ARAPKİR

Malatya iline bağlı ilçe merkezi.

Fırat nehrinin kollarından Arapkir suyunun açtığı geniş bir vadide, deniz seviyesinden yaklaşık 1200 m. yükseklikte yer almaktadır. Yerleşmeye uygun, verimli topraklara sahip olması bölgeyi önemli bir yerleşim alanı haline getirmiştir. Bizans kaynaklarında Arabrakes, Türkler tarafından ise Arabgir veya Arapkir şeklinde adlandırılmıştır. Bununla beraber eski Arap coğrafyacılarının eserlerinde Arapkir adı zikredilmemiştir. Ancak İbn Bîbî Tevârîhi Âl-i Selcûk, adlı eserinde buradan bahsetmektedir (IV, 210).

Bölge İran ve Bizanslılar’dan sonra XI. yüzyıl sonlarında Selçuklu Türkleri’nin eline geçti. XV. yüzyıl başında Timûrîler tarafından zaptedilen Arapkir, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı idaresine alındı (1515). Kanûnî Sultan Süleyman döneminin başlarında Diyarbekir eyaletine bağlı bir sancak merkeziydi. Ardından Rum (Sivas) eyaletine bağlanan Arapkir 1834’e kadar bu statü içinde kaldı. Bu tarihte tekrar Diyarbekir vilâyetine, 1847’de de Ma‘mûretülazîz sancağına bağlandı. Cumhuriyet döneminde Malatya vilâyeti içerisinde bir kaza olarak teşkilâtlandırıldı. XIX. yüzyılın ilk yarısında merkez kasaba, eskisine 25 km. mesafede bağlar içerisine taşındı. Bugünkü Arapkir bu yeni kurulan yerde süratle gelişmiş, yakın tarihlerde adı Karaca olarak değiştirilen eskisi ise bazı tarihî yapı ve harabelerden müteşekkil bir vaziyette bağ ve bahçeler içerisinde kalmıştır. Öte yandan 934 (1527) tarihli tahrir*de on iki hanelik Eski Arapkir adında bir köyden bahsedilmekle birlikte bunun bugünkü Arapkir’le ilişkisi olmaması gerekir (BA, TD, nr. 64, s. 688).

Osmanlı idaresine geçtikten sonra Kanûnî Sultan Süleyman döneminde 932’de (1525) yapılan ilk tahririne göre Arapkir’de iki mahalle, yaklaşık 900 kadar müslüman ve yine 900 civarında Ermeni nüfus bulunmaktaydı. Arapkir nahiyesinde ise on sekiz köy, bir mezraa ve 6500 kadar müslüman nüfus mevcuttu. Bütün sancakta 153 köy, altmış bir mezraa yer almakta ve toplam 20.000 kadar müslüman ve 1000 civarında Ermeni nüfus yaşamaktaydı (BA, TD, nr. 998, s. 101). Ayrıca Arapkir’de vakıfları olan bir cami, altı mescid, bir medrese, altı muallimhane, yirmi dört dükkân ve altı değirmen bulunuyordu. 934 (1527) yılında yapılan diğer bir tahrirde Arapkir’in merkezinde yaklaşık 800 müslüman ve 600 Ermeni nüfus vardı. Aynı tarihli tahririn başında yer alan Arapkir livâsı kanunnâmesine göre sancakta arpa, buğday, pamuk gibi ziraî ürünler elde edilmekte, arıcılık, bağcılık ve bahçecilik yapılmaktaydı. Ayrıca hayvancılık da önemli bir gelir kaynağıydı. Arapkir bu özelliğini daha sonraki asırlarda da sürdürdü. 1301 (1884) tarihli salnâmede kasabaya bağlı 11.000, köylerinde de 220.750 dönüm olmak üzere toplam 231.750 dönüm ziraata elverişli toprak bulunduğu belirtilmektedir. Bu topraklarda hububat dışında çeşitli sebzelerle güz eriği, elma, armut, kiraz yetiştirildiği, ayrıca yağının pek meşhur olduğu kaydedilmektedir.

XVII. yüzyılda Kâtib Çelebi Arapkir’in bir kalesi olduğunu söyler ve Fırat nehrine kadar uzanan bağ ve bahçeleriyle bol meyvesi bulunduğundan bahseder. Evliya Çelebi de Arapkir şehrinin kim tarafından kurulduğunun bilinmediğini, daha İslâmiyet’in zuhurundan önce Arap Hâtim et-Tâî adında biri tarafından imar edildiğini ve bundan dolayı Arapkir adıyla anıldığını belirtir.

XIX. yüzyıl sonlarında kasaba oldukça hareketli bir ticarî faaliyete sahipti. 1892 yılı salnâmesine göre Arapkir kazasında iyi kalitede iplik ve kumaş yanında daha düşük kalitede iplik ve bez de dokunmakta ve 500 tezgâh bulunmaktaydı. Bu tezgâhlarda yatak çarşafı, oda takımı, pencere perdesi türünden


36.000 top kumaş üretiliyor ve bunların büyük kısmı Bitlis, Van, Erzurum, Diyarbekir, Elaziz, Erzincan, Antep gibi civar şehirlere satılıyordu. Buna karşılık ipliğin boyanabilmesi için gerekli olan boya Avrupa’dan ithal ediliyor, sabun ve diğer gerekli bazı maddeler ise Halep ve Antep’ten getirtiliyordu.

