BANJUL

Gambia’nın başşehri.

Batı Afrika’nın Atlantik kıyısında, bütün Afrika’da açık deniz gemilerinin sokulmasına en elverişli akarsu olan ve ülkeye de adını veren Gambia nehrinin halicinde kurulmuş bir liman şehridir. Halicin genişleyerek okyanusa açılmasından önce biraz daraldığı ve eninin 5 kilometreye indiği kesimdeki sol kıyıya yakın, küçük Saint Mary adası üzerinde yer alır. Banjul köle ticaretini önlemek ve Senegal’in Fransa’ya bağlanması sebebiyle oradan ayrılan İngiliz tâcirleri için bir çıkış sağlamak üzere 1816’da İngilizler tarafından askerî üs olarak kurulmuş ve bu üsse o tarihte İngiltere’nin sömürgeler bakanı olan Kont Bathurst’a izâfeten Bathurst adı verilmiştir. Uzun süre Gambia sömürgesinin idare merkezi olan Bathurst, 1965’te bağımsızlığına kavuşan ülkenin başşehri oldu ve adı da bağımsızlıktan dokuz yıl sonra Banjul olarak değiştirildi. Şehir batıda anakara üzerindeki Kombo Saint Mary yöresine bir köprü ile, nehrin karşı kıyısındaki Barra’ya ise feribot seferleriyle bağlıdır. 23 km. güneybatıdaki Yundum Milletlerarası Havaalanı şehrin diğer ülkelerle hava bağlantısını sağlar. İş ve ticaret merkezleri nehir boyunca yer alır. İngiliz yönetiminin derin izleri şehrin mimarisinde, özellikle Victoria stili geniş revaklı alçak yapılarda ve özenle bakılan yeşil alanlarda göze çarpar. Karışık olan nüfusun yaklaşık yarısını Mandingolar ve Voloflar oluşturur; Akular ile Moritanyalı ve Lübnanlı topluluklar şehir


nüfusunun öteki yarısını tamamlar. Bunlardan İngiliz geleneklerini ve Protestanlığı benimsemiş eski sömürge dönemi kölelerinin soyundan gelen Akular, sayılarının azlığına rağmen (ülke nüfusunun % 1 kadarı), halkının % 85’i müslüman olan ülkede en önemli mevkileri ellerinde tutmakta ve her alanda etkili olmaktadırlar; devletin resmî dili de İngilizce’dir.

Gambia’nın en kalabalık şehri olan Banjul, aynı zamanda ülkenin en önemli endüstri ve ticaret merkezi, en işlek limanı ve en büyük eğitim-öğretim merkezidir. Nüfusu da yavaş olmakla beraber kazandığı öneme paralel biçimde giderek artmıştır (XX. yüzyıl başlarında 10.000, 1946’da 21.000, 1963’te 28.000, 1971’de 37.000, 1983’te 44.500). Şehir taşıdığı önemi her şeyden önce Gambia nehrinin ağzındaki deniz, nehir, kara ve hava yolları bakımından çok elverişli olan konumuna borçludur. Her ne kadar Gambia nehri halicinin girişinde bir kum topuğu (sığlık) varsa da bu topuğun bulunduğu yerde bile nehrin derinliği 8 m. kadardır. Bu sebeple 2000-3000 tonluk açık deniz gemileri kıyıdan 240 km. içerideki Kuntaur’a, daha küçük gemiler ise 280 km. içerideki Georgetown’a kadar sokulabilirler. Bu sayede Banjul, ülkede üretilen yer fıstığı ve yağ palmiyesi tohumu gibi tarım ürünlerinin ihraç edilmek üzere işlendiği endüstri tesislerinin merkezi olmuştur. Şehrin gelişmesinde diğer bir faktör de ekonomik önemi giderek artan ve aynı zamanda çeşitli yerli el sanatlarının gelişmesine de yol açan dış turizmdir. Şehirde bir cami, hıristiyan mezheplerine ait kiliseler ve çeşitli seviyede okullar vardır. En çok ticaret yaptığı ülke İngiltere’dir.

BİBLİYOGRAFYA:

A. Bernard, “Afrique septentrionale et occidentale”, Géographie Universelle, Paris 1939, XI, 458, 478; J. D. Fage, A History of West Africa, Cambridge 1969, s. 1331; Gelişim Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, İstanbul 1981, VI, 1640; J. S. Trimingham, A History of Islam in West Africa, Oxford 1985, s. 228; R. J. Harrison Church, “The Gambia”, Africa South of the Sahara 1988, London 1987, s. 480, 484; EAm., III, 351-352; C. I. J., “Bathurst”, EBr., III, 278-279.

Sırrı Erinç