BAYRAKTAR

Osmanlı askerî teşkilâtında bir bölük veya birliğin bayrağını taşımakla görevli kimse.

“Bayrak tutan, taşıyan” anlamına gelen bayraktar (bayrakdar), Türkçe bayrak kelimesiyle Farsça dârdan (sahip olan) oluşmuştur; çok defa alemdar* ve bazan da sancaktar* kelimeleriyle aynı anlamda kullanılmıştır.

Osmanlılar’da gerek merkez kuvvetlerini oluşturan kapıkulu ocaklarından her bölük ve ortanın, gerekse taşra kuvvetlerinden her birliğin çeşitli renk ve şekillerde bayrakları, buna bağlı olarak bazan bayrakçı da denilen bayraktarları vardı. Yeniçeri ağasının maiyetini teşkil eden ağa gediklilerinden bir görevli, ocağın en büyük bayrağı olan İmâm-ı Âzam bayrağını (bk. BAYRAK) taşır ve kendisine başbayraktar denirdi. Padişahın özel bayraktarı olan emîr-i alem (mîrialem) özengi ağalarından olup sarayın yüksek rütbeli görevlilerindendi.

Bayraktar kıyafet olarak ince entari üstüne kırmızı cübbe ile kırmızı şalvar giyerdi. Başına mavi bir külâh takar, bu külâhın alt kısmına beyaz sarık sarar, ayağına ise çizme giyerdi.

Osmanlı idaresindeki Arnavutluk’ta bazı kabile başkanlarına da bayraktar denirdi. Bunların mahallî idarede önemli imtiyazları vardı.

BİBLİYOGRAFYA:

Marsigli, Osmanlı İmparatorluğunun Askerî Vaziyeti, s. 81; Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları, I, 236, 290-292, 403; el-Kāmûsü’l-İslâmî, I, 406; Pakalın, I, 181; TA, V, 473; H. Bowen, “Bayrakdār”, EI² (Fr.), I, 1169.

Abdülkadir Özcan