BIYIKLI MEHMED PAŞA

(ö. 928/1521)

Doğu Anadolu’nun fethinde büyük rol oynayan Osmanlı devlet adamı ve Diyarbekir beylerbeyi.

Menşei ve hayatının ilk devreleri hakkında bilgi yoktur. Akkoyunlular’a mensup olduğu ileri sürülmektedir. Muhtemelen kul asıllı olup Enderun’da yetişti. Yavuz Selim’in tahta çıkışı sırasında mîrâhur* olarak görev yapıyordu ve Bıyıklı lakabıyla meşhurdu.

II. Bayezid’in oğulları arasında başlayan taht kavgalarında Yavuz Sultan Selim’in yanında yer aldı ve Şehzade Ahmed’e karşı öncü olarak gönderildi. Tosya’da oturarak Şehzade Ahmed’in hareketlerini takibe başladı. Fakat Ahmed’in, sayıca üstün olan kuvvetleriyle Tosya’ya yürümesi üzerine Ankara’ya geri çekildi. Ardından Ahmed’in ileri harekâtını durdurmak için Anadolu beylerbeyi ile giriştiği hareket başarısızlığa uğradı. Ancak gerek bu hareket gerekse diğer manevraları ile Şehzade Ahmed’i oyalamayı başardı ve Yavuz Sultan Selim’e kuvvetlerini bir araya getirmesi için fırsat kazandırdı. Gerçekten de Yavuz Selim 15 Nisan 1513’te Yenişehir ovasında Şehzade Ahmed’i karşılayarak bozguna uğrattı ve bu savaşta mîrâhur Bıyıklı Mehmed Ağa büyük yararlılıklar gösterdi.

Mehmed Paşa Çaldıran Savaşı sırasında Bayburt ve Kiğı’nın zaptı ile görevlendirildi. Çaldıran Zaferi’nden sonra Tebriz-Kars ve Pasinler yoluyla geri dönen Selim, 15 Ekim 1514’te Erzurum civarındaki Titkir mevkiine vardığında Bayburt ve Kiğı’nın fethedildiği haberini aldı ve ona bu başarıları dolayısıyla Erzincan ve Bayburt sancaklarını, bir süre sonra da Şarkîkarahisar, Trabzon ve Canik sancaklarını verdi. Muhtemelen 22 Eylül 1515’te Diyarbekir bölgesinin fethine gönderilene kadar bu görevde kaldı. Bu bölgede iken Kemah Kalesi’nin fethine memur edildi. 19 Mayıs 1515’te kaleyi muhasara altına aldı. Aynı gün Selim’in de yardıma gelmesiyle Mehmed Bey Varsak tarafından müdafaa edilen kale şiddetli bir hücumla ele geçirildi.

Kemah’ın fethedildiğini duyan Şah İsmâil, Nur Ali kumandasında kuvvetli bir orduyu Bıyıklı Mehmed Paşa’nın üzerine gönderdi. Ancak şahın sarayındaki casusları vasıtasıyla bunu haber alan Bıyıklı Mehmed Paşa Karahisar, Kemah, Erzincan ve Tercan’daki kuvvetleri bir araya getirerek Erzincan yakınlarında Nur Ali ile emrindeki orduyu karşılayıp büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu savaşta Nur Ali hayatını kaybetti.

Osmanlı kuvvetlerinin gerek Çaldıran Savaşı’ndaki başarıları gerekse Doğu Anadolu’daki fetih hareketleri, Şah İsmâil’in bölgeye Kara Han idaresinde 5000 kişilik bir ordu göndermesine yol açtı. Kara Han ilk iş olarak Âmid’i (Diyarbakır) kuşattı. Uzun süre muhasara altında kalan Âmid’in imdadına Bıyıklı Mehmed Paşa yetişince Kara Han ordusuyla Mardin’e çekildi. Bölgenin Osmanlı idaresine geçmesine zemin hazırlayan meşhur tarihçi İdrîs-i Bitlisî’nin arzusu ve padişahın emriyle hareket eden Bıyıklı Mehmed Paşa 10 Eylül 1515’te şehrin anahtarlarını teslim aldı. Rûmiyye-i Sugrâ Beylerbeyi Şâdî Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu da bu arada Bıyıklı Mehmed Paşa’ya katılmıştı. Ancak Osmanlı ordusu şehre girmedi ve Kara Han’ı takibe koyuldu. Kara Han Mardin’i terkedip Sincar’a kaçınca Osmanlı ordusu takipten vazgeçerek Cuska’da konakladı. Burada Mardin’in fethi kararlaştırıldı. Bıyıklı Mehmed Paşa, İdrîs-i Bitlisî’nin aracılığıyla şehrin barış yoluyla teslim alınmasını teklif etti. Şehir halkına can ve mal güvenliklerinin sağlanacağı bildirilince, şehir teslim alındı (Ekim 1515).

