BAHNÂME

باهنامه

Eski tıpta başta cinsî rahatsızlıkların tedavisi olmak üzere cinsî konulardaki her türlü meseleyle ilgili bilgileri içine alan bir kitap türü.

Bahnâme kelimesi, “cinsî arzu, şehvet” mânasına gelen Arapça bâh ile Farsça “risâle, kitapçık” anlamındaki nâme kelimelerinden meydana gelmiştir.

Günümüz tıbbında da “cinsî yetersizlik, düzensizlik ve bozukluklar” adı altında ele alınan bu konu “Mevzûâtü’l-ulûm” gibi ilimlerin tasnifiyle ilgili eski eserlerde tıp ilminin bir kolu sayılmıştır. Fakat uğraşma alanının özelliği ve genişliği sebebiyle “İlmü’l-bâh” veya “İlm-i Bâh” başlığı altında müstakil olarak ele alınan bir dal haline gelmiştir. Bu konudan bahseden eserlere genel olarak “Bahnâme” veya “Kitâbü’l-Bâh” adı verilmekle beraber her eserin ayrıca özel bir adı da vardır. Bunlar, içinde kitabın yazıldığı dildeki gelin, nikâh, zevk, gençlik, kudret gibi konularla ilgili tabirlerin bulunduğu “el-Urs ve’l arâis”, “Kitâbü’l-Îzâh fî esrâri’n-nikâh”, “Kitâbü Câmii’l-lezze” gibi isimlerdir.

Bu alanda kaleme alınan Arapça, Farsça ve Türkçe kitaplarda nikâha, dinî ve tıbbî bakımdan cimâ âdâbına yer verildiği gibi bu konudaki her türlü yetersizlik ve rahatsızlıklara çare olacak çeşitli ilâçlar da gösterilmiştir. Ayrıca tenâsül hastalıkları, hamilelik, bunları önleyici ilâçlar, doğum, hamilelik esnasında ve sonrasında ortaya çıkan rahatsızlıklar, sebepleri, tedavi usulleri, yeni doğan çocuklarla ilgili çeşitli tıbbî bilgiler, çocuk yetiştirme ve terbiyesi hakkında tavsiyeler çeşitli bölümler halinde bu tür kitaplarda yer almıştır. Bu eserlerde görülen müstehcen hikâye ve masalların da, sebepleri psikolojik olan cinsî rahatsızlıkların tedavi maksadına yönelik olduğu ifade edilmektedir. Yapılan yeni araştırmalar bilhassa cinsî iktidarsızlığın ana sebepleri arasında kıskançlık, eşlerin birbirine ilgisizliği, huzursuzluk, korku ve heyecan gibi psikolojik faktörleri göstermektedir (Songar, s. 363). Bunların giderilmesi için tedavide bazı ilâç ve gıda formülleri yanında göze ve kulağa hitap eden usuller de faydalı bulunarak bahnâmelerde tavsiye edilmiştir. Ancak bu maksatla bazan minyatürlü eserler ortaya konularak aşırılığa ve müstehcenliğe düşüldüğü gibi, tür hakkında yanlış kanaatlere sebep olan ve bu eserlerin sadece açık saçık hikâyelerden meydana gelmiş kitaplar kabul edilmesine yol açan hikâyelerden ibaret geniş bölümlere sahip bahnâmeler de yazılmıştır.

Erkek ve kadında ortaya çıkan cinsî rahatsızlıklar genel olarak yetersizlik şeklinde kendini göstermektedir. Erkektekine “impotens”, kadındakine “frijidite” denilen bu rahatsızlığın sebepleri arasında az da olsa cinsî organlara ait bazı hastalıklar, şeker ve damar hastalıkları ile yaşla ilgili ve hormon yetersizliğine bağlı olanları da vardır. Bunlar çeşitli ilâçlar, gıdalar ve formüllerle tedavi edilmeye çalışılmış, bahnâmelerde bu maksatla bazı kuvvetlendiriciler (tonik) ile uyarıcılar da (stimultan) tavsiye edilmiş, bu özelliklere sahip macun ve şurup formüllerine yer verilmiştir. Türün ilk örnekleri, sıcak bölgelerde iklimin tesiriyle erken bulûğa erme neticesi erken iktidarsızlığa düşme şeklinde yaygın görülen cinsî yetersizlikleri tedavi maksadıyla daha çok o beldelerde Arapça ve Farsça olarak kaleme alınmıştır.

