AYNİŞEMS

عين شمس

Mısır’da tarihî bir şehir.

Önceleri Kahire’nin kuzeydoğusunda ayrı bir yerleşim merkezi iken bugün şehrin bir semti haline gelmiştir. Aynişems eski Mısır kültüründe dinî bir merkez olmasının yanı sıra ilim merkezi olarak da ün yapmıştır. Tarihçi Heredot’a göre Mısır’ın okumuş insanları bu bölgede yetişmiştir. Burada bugün de Aynişems Üniversitesi bulunmaktadır.

Mısır vesikalarında Iunu, Tevrat’ta İbrânî telaffuzuyla On, Aven şekillerinde görülen şehrin ilk adı, eski Mısır dilinde “sütun, direk” mânasındaki ıvn kelimesinden gelmektedir. Heliopolis, Mısır halkı arasında bu şehir için söylenen “ir-haheres” (güneş şehri) kelimesinin Grekçe’ye tercüme edilmiş şeklidir. Araplar’ın verdikleri Aynişems adı “güneş kaynağı”, Tevrat’ta görülen Beth-Şemes (güneşin evi) ise yaklaşık karşılıklarıdır. Bu şehrin Arapça kaynaklarda Medînetü Fir‘avn adıyla anıldığı da görülmektedir.

Aynişems’in şöhreti, çok tanrılı Mısır dininde en önemli mevkilerden birini işgal eden güneş tanrısı Ra’nın (Re) kült merkezi olmasından ve burada bulunan en büyük güneş mâbedinin kapı yanları ile çevresine dikilen obelisklerden ileri gelmektedir. Genellikle porfir ve kırmızı granitten kesilen, 30 metreden yüksek, 450 tondan ağır olan bölgedeki dikili taşlar, kare taban üzerinde gittikçe incelerek yükselmekte ve tepe kısmında piramit şeklini almakta olup obelisk, spina, miselle (iğne) adlarıyla tanınmaktadır. Pek çoğu dünyanın çeşitli merkezlerine taşınmış, biri de Bizans İmparatoru Theodosius tarafından 390’da İstanbul’da bugünkü Sultanahmet Meydanı’na diktirilmiştir. Güneş ışınları olduklarına inanılan obelisklerin ilk dikildiklerinde, piramit şeklindeki tepelerinde altın kaplamalı levhalar bulunduğu bilinmektedir. İslâm kaynaklarında, taşları yağma edilen Aynişems harabelerindeki son iki dikili taştan (miselletân) birinin 656 (1258) yılında devrilerek parçalandığı ve tepesinde 200 “kıntar” madenle (muhtemelen pirinç) 10.000 dinarlık altın bulunduğu rivayeti yer almaktadır. Diğeri ise hâlâ yerinde durmaktadır. Bu iki dikili taş müslüman yazarları çok ilgilendirmiş, haklarında yapılan tarihî açıklama ve yorumlar yanında Arap şiir ve edebiyatına da konu olmuştur. Aynişems, Mısır’ın fethi sırasında Araplar’la Bizanslılar arasında cereyan eden önemli bir savaşa sahne olması (19/640) ve Fâtımîler’den Azîz-Billâh devrinde (977-996) buraya bir saray yaptırılması sebepleriyle de eski kaynaklarda yer almıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Herodotos, Tarih (trc. Müntekim Ökmen), İstanbul 1973, s. 103-228; Ya‘kūbî, Târîh, I, 179; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IV, 107-110; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, IV, 178-179; Makrîzî, el-Hıtat, I, 228-231; Himyerî, er-Ravzü’l-mitǾâr, Beyrut 1975, s. 422; Süyûtî, Hüsnü’l-muhâdara, I, 67-68; H. İbrâhim Hasan, Târîhu’l-Fâtımiyye, Kahire 1981, s. 154; C. H. Becker, “Ayn Shams”, EI² (İng.), I, 788.

İrfan Küçükköy