BÂRİ’

البارئ

Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.

Kelimenin kökü olan ber’, bür’ veya bürû’ “yaratmak” mânasına geldiği gibi “hastalık, kusur ve ayıp türünden olup insana hoş gelmeyen şeylerden uzak bulunmak; borç ve zimmetten berî olmak anlamlarına da gelir. Bâri’ isminin “yontmak, tesviye etmek” anlamındaki bery kökünden türemiş olması da muhtemeldir. Ber’ kökünden türemiş olduğu takdirde bâri’ “yaratan, maddesi ve modeli olmadan icat eden; sıfatlarında yaratılmışlara benzemekten berî olan; birçok farklılıklarına rağmen evrenin bütün parçalarını âhenksizlik ve düzensizlikten uzak olarak meydana getiren; hiçbir borç ve zimmet altında bulunmayan, bütün nimetleri bir lutuf olarak veren” mânalarını taşır. Bery kökünden türemiş olduğu takdirde ise “yaratılmışları sağlıklı ve dengeli hale koyan” anlamına gelir. Nitekim İnfitâr sûresinin bir âyetinde (82/7) insan yaratılışının bu özelliğine temas edilmektedir. Âlimler, Haşr sûresinin son âyetinde (59/24) yaratmakla ilgili olarak yer alan hâlik, bâri’ ve musavvir isimleri arasındaki mâna farkını şöyle belirtmişlerdir: Hâlik “yaratılacak şeyin bütün ayrıntılarını bilip takdir eden” (bir anlamda projelendiren), bâri’ “onu fiilen meydana getiren”, musavvir ise “kendine has özelliklerini veren”dir (bk. Gazzâlî, s. 52-53). İbn Manzûr bâri’ isminin daha çok canlıların yaratılması için kullanıldığını ve meselâ gökler ile yerin yaratılması anlamını vermek için ber’ değil halk lafzının uygun düştüğünü kaydeder (Lisânü’l-ǾArab, “brǿe”, md.). Fahreddin er-Râzî ise bâri’ kelimesinin arazların değil cisimlerin yaratılışını ifade ettiğini söyler (Tefsîr, XXIX, 294). Halbuki Kur’ân-ı Kerîm’de ber’ kökünden türeyen fiil, araz grubuna giren musibetlerin yaratılması mânasında Allah’a nisbet edilmiştir (bk. el-Hadîd 57/22).

Bâri’ esmâ-i hüsnâdan olmak üzere Kur’ân-ı Kerîm’de iki yerde geçmekte, ayrıca fiil ve sıfat sigalarıyla “yaratmak, berî ve münezzeh olmak” mânalarında Allah’a nisbet edilmektedir. Esmâ-i hüsnâ hadisinde yer aldıktan başka (Tirmizî, “DaǾavât”, 82; İbn Mâce, “DuǾâǿ”, 10) ber’ ve bery köküne bağlı sözlük anlamlarıyla muhtelif hadislerde de kullanılmıştır. Bâri’ kelimesinin Hz. Peygamber tarafından İbrânîler’den alındığı ve bu kelimenin ayrıca özel bir mânada kullanılmadığı tarzında ileri sürülen iddia (bk. İA, I, 363) isabetli görünmemektedir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelimenin çeşitli şekillerde Allah’a nisbet edilmiş olması yanında birbirinden farklı mânalarda Arapça’da da eskiden beri kullanılagelmiştir. Vahye dayalı dinlerin ilâhî isim ve sıfatlarla ilgili açıklamaları arasında benzerliğin bulunması ise tabiidir.

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “brǿe” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “brǿe” md.; Lisânü’l-ǾArab, “brǿe”, “bry” md.leri; Fîrûzâbâdî, el-Kamûsü’l-muhît, “brǿe”, “bry” md.leri; Wensinck, MuǾcem, “brǿe” md.; M. F. Abdülbâkī, MuǾcem, “brǿe” md.; Mustafavî, et-Tahkık, “brǿe”, “bry” md.leri; İbn Mâce, “DuǾâǿ”, 10; Tirmizî, “DaǾavât”, 82; Halîmî, el-Minhâc, I, 192-193; Bağdâdî, el-Esmâǿ ve’s-sıfât, vr. 66b-67ª; Gazzâlî, el-Maksadü’l-esnâ, s. 52-53, 55-56; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 281; Fahreddin er-Râzî, Tefsîr, III, 80; XXIX, 294; a.mlf., LevâmiǾu’l-beyyinât, s. 206-211; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl (MecmûǾa mine’t-tefâsîr içinde), İstanbul 1324 → Beyrut, ts. (Dâru İhyâi’t-türâsi’l-Arabî), I, 126; Aynî, ǾUmdetü’l-karî, Kahire 1392/1972, XX, 290; Suat Yıldırım, Kur’ân’da Ulûhiyyet, İstanbul 1987, s. 256-257; D. B. Macdonald, “Allah”, İA, I, 363.

Bekir Topaloğlu