AMR b. ÂS CAMİİ

Kahire’de Mısrü’l-kadîme adıyla da anılan Fustat’ta Amr b. Âs tarafından yaptırılan cami.

Müslümanlığın yayılması sırasında Mısır’ı fetheden kumandan Amr b. Âs 21 (642) yılında birinci İskenderiye kuşatmasından dönünce ordugâhın kurulduğu Fustat’ta bir cami yapılmasını emretmiştir. İslâmiyet’in ilk dinî yapılarından olan bu cami çok basit bir mimariye sahipti. Bazılarının iddiasına göre cami eski bir Kopt kilisesinin harabesi üstünde inşa edilmişti. Kindî’nin yazdığına göre, Halife Muâviye’nin isteğiyle Mısır Valisi Mesleme, 673 yılında ilk camiyi yıktırarak doğu ve kuzey tarafından daha geniş olarak yaptırmış, Makrizî’ye göre dört köşesine dört minare ilâve ettirmiştir. Bunların İslâm sanatında ilk minareler olduğu kabul edilmektedir. Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân ise 79’da (69899) burayı batı tarafından daha geniş olarak yenilemiştir. 711-712’de Kurre b. Şerîk el-Absî, Velîd b. Abdülmelik’in emriyle yaptırdığı tamirde yarım daire biçiminde mihrap ilâve ettirmiş, Amr zamanında yapılan minberi kaldırtarak yeni bir minber koydurmuştur. 133’te (750-51) Vali Sâlih b. Ali kuzeye dört dizi sütun ilâve ettirerek camiyi genişletmiş, 175’te (791-92) Hârûnürreşîd zamanında, Mısır Valisi Mûsâ b. Îsâ caminin arka tarafına Ebû Eyyûb Rahbesi diye tanınan bir sahn-revak ilâve ettirmiştir. Yolu daraltan bu ekin daha sonra yarısı yıkılarak yol genişletilmiştir. 827’de Abdullah b. Tâhir camiyi yeni baştan yaptırarak batı tarafından bir misli daha büyütmüştür. Böylece sütunların sayısı 378’e yükselmiş, ölçüleri tahminlere göre 110x87 m. kadar olmuştur. Suâd Mâhir Muhammed’e göre ise caminin ölçüleri 112.5x120.5 m. olmuştur ki bu ölçüler bugünkülere uygundur. Bu sırada caminin kapıları on üçe, minareleri ise beşe çıkmıştır. 985’te camiyi ziyaret eden Mukaddesî duvarlarda mozaik süslemeler gördüğünü belirtmekte, Yâkut da 997’de mozaiklerin tamir edildiğinden bahsetmektedir. IX ve X. yüzyıllarda yapılan birçok ekleme ve süslemelerden sonra 568’de (1172-73) Selâhaddîn-i Eyyûbî camiyi tamir ettirmiş, 1250-1257 yılları arasında ve 666’da (1267-68) Zâhir Baybars, 1288’de Mansur Kalavun emriyle Emîr Baybars Çaşnigîr, 1303 zelzelesinden bir yıl sonra da Emîr Sâlâr tarafından tekrar tamir ettirilmiştir. Bu sırada yapılan batı cephesindeki alçı pencerelerle alçı mihrap günümüze kadar gelmiştir. Mihrabın sülüs hatla yazılı kitâbesinde Emîr Sâlâr’ın adı okunmaktadır. Cami XIV. yüzyıl sonlarında çok harap halde olduğundan, 1399’dan sonra Mısır tüccarlarının reisi Burhâneddin İbrâhim b. Ömer kendi parasıyla camiyi baştan başa elden geçirtmiş ve tamir işleri üç yılda sona ermiştir. 1468-1496 yılları arasında da Kayıtbay camiyi tekrar tamir ettirmiştir. Osmanlı idaresi sırasında 1672’de Mısır’a giden Evliya Çelebi, Amr Camii’nin yapılışı hakkında bir efsane anlattıktan sonra burada evvelce bir Kopt ile bir Rum manastırı bulunduğunu, caminin içinde 820 sütun olduğunu, kemerlere oturan tavanının nakışlarla süslendiğini yazmaktadır. Caminin o sırada bezemeli bir ahşap minberi,