Bu arada Bıyıklı Mehmed Paşa, Şâdî Paşa ile aralarında çıkan anlaşmazlık neticesinde Âmid’e geri çekilince Kara Han tekrar gelip Mardin’i aldığı gibi Âmid’i de muhasara etti. Bu haberi duyan Yavuz Sultan Selim Şâdî Paşa’yı azletti ve Karaman Beylerbeyi Hüsrev Paşa kumandasında Anadolu sipahilerini 1515 yılının ilkbaharında bölgeye gönderdi. Osmanlı askerlerinin yola çıktıklarını haber alan Kara Han Âmid’den muhasarayı kaldırdı ve Mardin’e çekilme kararı aldı. Bıyıklı Mehmed Paşa hemen Kara Han’ı takibe koyuldu. Karaköprü denilen mevkiye gelince düşmanı pusuya düşürmek için bir plan yaptı. İdrîs-i Bitlisî bu planın mahzurlarını belirttiyse de bir faydası olmadı. Sonuçta pusudaki Osmanlı kuvvetleri tuzağa düşürülüp katledildiler. Bu sırada kendisine yanlış bilgi verilmesi dolayısıyla Âmid’e dönmüş bulunan Bıyıklı Mehmed Paşa olaydan haberdar olunca bir müddet için takviye kuvvetlerini bekledi, ardından da derhal harekete geçerek Karaköprü’ye geldi ve Kara Han’ı takibe koyuldu. Koçhisar yakınlarında Dede-Kargın sahrasında vuku bulan ve bütün gün süren savaşta Kara Han’ın başı kesildi ve ordusu dağıldı (Mayıs 1516).

Bıyıklı Mehmed Paşa daha sonra Mardin Kalesi’ne doğru yol aldı ve civardaki kaleleri ele geçirdi. Bu arada Mardin şehri de fethedildi, fakat kalesi ancak dokuz ay sonra teslim alındı. Bu arada Mardin muhasarası sürerken civardaki kalelerden Musul, Ruha, Birecik, Harput, Çermik, Ergani, Palu ve Sincar ele geçirildi. Ayrıca Cizre hâkimi Şah Ali Bey, Hısnıkeyfâ hâkimi Melik Halil, Çemişkezek hâkimi Pîr Mehmed ve Eğil hâkimi Kasım Bey Osmanlılar’a bağlılıklarını bildirdiler. Ayrıca İmadiye, Suran, Çapakçur, Palu, Atak, Sason hâkimleri de Osmanlı tâbiiyetini kabul ettiler. Böylece Diyarbekir bölgesinin fethi hemen hemen tamamlanmış oldu. Ancak Mardin Kalesi’nin fethi, Mercidâbık Muharebesi’ne katılan ve Halep’in fethinde hazır bulunan Bıyıklı Mehmed Paşa’nın geri dönmesinden sonra Aralık 1516 veya Ocak 1517’de gerçekleşebildi.

Bıyıklı Mehmed Paşa Diyarbekir bölgesinin fethinde büyük gayret göstermiş, vesikalardan anlaşıldığına göre fetihten sonra da beylerbeyi olarak bölgenin idaresinde önemli rol oynamıştır. Hatta ölümünden az önce Nusaybin’e yaptığı seyahatin halka hizmet için olduğu anlaşılmaktadır. Bu seyahatten döndükten sonra rahatsız olmasına rağmen üç dört gün at sırtında civar köyleri


dolaşıp halkın dertlerini dinlemiştir. Mezar kitâbesine ve Topkapı Sarayı Arşivi’ndeki bir belgeye göre (nr. E 6102) 24 Muharrem 928’de (24 Aralık 1521) vefat etmiştir.

