ÂMİRÎLER

بنو عامر

1021-1094 yılları arasında Belensiye’de (Valencia) hüküm süren bir İslâm hânedanı.

III. Abdurrahman’ın ölümünden (961) sonra başa geçen Endülüs Emevî halifelerinin hiçbiri onun siyasetini takip edemedi. Bu yüzden devlet gittikçe zayıfladı ve büyük bir sarsıntı geçirdi. Ancak, meşhur vezir ve kumandan Mansûr b. Ebû Âmir’in gayretleriyle ülkede devlet otoritesi yeniden sağlandı. Onun 1002 yılında Kastilya (Castilla) seferinden dönerken ölümü üzerine yerine sırasıyla iki oğlu Abdülmelik el-Muzaffer (1002-1008) ile Abdurrahman (1008-1009) geçtiler ve Endülüs’te iktidarı ellerinde tutmaya devam ettiler. Özellikle Abdurrahman kendisini Halife Hişâm’a veliaht tayin ettirip hutbelerde adını zikrettirecek kadar ileri gitti. Ancak onun kararsız tutum ve davranışları Âmirî ailesini kötü bir âkıbete sürükledi. Abdurrahman’ın hıristiyan müttefiki Garcia Goàmez ile birlikte Kurtuba üzerine yürüdüğü sırada öldürülmesiyle Âmirîler sadece iktidarı kaybetmekle kalmamışlar, aynı zamanda korkunç bir katliama da uğramışlardır. Bu sırada pek çoğu öldürülmüş, kurtulabilenler ise Endülüs’ün doğu sahillerine kaçarak oralarda varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır. Katliam sırasında Tücîbî Emîri Münzir b. Yahyâ’nın Sarakusta’daki (Saragossa) sarayına sığınmış olan Abdülazîz b. Abdurrahman halkın isteği üzerine gittiği Belensiye’de büyük bir kalabalık tarafından karşılanarak dedesi gibi Mansûr unvanıyla hükümdar ilân edildi ve böylece sayıları yirmi üçü bulan mülûkü’t-tavâiften biri olan Âmirîler hânedanı kurulmuş oldu (411/1021).

Abdülazîz o sırada Kurtuba’ya hâkim olan Hammûdîler’in hâkimiyetini tanıdı ve Kasım b. Hammûd tarafından kendisine Zü’s-sâbıkateyn ve Mü’temin lakapları verildi. İspanya’da hüküm süren hıristiyan krallıklarıyla da barış antlaşmaları imzalayan Abdülazîz devrinde Belensiye sakin ve huzurlu günler geçirdi. Onun 1060’ta ölümü üzerine yerine genç yaştaki oğlu Nizâmüddevle Abdülmelik el-Muzaffer geçti. Devlet işleri babasının veziri Ebû Bekir b. Abdülazîz tarafından yürütüldü. Bir müddet sonra Kastilya Kralı I. Ferdinand Belensiye’ye saldırdı.


Abdülmelik, Tuleytula (Toledo) Hükümdarı Zünnûnî Yahyâ el-Me’mûn’dan yardım istedi. Ancak Yahyâ el-Me’mûn onu tahtından uzaklaştırdı (8 Zilhicce 457 / 10 Kasım 1065).

Şehir bir müddet Zünnûnîler adına vezir Ebû Bekir b. Abdülazîz, daha sonra da Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülazîz tarafından idare edildi. Yahyâ el-Me’mûn 1075’te ölünce yerine oğlu Yahyâ el-Kadir geçti ve onun zamanında Belensiye Zünnûnîler karşısında giderek bağımsızlaştı. Abdülmelik’in kardeşi Ebû Bekir b. Abdülazîz bir isyan sonunda Ebû Abdullah Muhammed’i tevkif ettirdi ve askerlerin desteğiyle hânedanın başına geçti (468/1075-76). Âlim bir zat olan Ebû Bekir’in ölümü üzerine yerini oğlu kadı Ebû Amr Osman b. Ebû Bekir aldı (3 Haziran 1085). Bunun üzerine Zünnûnîler’den Yahyâ el-Kadir, Kastilya Kralı Alfonso’ya başvurarak Belensiye’ye tekrar hâkim olmak için yardım istedi. Alfonso Tuleytula’yı kendisine teslim etmesi şartıyla bu teklifi kabul etti. Yahyâ el-Kadir Alfonso’nun yardımıyla Belensiye’yi muhasaraya başladı. Halk Yahyâ’nın Tuleytula’dan sonra burayı da Alfonso’ya teslim edeceği endişesiyle teslim oldu (1085). Onun ayda 6000 altın (düka) ödeyerek Kral VI. Alfonso ve destanlara konu olan İspanyol kahramanı Rodrigo Diaz de Bibar (Sid) ile iş birliği yapmasını bir türlü hazmedemeyen halk sonunda Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’in kumandanlarından Kadı İbn Cehhâf’ı şehirlerine davet etti. Murâbıt ordusuyla Belensiye’ye gelen İbn Cehhâf, Yahyâ el-Kadir’i yakalatıp öldürttü (27 Ekim 1092) ve yönetime tek başına hâkim oldu.

