BAYRAM PAŞA

(ö. 1048/1638)

Osmanlı vezîriâzamı.

Aslen Lâdikli olup babası Kurd Ağa’dır. İstanbul’da Davudpaşa’da doğdu, Yeniçeri Ocağı’ndan yetişti. 1622’de turnacıbaşı, 1623’te zağarcıbaşı oldu ve Rumeli’de Yeniçeri Ocağı için oğlan devşirmeye memur edildi. Daha sonra aynı yıl içinde sırasıyla yeniçeri (kul) kethüdâsı ve kısa bir süre sonra da yeniçeri ağası oldu. Yeniçeri kethüdâsı iken I. Ahmed’in kızı Hanzâde Sultan’la evlendi. Fakat yeniçerilerin ocaktan yetişmiş yeniçeri ağası istememeleri üzerine bu görevden alınarak kubbe vezirliğine getirildi. 1625’te Mısır valiliğine tayin edildi. Üç yıldan fazla Mısır’da kaldıktan sonra 1628’de yeniden kubbe vezirliğiyle İstanbul’a çağrıldı. Vezîriâzam Hüsrev Paşa’nın entrikaları sonucu azledildiyse de bir müddet sonra IV. Murad tarafından tekrar kubbe vezirliğine getirildi. 1633’te Rumeli beylerbeyi oldu. Bu sırada Sofya’da timar* ve zeâmet*lerde büyük ölçüde ıslahat yaptı, boş olanları ehil kişilere verdi. Timar ve zeâmet sahipleriyle ilgili olarak eşkâl defterleri tanzim ettirdi. Bu görevindeki başarıları üzerine IV. Murad onu taltif maksadıyla İstanbul’a çağırttı ve ikinci vezir tayin etti. 1635’te IV. Murad’ın Revan Seferi’nde sadâret kaymakamı oldu. Bu görevde iken Tabanıyassı Mehmed Paşa’nın yerine vezîriâzamlığa getirildi (Şubat 1636).

Bayram Paşa vezîriâzam olduktan sonra serdâr-ı ekremlikle İran cephesine memur edildi. Henüz İstanbul’da iken Diyarbekir’de bulunan ordunun Sivas’ta toplanmasını emretti. Daha sonra kendisi de Bolu, Amasya, Niğde, Tokat ve Konya’yı dolaşarak Sivas’a gitti ve buradan orduyu alarak Antep’e geçti. Oradan Birecik’e giden Bayram Paşa burada döktürdüğü topları Musul’a naklettirdikten sonra Amasya kışlağına çekildi. Bu arada IV. Murad’ın Bağdat Seferi’ne hazırlık olmak üzere konak mahallerinde ordu için yiyecek ve mühimmat tedariki yaptı.

Bolu’da iken Abaza Paşa kalıntılarından olan ve Bolu mirlivâsı bulunan Sarhoş Mehmed’i idam ettirdi. Memleketi olan Amasya’ya gittiğinde ise su sıkıntısı olduğunu öğrenince kendi kesesinden harcadığı 20.000 kuruş ile şehre su getirterek çeşmeler yaptırdı (Naîmâ, III, 323-324). Ayrıca yine Amasya’da bir mevlevîhâne inşa ettirerek şeyhine yevmî 70 akçe, mevlevîhânenin giderleri için de yeterli miktarda vakıf tahsis etti. Niğde’de ise harap durumdaki han ve dükkânları onarttı.

Bayram Paşa, Bağdat Seferi’ne çıkan IV. Murad’a, Konya üzerinden geçerek 28 Mayıs 1638’de İnönü konağında katıldı. Padişahın maiyetinde Halep’ten Bağdat’a hareket eden Bayram Paşa Urfa yakınlarında Cüllâb mevkiinde ansızın vefat etti. Ölüm tarihiyle ilgili kaynaklarda farklı bilgiler varsa da bu tarih “Bağdat Seferi Menzilnâmesi”ndeki kayda göre 16 Rebîülâhir 1048’dir (27 Ağustos 1638 Cuma; Sahillioğlu, s. 21).

IV. Murad tarafından çok sevilen ve takdir edilen Bayram Paşa’nın ölümü dolayısıyla padişahın ağladığı rivayet edilmektedir. Cenazesi İstanbul’a nakledilmiş ve bugün Haseki semti Keçi Hatun mahallesinde bulunan türbesine defnedilmiştir. “Eyledi Bayram Paşa adn-i a‘lâyı makam” mısraı ile ölümüne tarih düşürülmüştür. Ölümünden sonra, türbesine bitişik olarak yapılan ve kendisi tarafından Nûriyye-i Zeyniyye hankahı olarak tahsis edilen bina medreseye çevrilmiştir. Bayram Paşa burada ayrıca mektep, mescid, sebil ve tekkeden ibaret bir külliye vücuda getirmişti (bk. BAYRAM PAŞA KÜLLİYESİ). Bunlardan başka Kayseri’de bir mevlevîhâne, Adana ile Akköprü arasında Tarsus’un Kosun nahiyesinde bir kervansaray inşa ettirmiştir. Kervansarayın inşasına ne zaman başlandığı bilinmemekle beraber kaynaklarda IV. Murad’ın Bağdat Seferi sırasında henüz inşa halinde olduğu kaydedilmektedir. Bununla beraber 1650 yıllarında mâmur bir halde olan kervansarayın yanında bir de cami yer almaktaydı.


Evliya Çelebi buranın yetmiş ocaklı ve haremli, üstü toprak örtülü bir yapı olduğunu söylemektedir. Kervansaray XVIII. yüzyıldan sonra Çakıd Hanı adıyla anılmaya başlanmış, birçok defa da tamir görmüştür.

Bayram Paşa’nın medresesine bağışladığı kitaplar daha sonra Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne nakledilmiştir. Bunların sayısı mükerrerleriyle birlikte yetmiş dokuzdur.

Ciddi, vakarlı ve otoriter bir karaktere sahip olan Bayram Paşa, sadâreti sırasında bir hicviyesi sebebiyle şair Nef‘î’yi haksız yere idam ettirmekle suçlanır. Sadâret kaymakamı iken İstanbul surlarını tamir ettirmiş ve dış cephesini boyatmış, surlara bitişik evleri istimlâk ettirerek yıktırmış ve şehre yeni bir çehre kazandırmıştır. Bugün İstanbul’da Bayrampaşa adıyla anılan bir semt bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 196; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, I, 271; III, 40; Naîmâ, Târih, III, 323-325, 349-350; Danişmend, Kronoloji, III, 369-370, 373-374; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, s. 385-386; Uluçay, Padişahların Kadınları, s. 52; Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda İskân Siyâseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1980, s. 102-103; Halil Sahillioğlu, “Dördüncü Muradın Bağdat Seferi Menzilnamesi (Bağdat Seferi Harp Jurnalı)”, TTK Belgeler, II/3-4 (1965), s. 13-21; Cengiz Orhonlu, “Bayram Paşa Kervansarayı”, VD, X (1973), s. 200-211; R. Ekrem Koçu, “Bayram Paşa”, İst.A, IV, 2302-2305; a.mlf., “Bayrampaşa Bağçıvanları”, a.e., IV, 2305-2306; Şükrü Nâil Bayrakdar, “Bayrampaşa Kütüphanesi”, a.e., IV, 2306; Hakkı Göktürk, “Bayrampaşa Medresesi, Mektebi, Sebili, Tekkesi, Tekke Mescidi ve Türbesi”, a.e., IV, 2306-2308.

Yusuf Halaçoğlu