ALACA İMARET CAMİİ

Selânik’te XV. yüzyıla ait bir cami.

Minare gövdesi kırmızı renkte baklava dilimi şeklinde bir motifle süslenmiş olduğu için camiye bu ad verilmiştir. Kapısının üstündeki Arapça kitâbesine göre, Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devri vezirlerinden Selânik Valisi İshak Paşa tarafından Muharrem 889’da (Şubat 1484) yaptırılmıştır. 892 (1487) tarihli Arapça vakfiye ile de imaretin kadrosu, vazifeleri ve gelirleri düzenlenmiştir.

Alaca İmaret Camii, iki yanında tabhane* odaları olan tabhaneli (veya zâviyeli) camilerin güzel bir örneğidir. Sütunlara oturan kemerlerle yükselen son cemaat yeri beş kubbelidir. Mukarnaslı bir cümle kapısından girilen hacim aynı eksen üzerinde yer alan, eş büyüklükte iki kubbe ile örtülmüştür. Yanlarındaki tabhane odaları ikişerden dört tane olup bunlarla harim* arasında dar birer dehliz holü vardır. Bu ocaklı odalar da kubbelidir. Alaca İmaret Camii’nin adındaki imaret kelimesi, daha sonraları kullanılan “aşhane-imaret” anlamına alınmamalıdır. Burası, vakfiyesinden de anlaşıldığı gibi, bir şeyhin idaresinde olan, “âyende ve revende”nin misafir edilmesi için yapılmış bir imaret idi. Alaca İmaret Camii, plan bakımından İshak Paşa’nın İnegöl’de aynı tipteki hayratına çok benzer. Duvarları muntazam bir işçilikle taş ve tuğladan renkli bir görünüm sağlayacak surette yapılmıştır.

Selânik Balkan Harbi’nde kaybedildikten sonra caminin minaresi temeline kadar yıktırılmıştır. Çok bakımsız ve üstünün kurşunları sökülmüş halde olan cami ise bugün izci çocukların lokali olarak kullanılmaktadır. Önceleri etrafı açık olan bu caminin çevresi son yıllarda modern yapılarla kapatılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Yüksel, Osmanlı Mi‘mârîsi V, s. 362-364; S. Eyice, “Yunanistan’da Türk Mimarî Eserleri”, TM, XI (1954), s. 180; a.mlf., “Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler”, İFM, XXVI (1963), s. 42; Vehbi Tamer, “Fatih Devri Ricalinden İshak Paşa’nın Vakfiyeleri ve Vakıfları”, VD, IV (1958), s. 119-124; R. Anhegger, “Beiträge zur Osmanischen Baugeschichte”, Istanbuler Mitteilungen, XVII, İstanbul 1967, s. 314-317.

Semavi Eyice