AVFÎ

Nûrüddîn Muhammed b. Muhammed b. Yahyâ el-Avfî el-Hanefî (ö. 629/1232 [?])

İran edebiyatında ilk şuarâ tezkiresi olan Lübâbü’l-elbâb’ın müellifi.

567-572 (1171-1177) yılları arasında Buhara’da doğdu. Ashaptan Abdurrahman b. Avf’ın soyundan geldiği rivayet edilir. Babası Merv (veya Mâverâünnehir)


kadısı, dedesi yine bu bölgenin kadısı ve ünlü bir hadis âlimi, dayısı Şerefüzzamân Mecdüddin, Batı Karahanlı Devleti hükümdarlarından Kılıç Tamgaç Han’ın hekimi idi. Avfî ilk tahsilini doğduğu şehirde tamamladıktan sonra bilgisini arttırmak ve yazacağı eserler için malzeme toplamak üzere Mâverâünnehir’i, Horasan’ı ve Hindistan’ın birçok şehrini dolaştı. 1201’de Semerkant’a gitti. Dayısı aracılığıyla Kılıç Tamgaç Han’ın hizmetine girerek veliahdı Kılıcarslan Hâkan Nusretüddin’in münşîi oldu. Semerkant’ta fazla kalmayıp önce Hârizm’e (1203), ardından Nesâ ve Nîşâbur’a gitti (1206). Nîşâbur’da birçok ilim adamıyla tanışma fırsatını buldu. Daha sonra İsfizar ve Herat’a uğrayıp (1210) oradan 1215 yılına kadar kaldığı Sicistan’a geçti. Sicistan’dan büyük bir ihtimalle tekrar Buhara’ya döndü. Moğol tehlikesi karşısında Horasan, İndus ve Gucerât üzerinden Lahor’a ulaştı. Burada Gur Sultanı Şehâbeddin Muhammed’in memlük*lerinden Melik Nâsırüddin Kabâce’ye intisap etti (1220). Kısa bir müddet sonra İran edebiyatında ilk şuarâ tezkiresi olan Lübâbü’l-elbâb*ı yazarak Nâsırüddin Kabâce’nin veziri Aynülmülk Fahreddin Hüseyin’e ithaf etti.

Avfî Lahor’da bulunduğu sırada bir taraftan Kanbâyat’ta kadılık yaparken diğer taraftan da Ebû Ali et-Tenûhî’nin (ö. 384/994) bir hikâyeler mecmuası mahiyetindeki el-Ferec baǾde’ş-şidde adlı eserini Farsça’ya çevirdi. 1228’de Delhi Sultanı Şemseddin İltutmış’ın Nâsırüddin Kabâce’yi yenmesi üzerine onun hizmetine girdi. Delhi’de daha önce Nâsırüddin Kabâce’nin emriyle yazmaya başladığı, Moğollar’dan önce İran’da hüküm süren hânedanlara ait 2000’i aşkın tarihî ve edebî hikâyeyi ihtiva eden CevâmiǾu’l-ĥikâyât* ve levâmiǾu’r-rivâyât adlı eserini tamamlayıp İltutmış’ın veziri Nizâmülmülk Muhammed b. Ebû Sa‘d el-Cüneydî’ye sundu (1228). Avfî’nin ölüm tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1232 yılına kadar yaşadığı tahmin edilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Avfî, Lübâb (nşr. Saîd Nefîsî), Tahran 1333 hş., Mukaddime, s. 1-32; Rypka, HIL, s. 222; CHIr., V, 616-617; M. Ullmann, Die Natur-und Geheimwissenschaften im Islam, Leiden 1972, s. 31-32; N. Bland, “On the Earliest Persian Biography of Poets, by Muhammed Aufı and on Some Other Works of the Class Called Tazkirat ul Shuará”, JRAS (1848), s. 111-176; Nezîr Ahmed, “Nüsha-i Hattî-yi Mühimmî ez-Tezkire-i Lübâbü’l-elbâb-ı ǾAvfî”, Indo-Iranica, XV, Kalküta 1962, s. 1-10; a.mlf., “Talîkatî ber Lübâbü’l-elbâb”, Ferheng-i Îrân Zemîn, XIX, Tahran 1352 hş., s. 89-105; Fuad Köprülü, “Avfî”, İA, II, 21-23; M. Nizamuddin, “Awfī”, EI² (İng.), I, 764; Saîd Nefîsî, “el-ǾAvfî”, UDMİ, XIV/2, s. 342-345; J. Matını, “ǾAvfī”, EIr., III, 117-118.

Tahsin Yazıcı