidir. Böyle bir han ya Küçükçekmece’de olmalıdır veya o tarihlerde buradaki kervansarayın yerinde bulunan Fâtih devri kervansarayı henüz ayaktaydı. Evliya Çelebi, Melek Ahmed Paşa ile 1069 Cemâziyelâhirinde (Mart 1659) Bosna’ya giderken Büyükçekmece Kervansarayı’nda konakladıklarında başından tatsız bir de olay geçmiştir.

Büyükçekmece Kervansarayı II. Dünya Savaşı yıllarında askerî depo ve konaklama yeri olarak kullanılmış, sonra bir şahıs tarafından saman ambarı yapılmıştır. Bakımsızlıktan harap bir hale giren bu tarihî eser Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1965-1966 yıllarında tamir ettirilmiştir. Şimdi de bakımsız durumda bulunmaktadır.

Büyükçekmece Kervansarayı veya hanı, 41x18,50 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapı olup aralarında tuğla hatıllar konulmuş kesme taşlardan yapılmıştır. Üstü iki tarafa meyilli kırma çatı ile örtülmüştür. Binaya Kurşunlu Han da denilmesinden evvelce çatısının kurşun levhalarla kaplanmış olduğu anlaşılmaktadır. Şimdi üstü alaturka kiremitle örtülüdür. Kervansarayın kuzey cephesinde yuvarlak kemerli tek girişi vardır. İçi yalnız güney cephesindeki pencerelerden ışık alır. Burada en alt dizide sekiz tane mazgal bulunur. Üstteki sekiz pencere ise alternatif olarak yuvarlak ve sivri kemerli biçimlerde açılmıştır. Cephenin üçgen biçiminde yükselen yukarı kısmında da ortada sivri kemerli bir pencere ile iki yanında yuvarlak pencereler vardır. Bu pencerelerin hepsi taştan yontulmuş şebekelere sahipti. Yan cepheler ise sağırdır.

Kervansarayın içi, tam ortada sıralanan on destekle ikiye ayrılmıştır. Aslında ahşaptan olan bu destekler, son tamirde kare kesitli beton pâyelere dönüştürülmüştür. Ahşap çatı da bu pâyeler tarafından taşınmaktadır. İki yan duvarların her birinde on bir ocak ile bunların aralarında on iki dolap nişi bulunur. Konaklayanların yataklarını sermesi için bu duvarlar boyunca orta kısımdan yüksek sekiler uzanmaktadır.

Büyükçekmece Kervansarayı’nın giriş cephesinde kapının iki yanında birer mekân olduğu kalıntılardan anlaşılır. Bunlardan


soldakinin tamamen yıkılmış ve sadece bazı izlerinin görünür olmasına karşılık sağdaki iyi durumdadır. Dikdörtgen biçimindeki bu odanın giriş dehlizine açılan kapısı ve iki penceresi olduktan başka dışarıya açılmış, lokma demir parmaklıklı iki penceresi daha vardır. Girişin iki yanındaki bu mekânların ne maksatla kullanıldığı bilinmemektedir. Belki kervansarayın bakımını yapan hancının ikametgâhı idi. Başka bir ihtimal de bunların “paşa odaları” olmasıdır. Büyük kervan ve sefer yolları üzerindeki kervansaraylarda ordu ileri gelenlerinin misafir edilmeleri için paşa odası denilen ayrı mekânlar yapılmıştır. Nitekim Konya-Adana yolu üzerindeki Vezir Hanı’nda da böyle odalar vardır.

Büyükçekmece Kervansarayı Osmanlı dönemi Türk mimarisinde ahşap çatılı menzil hanları tipinin bir örneğidir. Bunun benzeri, Anadolu yakasında Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin bir parçası olan kervansaray ile Vezir Hanı kasabasındaki Köprülü Kervansarayı’dır. Rumeli tarafında bu tip, mimari bakımdan çok daha zengin biçimde Edirne’deki Ekmekçizâde Ahmed Paşa Kervansarayı’nda (yanlış olarak Ayşekadın Kervansarayı olarak tanınır) temsil edilmiştir. Bu sonuncusunun bir benzeri de şimdi Bulgaristan’da kalan Hasköy (Haskovo) Kervansarayı idi.

BİBLİYOGRAFYA:

H. Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü (trc. Yaşar Önen), Ankara 1987, s. 49; Sâî, Tezkiretü’l-ebniye, s. 49, 113; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, III, 291-292; V, 269-272; Aptullah Kuran, Mimar Sinan, İstanbul 1986, s. 374; Erdem Yücel, “Büyük Çekmece’de Türk Eserleri”, VD, IX (1971), s. 99-100, 1 plan ve rs. 4ª, 5; R. Ekrem Koçu, “Büyükçekmece Hanı”, İst.A, VI, 3225-3227.

Semavi Eyice