Yahyâ’nın öldürülmesi üzerine Rodrigo Diaz de Bibar büyük bir orduyla Belensiye’ye hareket etti ve şehri kuşattı. İbn Cehhâf’a yardım için gönderilen Murâbıt kuvvetleri mağlûp oldu. Yirmi ay süren muhasara sebebiyle aç ve perişan bir hale düşmüş olan halk Rodrigo’dan eman alarak şehri teslim etti (1094). Ancak o sözünde durmadı ve Belensiye’nin ileri gelenlerini toplayıp öldürttü. Kadı İbn Cehhâf’ı da bütün mallarını müsadere ettikten sonra ateşe attırarak yaktırdı. Şehri yıkarak harabeye çevirdi; böylece Âmirîler hânedanı sona ermiş oldu. Endülüslü şair İbn Hafâce bir şiirinde bu korkunç olayları büyük bir üzüntüyle dile getirir.

Rodrigo’nun 1099’da ölümü üzerine yerine karısı Ximena geçti. Onun zamanında Yûsuf b. Tâşfîn şehri tekrar İslâm hâkimiyeti altına almak için seferber oldu ve sonunda Emîr Ebû Muhammed el-Mezdelî kumandasındaki Murâbıt kuvvetleri şehri fethettiler (5 Mayıs 1102).

Âmirî ailesinin âzatlı kumandanlarına da Âmirîler denilir. 1009’daki katliam sırasında Endülüs’ün doğu sahilleriyle Balear adalarında bağımsız beylikler kurmuş olan bu kumandanlar arasında 401’de (1010-11) Belensiye’de bağımsızlığını ilân eden Mübârek ve Muzaffer el-Âmirî ile Hayrân el-Âmirî (ö. 1029) ve Mücâhid el-Âmirî (ö. 1045) zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Dabbî, Bugyetü’l-mültemis, Kahire 1967, s. 373-374, 472-473; Yâkut, MuǾcemü’l-büldân, I, 490-491; İbn İzârî, el-Beyânü’l-mugrib (nşr. G. S. Colin # E. Lévi-Provençal), Leiden 1951, II, 256; Zeyl (el-Beyânü’l-mugrib içinde), III, 301-306; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 176, 289, 291, ayrıca bk. İndeks; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb (nşr. A. Kemâl Zeki # M. Mustafa Ziyâde), Kahire 1980, XXIII, 403-406, 414-419; Düvel-i İslâmiyye, s. 25, 31; Stanley Lane-Poole, The Mohammadan Dynasties, Beyrut 1966, s. 26; Zambaur, Manuel, s. 55-56; R. Dozy, Spanish Islam (trc. F. Griffin Stokes), London 1972, s. 595, 604, 615-617, 657-658, 692-693, 700, 717; Anwar G. Chejne, Muslim Spain, Its History and Culture, Minnesota 1974, s. 32, 38-44, 46-47, 50, 53, 55-57, 63, 65; Mv.M, s. 103; Bosworth, İslâm Devletleri Târihi, s. 19, 21; Receb Muhammed Abdülhalîm, el-ǾAlâkat beyne’l-Endelüsi’l-İslâmiyye ve İsbânyâ en-Nasrâniyye fîǾ asri Benî Ümeyye ve mülûki’t-tavâif, Kahire, ts. (Dârü’l-Kütübi’l-İslâmiyye), s. 346-347; Seyyid Abdülazîz Sâlim, Târîh ve hadâretü’l-Endelüs fi’l-İslâm, İskenderiye 1985, s. 89-91; D. Wasserstein, The Rise and Fall of the Party Kings, Princeton 1985, s. 48-62, 9798; C. F. Sybold, “Âmirîler”, İA, I, 408-409; a.mlf., “Amirids”, EI² (İng.), I, 446; E. Lévi-Provençal, “Emevîler”, İA, IV, 254-255; a.mlf., “Mansur”, İA, VII, 302 vd.; a.mlf., “Balansiya”, EI² (İng.), I, 985-986.

Abdülkerim Özaydın