dört minaresi, sağ köşesinde vezirlere mahsus kafesli bir namazgâhı, sol köşede ise bir ziyaretgâhı bulunuyordu. Evliya Çelebi’ye göre minberin sağında Bayram Paşa tarafından tamir ettirildiğini bildiren 1032 (1623) tarihli kırk elli beyitlik bir tarih manzumesi görülüyordu. Amr Camii’nin planı ilk defa İngiliz seyyahı R. Pococke tarafından 1737’de çıkarılmıştır. Fakat tekrar harap bir duruma giren cami, kuzey duvarındaki bir kitâbeden öğrenildiğine göre, Osmanlılar zamanında 1212’de (1797-98) Memlüklü emîrlerinden Murad Bey tarafından büyük masraf edilerek geniş ölçüde tamir ettirilmiştir. Bu sırada duvarlar takviye edilmiş, ahşap kısımlar sökülerek yenilenmiş, minareler yeniden yapılmış ve 1212 Ramazanının son cumasında (15 Mart 1798) kılınan namazla tekrar ibadete açılmıştır. 1818-1826 yılları arasında Amr Camii’ni inceleyen ve planını çıkaran P. Coste, camiyi o sıralarda yine ihmal edilmiş bir durumda bulmuş ve birçok kısımların çökmekte olduğunu yazmıştır. 1843’te Mehmed Ali Paşa’nın emriyle cami tekrar tamir edilerek bazı sahnlar ve cepheler yenilenmiştir.

Amr Camii, kalınlığı 1-2 m. arasında değişen 9 m. yükseklikte duvarlarla çevrili, XV. yüzyıl başlarında aldığı şekliyle düzensiz bir kareyi andıran bir binadır (110x120 m.). Ortasında bir şadırvanın yer aldığı iç avlusu bulunmaktadır. Muhtelif devirlerde inşa edilmiş kıble duvarına dikey inen sahnlar halinde olan esas mekân (harem), üzerlerinde merkezi içeride sivri kâgir kemerler (bk. KEMER) atılmış olan sütunlarla ayrılmıştır. Bu sütunlar ve başlıklarının hiçbiri cami için işlenmiş olmayıp çevredeki eski yapılardan devşirilerek ikinci defa kullanıldığından aralarında bir üslûp ve ölçü birliği yoktur. Sütunların çoğu hakkında çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Avlunun kuzey ve güney tarafındaki sütunlar yok olmuş, sadece kaideleri kalmıştır. İçeride bulunan sütun sayısı 150 kadardır. Kemerlerin aralarında ahşap gergi kirişleri vardır. Düz dam ise ahşap kirişler üzerine oturmaktadır. Duvarlardaki bazı ahşap arkitravlar üzerinde oyma süslemeler görülmüştür. İslâm sanatında ilk mihrabın da Amr Camii’nde yapıldığı genellikle kabul edilen bir görüştür. Amr Camii’nde öteden beri ders verildiği bilinmektedir. Yalnız Ezher’den farklı tarafı, burada derslerin fahrî olarak yapılmasıydı. Camide ders yapılan yerlere zâviye deniliyordu. Suâd Mâhir Muhammed’in haber verdiğine göre haftanın iki günü kadılar burada halkın her türlü davalarına da bakarlardı. Yine ona göre halifeler, sultanlar, valiler ve emîrler ramazan ayının son cumasını yalnız Amr Camii’inde kılarlardı. Nitekim bu usulün 1952’ye kadar devam ettiği bilinmektedir.

1808’de Nil’in bir taşkınını önlemesi için Allah’a yalvarmak üzere müslümanlarla birlikte hıristiyan ve yahudiler de Amr Camii’nde dua etmişlerdir. Günümüzde caminin kıble duvarının sol köşesinde bulunan üstü kubbe ile örtülü, etrafı ahşap maksûre* ile çevrili türbenin Amr’ın oğlu Abdullah’a ait olduğu rivayet edilmektedir. Amr Camii XX. yüzyılın başlarında çok harap bir durumda idi ve yalnız yılda bir defa kalabalık cemaatle namaz kılınıyordu. 1977’de Mısır Evkaf İdaresi tarafından büyük ölçüde tamir edildiği gibi 1988 yılında da bazı tamir ve restorasyon çalışmaları yapılan cami halen ibadete açık durumdadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, X, 191-194; E. T. Richmond, Moslem Architecture 623 to 1516, London 1926, s. 11-14; L. Hautecoeur # G. Wiet, Les mosquées du Caire, Paris 1932, I, 199-207; K. A. C. Creswell, Early Muslim Architecture, Oxford 1932, s. 28, 99, 100; A Short Account of Early Muslim Architecture, London 1958, s. 11, 13-14, 140, 234-248; Suâd Mâhir Muhammed, Mesâcidü Mısr ve evliyâühe’s-sâlihûn, Kahire 1971, I, 61-76; R. B. Parker # R. Sabih # C. Williams, Islamic Monuments in Cairo, Kahire 1985, s. 50-52; Doris Behrens # Abouseif, The Minarets of Cairo, Kahire 1985, s. 47-49; E. K. Corbett, “The History of the Mosque of Amr”, JRAS (1891), s. 759-800.

Semavi Eyice