Bıyıklı Mehmed Paşa devrin kaynaklarında âdil, otoriter, tedbir sahibi bir devlet adamı olarak gösterilmektedir. Kendisine gönderilen raporlardan (TSMA, nr. E 8308, 9647, 10.739) Şah İsmâil’in sarayında casusları bulunduğu ve Safevîler’in askerî harekâtlarını devamlı şekilde takip ettiği anlaşılmaktadır. Günümüze kadar Diyarbakır halkı tarafından şehrin fâtihi olarak anılan Bıyıklı Mehmed Paşa’nın Diyarbakır’da inşa ettirdiği bir camisi vardır. Kubbesinin kurşunla kaplı olmasından dolayı halk arasında Kurşunlu Camii olarak bilinen bu cami Fâtih Paşa Camii adıyla da anılır. Bu caminin imam, hatip, müezzin ve müstahdemlerinin maaşlarını ve çeşitli giderlerini karşılayabilmek için ayrıca bazı vakıflar da tahsis etmiştir. 1518 tarihli Âmid sancağı Tahrir Defteri’ne göre (BA, TD, nr. 64) kendisine temlik edilen Ali Pınar köyünü yaptırdığı camiye vakfetmişti (TSMA, nr. E 11.607). 2 Eylül 1796 tarihli bir diğer vesikaya göre bu caminin vakfına bağlı bir de tekke bulunmakta idi (BA, Cevdet-Evkaf, nr. 2608). Bıyıklı Mehmed Paşa’nın, 1533-1534 yıllarında Bağdat ve Halep beylerbeyiliğinde bulunmuş ve 1547’de Pehlivan Hasan adında bir eşkıya tarafından şehid edilmiş Üveys Paşa adında bir kardeşi vardı. Üveys Paşa’nın oğlu Mehmed Paşa 1590’da Trablusgarp beylerbeyiliği yapmış ve İzmit’te vefat etmiştir. Bıyıklı Mehmed Paşa’nın oğlu Mustafa Paşa ise 1516’da Gazze, 1539’da da Zebîd sancakları beyliğinde bulunmuş, daha sonra Yemen beylerbeyi olmuş, 1542’den sonra da vefat etmiştir.

Bıyıklı Mehmed Paşa’nın mezarı Diyarbakır’da yaptırdığı caminin doğu cephesinde bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

TSMA, nr. E 6102, 8303, 9647, 10.739, 11.607; BA, TD, nr. 64; BA, Cevdet-Evkaf, nr. 2608; Çerkezler Kâtibi Yûsuf, Selimnâme, Manchester John Rylands Ktp., Türkçe Yazmalar, nr. 136, vr. 40ª-b; Ebülfazl Mehmed, Zeyl-i Heşt Bihişt, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2447, vr. 74ª-83ª; Mustafa b. Celâl, Dâsitân-ı Sultan Selim, British Museum, Türkçe Yazmalar, Add. 7848, vr. 164ª; Haydar Çelebi, Rûznâme (Feridun Bey, Münşeât içinde), İstanbul 1274, I, 470-471, 474; Feridun Bey, Münşeât, I, 418-419; Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârih, II, 315-316; Hammer (Atâ Bey), IV, 165; Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, İstanbul 1969, s. 17-34; Faruk Sümer, Safevî Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s. 39-40; M. İlhan, “Diyarbakır Fâtihi ve Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa”, Atatürk ve Diyarbakır, Diyarbakır 1981, s. 137-162; a.mlf., “Bıyıklı Mehmed Paşa’nın Doğu Anadolu’daki Askeri Faaliyetleri”, TTK Bildiriler IX (1988), s. 807-817; Çağatay Uluçay, “Yavuz Sultan Selim Nasıl Padişah Oldu?”, TD, VII/10 (1954), s. 117-142; a.e., VIII/11-12 (1956), s. 193-198; M. C. Şehabeddin Tekindağ, “Selimnâmeler”, TED, I (1970), s. 197-213; J. L. Bacque Grammont – Chahryar Adle, “Une lettre de Hassan Beg de Immadiyye sur les affaires d’Iran en 1516”, AOH, XXXVI/1-3 (1982), s. 29-32; a.mlf.ler, “Quatre lettre de Seref Beg des Bitlis (1516-1520)”, Isl., LXIII/1 (1986), s. 90-118; TA, XXXIII, 414.

Mehdi İlhan