İslâm kültür dairesi içerisinde Arap-Fars kültürlerinin doğrudan etkisinde kalan Türkler de zamanla bu eserleri tanımış, Türkçe’ye çeşitli tarihlerde muhtelif bahnâmeler tercüme edilmiştir. Türk dilinde bilinen en eski bahnâme, XIV. yüzyılda Saruhan oğlu Ya‘kūb b. Devlet adına Nasîrüddîn-i Tûsî’ye izâfe edilen Farsça Bâhnâme-i Pâdişâhî’den yapılmış olan tercümedir. Osmanlılar’da bilinen ilk bahnâme tercümesi de yine aynı eserden Mûsâ b. Mes‘ûd tarafından yapılmıştır (her iki eserin Arapça, Farsça ve Türkçe yazma nüshaları için bk. Şeşen, s. 378-380). II. Murad adına yapılan bu tercümede insan mizaçları, sağlık için


gerekli gıdalar, kuvvetlendirici şerbetler, macunlar, usuller, şifa verici devalarla cimâ âdâbı hakkında bilgiler verilmiştir.

Nîşâbur Emîri Togan Şah adına şair Ebû Bekir b. İsmâil el-Ezrakī tarafından kaleme alınan Elfiyye ve Şelfiyye adlı eser de meşhurdur. Bu eser Deli Birader Gazâlî Mehmed (ö. 1535) tarafından Dâfiu’l-gumûm ve râfiu’l-hümûm adıyla ve bazı ilâvelerle Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Şehzade Korkut’un bendelerinden Piyâle’nin emriyle yapılan ve edebe aykırı bulunarak sonradan yasaklanan bu tercümenin bir nüshası Tercüman Gazetesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (nr. Y 265). XVI. yüzyılın ünlü Osmanlı şeyhülislâmı İbn Kemal, Yavuz Sultan Selim’in emriyle 1519’da Ahmed b. Yûsuf et-Tîfâşî’nin (ö. 1253) bu alandaki eserini bazı ilâvelerle Rücûu’ş-şeyh ilâ sıbâh fi’l-kuvveti ale’l-bâh adıyla Türkçe’ye çevirmiş (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 1012; Bağdatlı Vehbi, nr. 1652) ve padişaha takdim etmiştir. Çok rağbet gördüğünden sonraki yıllarda da birçok defa tercüme edilen bu eser, bazı ilâvelerle ve değişik bir şekilde Gelibolulu Mustafa Âlî (ö. 1008/1600) tarafından Râhatü’n-nüfûs adıyla tercüme edilmiş (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2475; Şehid Ali Paşa, nr. 2014) ve şehzadeliğinde Manisa’da iken III. Murad’a takdim edilmiştir. Daha sonraki devirlerde de ilgi gören Rücûu’ş-şeyh’in XVII ve XVIII. yüzyıllarda da tercümeleri yapılmıştır. Eser XIX. yüzyılda Mısır’da (1306, 1316), Fransa’da (1898) ve İngilizce olarak yine Mısır’da (1298) yayımlanmıştır. Cemâleddin Revnakī’nin minyatürlü Kitâbü’s-Safâ ve’s-sürûr’u ile XVIII. yüzyılda yaşamış olan hassa tabiplerinden Kâtibzâde Mehmed Refî’in aynı konuda Risâle fi’l-bâh (nüshaları için bk. Ünver, s. 25; Şeşen, s. 332) adlı eserleri de meşhurdur. Devrin padişahı III. Ahmed’in “za‘f-ı bâh”a müptelâ olması üzerine kaleme alınan Risâle fi’l-bâh’da üç bölüm halinde tenâsül uzuvlarının hastalıkları, cinsî arzu noksanlığının sebepleri ve ilâçları üzerinde durulmuş ve yer yer şehvet arttırıcı hikâyeler nakledilmiştir.

Kütüphanelerde yazma olarak çoğu anonim ve birbirinin tekrarı mahiyetinde birçok bahnâme telif ve tercümeleri mevcuttur (geniş bilgi için bk. Şeşen, s. 484-525).

BİBLİYOGRAFYA:

Bâhnâme-i Şâhî, Millet Ktp., Tıp, nr. 45; Ahmed b. Yûsuf et-Tîfâşî, Rücûu’ş-şeyh ilâ sıbâh fi’l-kuvveti ale’l-bâh (trc. İbn Kemâl), Kahire 1298; Taşköprizâde, Mevzûâtü’l-ulûm, I, 376-377; Kâtibzâde Mehmed Refî, Risâle fi’l-bâh, İÜ Ktp., TY, nr. 2706; Sıddık Hasan Han, Ebcedü’l-Ǿulûm, Beyrut, ts. (Dârü’l-Kütübi’l-ilmiyye), II, 123-124; A. Süheyl Ünver, Hekimbaşı ve Hattat Katipzâde Mehmed Refi Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1950, s. 25-26; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 571, 581, 592; Ayhan Songar, Psikiyatri, İstanbul 1971, s. 363; Şeşen, Fihrisü mahtûtât, bk. İndeks; Günay Kut, Tercüman Gazetesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu, İstanbul 1989, s. 309-310; Bedi N. Şehsuvaroğlu, “Osmanlı Padişahları ve Bahnâmeler”, TTK Bildiriler, VI, 423-428; TA, V, 53-54; TDEA, I, 294; İsmet Parmaksızoğlu, “Kemâl Paşa-zâde”, İA, VI, 565; İBA, I, 300.

Abdülkadir Özcan