BÂTIRKANÎ

الباطرقاني

Ebû Bekr Ahmed b. el-Fazl b. Muhammed b. Ahmed el-Bâtırkanî (ö. 460/1068)

Kıraat âlimi ve muhaddis.

372’de (982) İsfahan’ın Bâtırkan köyünde doğdu. Kıraat ilmini muhtelif rivayetleriyle Ebü’l-Fazl Muhammed b. Ca‘fer el-Huzâî ve Muhammed b. Abdülazîz el-Kisâî’den öğrendi. Ebû Abdullah ibn Mende, Dârekutnî’nin talebesi Muhammed b. İbrâhim b. Ahmed, Abdülazîz b. Ebû Bekir Muhammed et-Temîmî, Muhammed b. İbrâhim el-Yezdî, Ebû Müslim ibn Şehdel el-İsfahânî ve Ahmed b. Yûsuf es-Sakafî de onun diğer hocaları arasında zikredilir. Ebü’l-Kasım el-Hüzelî ile Ebû Ali el-Haddâd ise arz* yolu ile kendisinden kıraat okumuşlardır. Ondan hadis rivayet edenler arasında Ebû Muhammed Abdülazîz b. Muhammed en-Nahşebî, Ebû Ali Hasan b. Ali el-Vahşî ve Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülvâhid ed-Dekkak gibi o devrin hadis hâfızları da vardır.

Ebû Zekeriyyâ ibn Mende onun pek çok hocadan hadis öğrenip birçok talebeye hadis rivayet ettiğini belirtmekte ve başka konularla uğraşmayıp yalnız hadis ve kıraat tedrisiyle yetinseydi daha faydalı olacaktı demektedir. Öğrencisi Dekkak da İsfahan’da Kur’an ve kıraat ilimleriyle hadis sahasında ondan daha muhtevalı bir âlim görmediğini beyan etmektedir. Bâtırkanî İsfahan’da Câmi-i Kebîr’de uzun yıllar imamlık yaptı ve 22 Safer 460 (1 Ocak 1068) tarihinde orada vefat etti.

Eserleri. Kendi güzel hattı ile muhtelif eserler yazdığı anlaşılan Ebû Bekir el-Bâtırkanî’nin kıraate dair Kitâbü’ş-Şevâz ve Tabakatü’l-kurrâǿ diye de bilinen el-Medhal ilâ maǾrifeti esânîdi’l-kırâǿât ve mecmûǾi’r-rivâyât adlı eserleri ile Sahîh-i Buhârî’deki hadisleri müsned* tertibine koyduğu bir kitabı vardır. Hadislerin metinlerini Sahîh-i Buhârî’den alıp ona kendi senedlerini ilâve ettiği benzerine pek rastlanmayan bu çalışması yadırganmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sem‘ânî, el-Ensâb, II, 41; Yâkut, MuǾcemü’l-üdebâǿ, IV, 100-102; Zehebî, Marifetü’l-kurrâǿ (Beşşâr), I, 424-426; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 182-183; Safedî, el-Vâfî, VII, 288; İbnü’l-Cezerî, Gayetü’n-nihâye, I, 96-97; İbnü’l-İmâd, Şezerât, III, 308; Îzâhu’l-meknûn, II, 79.

Emin Işık