BEKRÎ, Kutbüddin

قطب الدين البكري

Kutbüddîn Mustafâ b. Kemâliddîn el-Bekrî (ö. 1162/1749)

Halvetiyye tarikatının Bekriyye şubesinin kurucusu, müellif.

1099’da (1688) Şam’da doğdu. Meşhur Bekrî ailesine mensup olan büyük dedesi Muhammed Bedreddin el-Bekrî (ö. 1062/1652) Mısır’dan gelip Şam’a yerleşmişti. Kutbüddin el-Bekrî babasının vefatı üzerine altı aylıkken yetim kaldı. Annesiyle birlikte dayı ve amcalarının evinde yetişti. Baba tarafından Hz. Ebû Bekir’e, anne tarafından da Hz. Ali’ye ulaşan soyunu oğlu Ebü’l-Fütûh Kemâleddin ile Abdülganî en-Nablusî tesbit etmişlerdir (bk. Harîrîzâde, I, vr. 141b vd.). Bekrî, Keşfü’l-ħafâǿ müellifi İsmâil el-Aclûnî, el-Kevâkibü’ž-žâhire müellifi Ebü’l-Mevâhib el-Hanbelî ve Abdülganî en-Nablusî gibi âlim ve mutasavvıflardan dinî ve lisanî ilimleri öğrendi.

Abdülganî en-Nablusî’nin himayesinde yetişen Bekrî ondan İbnü’l-Arabî’nin Fütûĥât’ı ile Fuśûśü’l-ĥikem’ini ve daha başka eserlerini okudu. 1115’te (1703) Şam’da tanıştığı Halvetî şeyhi Abdüllatîf b. Hüsâmeddin’e intisap etti ve 1120’de (1708-1709) hilâfet alarak şeyhinin Halep’teki makamına geçti. Ertesi yıl Kudüs’e giderken uğradığı Yafa’da Necmeddin er-Remlî’den İmam Mâlik’in el-Muvaŧŧaǿını, ayrıca burada çeşitli âlimlerden Kütüb-i Sitte’yi okudu. Seher vaktinde okunmak üzere kaleme aldığı el-Fetĥu’l-ķudsî (bk. Îżâĥu’l-meknûn, II, 168) adlı evrâdın okunup okunamayacağı bölgenin fakihleri arasında tartışma konusu edilince İstanbul’a giderek Şâbâniyye tarikatının kolu olan Karabaşiyye’nin kurucusu Karabaş Velî’nin oğlu ve dergâhın postnişini Şeyh Hasan Efendi’den bir fetva aldı ve anlaşmazlık bu şekilde giderildi. 1710’da İstanbul’dan Şam’a dönüp burada dört yıl telif ve irşadla meşgul oldu. Daha sonra Kudüs’te Bayramiyye Dergâhı’nda iki yıl kaldı. Ardından Şam’a gitti ve bir süre sonra tekrar Kudüs’e döndü. O sırada Kudüs’ü ziyaret etmekte olan Mısır Valisi Receb Paşa ile tanışarak onunla birlikte Mısır’a gitti. Ezher müderrislerinden Ebü’l-Mekârim el-Hifnî kendisine burada intisap etti. 1723’te Kudüs’e döndü. Hama’da misafir olduğu Kadirî Tekkesi şeyhi Yâsin Efendi’den Kadiriyye icâzetnâmesi aldı. 1723 Mayısında İstanbul’a giden ve orada büyük itibar gören Bekrî bu seyahatle ilgili hâtıralarını Tefrîķu’l-hümûm ve taġrîķu’l-ġumûm (bk. Îżâĥu’l-meknûn, I, 301) adlı eserinde topladı.

