BODRUM HANI

İstanbul’da XV. yüzyılda yapılan şehrin en eski ticaret hanlarından biri.

Kapalıçarşı yanında bulunmaktadır. İnşa tarihini bildiren kitâbesi olmamakla beraber Fâtih Sultan Mehmed’in vakfiyesine göre han şehrin bu türden yapılarının en eskilerinden biridir. Bu belgede, “müsâfirûn için inşa buyurup vakfeylediği” hanlardan biri olarak “Bodrum Kârbansarayı”nın adı geçer: “Mahmiyye-i Konstantiniyye’de Eski Saray demekle mâruf Sarây-ı Âmir-i Sultânî civarındadır, süflî ve ulvî otuz bir bâb hücerâtı müştemildir. Dîvârına muttasıl on dört bâb hücresi dahi vardır, cümlesi vakf-ı şeriftendir” satırları ile tarif edilen hanın alt ve üst katlarında otuz bir odası olduğu, dışında ise cephelerine bitişik ayrıca on dört göz dükkân bulunduğu anlaşılmaktadır. Beyazıt’ta Eski Saray yakınında olduğu açıkça belirtildiğine göre de teşhisi hususunda hiçbir şüphe kalmamaktadır. Böylece Bodrum Hanı (Kervansarayı), fethin hemen arkasından ilk inşa edilen yapılardandır ve Fâtih’in hayratına gelir sağlaması için tahmine göre Bizans devrine ait kalıntıların üstüne yapılmıştır. Fakat değişik bir görüş ortaya atan E. Hakkı Ayverdi, bazı vakıf kayıtlarına dayanarak Fâtih’in Bodrum Hanı’nın Sandal Bedesteni’nin doğu tarafına komşu olduğunu ve büyük


ihtimalle Nuruosmaniye Camii yerinde olması gerektiğini ileri sürmektedir. Halbuki bugün aynı adı taşıyan han Beyazıt’ta Çadırcılar caddesi kenarında bulunmakta ve bu yer Fâtih vakfiyesinde “Eski Saray kurbında” şeklindeki kayda da uymaktadır. Eğer vaktiyle aynı adla anılan iki han olmadıysa bugün mevcut hanın esasının Fâtih evkafından olduğunu kabul etmek gerekir.

İstanbul kadısına yazılan 18 Muharrem 1018 (23 Nisan 1609) tarihli bir hükümden öğrenildiğine göre eskiden beri İstanbul’a gelen keten bezleri, tüccarlara Bodrum Hanı’nda dağıtılırdı. Fakat dışarıdan mal getiren tüccarların bu usulün dışına çıktıkları ve başka yerlerde dağıtım yaptıklarının öğrenilmesi üzerine yazılan bu hükümle keten ve pembe (pamuklu) bezlerin yine eskisi gibi Bodrum Hanı’na getirilip buradan kethüdâları ve yiğitbaşıları eliyle bezzâzlara dağıtılması emredilmektedir. Ayrıca gümrük eminlerinin bez denklerini doğrudan doğruya Bodrum Hanı’na yollamaları da hatırlatılarak kimsenin “kadimden olagelen bu işleme” karşı koymaması istenmektedir. Bodrum Hanı 1895 zelzelesinde büyük ölçüde zarar görmüş ve aslî mimarisine uymayan biçimde tekrar kullanılır hale getirilmiştir.

Ali Paşa Hanı’nın bitişiğinde bulunan Bodrum Hanı Çadırcılar caddesi kenarında, düzensiz biçimde inşa edilmiş iç avlulu bir yapıdır. H. Göktürk, buranın evvelce bir manastır olduğu yolunda bir söylentiyi nakleder ve ayrıca hanın altında büyük bir mahzen veya bir bodrum bulunduğuna da yine söylentilere dayanarak işaret eder. Şimdiye kadar ciddi olarak görülemeyen ve incelenmeyen bu mahzenden başka araştırmacılar da bahsetmiştir. C. Güran’a göre Bodrum Hanı eski kalıntılar üzerine XVIII. yüzyılda yapılmış bir binadır. Alt kısmında daha değişik bir teknikte duvar örgüsü görülür. Bu eski kısımlarda yalnız tuğla kullanılmasına karşılık üst duvarlarda taş ve tuğladan karma örgü vardır. Plan düzensiz olduğundan avlu da kırık bir biçim almıştır. Son yüzyıl içinde değişiklik ve eklemelerle hanın gerçek mimarisi tanınmaz bir hale sokulmuştur. Dış cephelerin önündeki dükkânlar da 1895 zelzelesinden sonra Batı mimarisi üslûbunda tamamen değişmiştir. İçeride her iki katın da önlerinde, taştan kare pâyelere dayanan tuğla kemerlerle avluya açılan revakların varlığı görülür. Şimdiki haliyle tarihî hüviyetine bütünüyle aykırı bir görünüm almış olan Bodrum Hanı eski kaynaklarda adı geçen şehrin ticaret merkezlerinden biriydi.

BİBLİYOGRAFYA:

Fâtih Mehmed II. Vakfiyeleri (nşr. Vakıflar Umum Müdürlüğü), Ankara 1938, s. 214, vr. 92; Ahmet Refik [Altınay], Hicrî Onbirinci Asırda İstanbul Hayâtı, İstanbul 1931, s. 40-41, nr. 77; Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi IV, s. 569, 579; Ceyhan Güran, Türk Hanlarının Gelişimi ve İstanbul Hanları Mîmârisi, Ankara, ts., s. 112-113; Hakkı Göktürk, “Bodrum Hanı”, İst.A, s. 2841-2842.

Semavi Eyice