Ticarî hayatın gelişmesine paralel olarak Arapkir’in nüfusu da hayli artmıştır. Vital Cuinet, Arapkir kazasının altmış sekiz köyü bulunduğunu, toplam nüfusunun ise 58.540 müslüman, 10.967 hıristiyan olmak üzere 69.507 olduğunu yazar. Ayrıca şehirde yirmi cami, bir tekke, altı medrese, on altısı müslümanlara ait otuz iki sıbyan mektebi, bir türbe, beş kilise, bir manastır, dört han, çeşme ve hamamların yer aldığını kaydeder. 1301 (1884) tarihli salnâmeye göre kasabada 15.157 nüfus varken 1312 (1894) tarihinde 23.872 müslüman ve 7472 hıristiyan olmak üzere toplam 31.344 nüfus bulunuyordu. Aynı tarihli salnâmede Arapkir’de yirmi dokuz mahalle, seksen sekiz köy, 415 dükkân ve han, otuz beş cami ve mescid, otuz sekiz mektep, dört medrese, bir tekke, on bir kilise, dört hamam, 8911 bahçe ve arsa, otuz altı değirmen ve fabrika bulunduğu kaydedilmektedir.

I. Dünya Savaşı sırasında Arapkir büyük bir iktisadî sarsıntıya uğramış, sanayileşme durmuş, ziraî sahalar, bağ ve bahçeler harap olmuştur. Cumhuriyet döneminde de küçük bir kasaba halinde varlığını sürdürmüştür. 1935’te nüfusu 6810 olarak tesbit edilmiş, ancak Malatya, Elazığ ile yol bağlantıları, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Sivas-Erzurum, Sivas-Malatya demiryollarının yakınından geçmesi gibi sebeplerle kısmî bir gelişme içerisine girmiştir. Fakat Arapkir’den önemli sayıda bir nüfus, iş için il merkeziyle büyük şehirlere göç etmiştir. Bundan dolayı nüfusu zaman zaman düşüş göstermiştir. 1927 sayımında 6782 olarak tesbit edilen kasaba nüfusu 1935’te 6810’a çıkmış, 1980’de ise 8630 olan nüfus 1985 sayımında 8531’e düşmüştür. İlçenin nüfusu ise 1980’de 22.634 iken 1985’te 21.194’e inmiştir.

Arapkir tarihî eser bakımından oldukça zengindir. Ancak bugün bunlardan pek azı ayaktadır. Kalesinden başka çoğu Eski Arapkir’de yer alan bu eserlerden XIV. yüzyılda yapıldığı sanılan Ulucami, aynı dönemde yapıldığı tahmin edilen hankah, yine Akkoyunlular dönemine tarihlenen ve Eski Arapkir’de Osman Paşa mahallesinde bulunan Yenicami ve 1694’te Câfer Paşa tarafından tamir ettirilen Câfer Paşa Camii (1817’de tekrar tamir görmüştür), İsaoğlu mahallesinde bulunan Mirlivâ Ahmed Paşa Camii, 1816’da İstanbul gümrüğü emini ve saray kapucubaşılarından Gümrükçü Osman Paşa tarafından yaptırılan cami (BA, KK-Ruus, nr. 138, s. 339), Arapkir Çarşısı’ndaki Rakka Valisi Vezir Yûsuf Paşa’nın yaptırdığı Yûsuf Paşa Camii veya Emîr Yûsuf Camii (BA, KK-Ruus, nr. 24, s. 105), Şeyh Hasan Bey Camii, Mescidi, Medresesi ve Türbesi, Dergâh-ı âlî kapucular kethüdâsı Mîrâhur Mehmed Ağa Camii, Ispanakçı Mustafa Paşa Kütüphanesi olarak tanınan Molla Eyüp Camii, Osman Paşa mahallesindeki Osman Paşa Hamamı, İsaoğlu mahallesinde 1806’da inşa ettirilmiş Çarşı Hamamı sayılabilir. Ayrıca Yeni Arapkir’de Çobanlı mahallesinde yer alan ve 1893’te yaptırılan Çobanlı Camii ve hemen yanındaki türbe, kubbesi yıkılmış olmakla birlikte halen ayakta kalan tarihî eserlerdendir.

Arapkir ilçesinin merkez bucağından başka Taşdelen (eskiden Mutmur) adlı bir bucağı daha vardır. Yüzölçümü 956 km² olan ilçenin 1985 sayımına göre nüfusu 21.194, nüfus yoğunluğu ise 22 idi.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TD, nr. 64, s. 671-713; nr. 998, s. 92-101; BA, KK-Ruus, nr. 24, s. 105, 277; nr. 27, s. 58; nr. 28, s. 3; nr. 32, s. 42; nr. 34, s. 456; nr. 138, s. 339; nr. 141, s. 29; İbn Bîbî, Tevârîh-i Âl-i Selcûk, (nşr. M. Th. Houtsma), Leiden 1902, IV, 210; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 624; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, III, 215-216; Ch. Texier, Asie Mineure, Paris 1862, s. 589; Cuinet, II, 358-361; Ma‘mûretülazîz Vilâyeti Salnâmesi (1301), s. 111, 123, 127-128; a.e. (1312), s. 120-121; a.e. (1325), s. 182-187; İ. Metin Kunt, Sancaktan Eyâlete (1550-1650), İstanbul 1978, s. 130, 139; Besim Darkot, “ǾArapkir”, İA, I, 553-554; M. Streck#[F.Taeschner], “Arabkır”, EI² (İng.), I, 603.

Yusuf Halaçoğlu