1726 Eylülünde Halep’e döndü. Daha sonra Bağdat’a giderek Kadiriyye Dergâhı’nda bir süre misafir oldu. Basra’da Şeyh Muhammed Saîd el-Cerrâhî’den Nakşibendiyye icâzeti aldı. 1728 Mayısında Şam’a gidip ardından Kudüs’e döndü. 1732’de hacca gitti. 1735 Eylülünde İstanbul’a yaptığı üçüncü yolculuğun hâtıralarını el-Ĥulletü’l-fâniyye (bk. Îżâĥu’l-meknûn, I, 419) adlı bir risâlede anlattı. 1736 başlarında Kudüs’e döndü. 18 Rebîülâhir 1162’de (7 Nisan 1749) hac dönüşü uğradığı Kahire’de vefat etti ve Karâfe Kabristanı’na defnedildi.

Tarikat silsilesi Halvetiyye’nin Şâbâniyye-Karabaşiyye koluna ulaşan ve bu tarikatın Bekriyye şubesinin kurucusu olan Kutbüddin el-Bekrî Osmanlılar’ın İslâm’a hizmet ettiğini, dolayısıyla kendilerine itaat edilmesi gerektiğini savunmuş, el-Farķu’l-müǿzen bi’ŧ-ŧarab adlı eserinin (bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2270) “Maŧlab fî żikri Âli ǾOŝmân” bölümünde Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna, gördüğü büyük hizmetlere, hakkında vârid olduğunu ileri sürdüğü hadislere ve bunlardan çıkarılan hükümlere işaret etmiştir.

Eserleri. Bekrî çok sayıda eser veren sûfî müelliflerden biridir. Harîrîzâde onun 220 eseri olduğunu söyler (bk. Tibyân, I, 142ª). Ali İhsan Yurd Bekrî’nin eserlerinin sayısını 190 olarak tesbit etmiştir (bu eserlerin tam bir listesi için bk. Yurd, s. 26-39). Basılan eserleri şunlardır: 1. eś-Śalavâtü’l-hâmiǾa (Bulak, ts.). Dört halife ve ashâb-ı kirâma dair hadisleri ihtiva eder. A. Fikri Yavuz tarafından Peygamberimizin Dilinden Dört Halîfesi ve Ashabı adıyla tercüme edilmiştir (İstanbul 1967). 2. eź-Źaħîretü’l-mâhiyye li’l-eŝâm fi’ś-śalâti Ǿalâ ħayri’l-enâm (Mısır 1319). 3. es-Süyûfü’l-ĥaddâd fi’r-red Ǿalâ ehli’z-zendeķa ve’l-ilĥâd (Mısır, ts.). 4. el-Ferîdetü’s-seniyye fi’l-Ǿaķīdeti’s-Sünniyye. Ahmed ed-Derdîr’in şerhiyle birlikte basılmıştır (Bulak 1304). 5. Bulġatü’l-mürîd ve müntehâ mevķıfi’s-saǾîd. Şebrâvî’nin İrşâdü’l-mürîdîn adlı şerhiyle birlikte basılmıştır (Mısır, ts.).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebü’l-Fütûh Kemâleddin el-Bekrî, et-Telħîśâtü’l-Bekriyye fî Tercemeti Ħulâśâti’l-Bekriyye (Harîrîzâde, Tibyân içinde), I, vr. 145b-159b; Harîrîzâde, Tibyân, I, vr. 140ª-171ª; Murâdî, Silkü’d-dürer, IV, 190-200; Cebertî, ǾAcâǿibü’l-âŝâr, I, 246-247; Brockelmann, GAL, II, 458-460; Suppl., II, 470-480; a.mlf., “Bekrî”, İA, II, 460; a.mlf., “al-Bakrī”, EI² (İng.), I, 965-966; a.mlf., “el-Bekrî”, UDMİ, IV, 713-714; Îżâĥu’l-meknûn, I, 301, 419; II, 168; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 446-450; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XII, 271; Nebhânî, Kerâmâtü’l-evliyâǿ, II, 471; el-Ķāmûsü’l-İslâmî, I, 345; Ali İhsan Yurd, Kutbuddîn Mustafa Kemalüddin el-Bekrî-Sıddikî Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1967, s. 1-39; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 223; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VII, 239; “Mustafa b. Kemâleddin el-Bekrî”, Mv.Fs., IV, 227.

Ali İhsan Yurd