AKSUNGUR el-PORSUKI

Ebû Saîd Seyfüddîn Kasîmüddevle Aksungur el-Porsuki (ö. 520/1126)

Selçuklu Hükümdarı Muhammed Tapar ve oğlu Sultan Mahmud’un meşhur emîri.

Sultan Tuğrul Bey’in emîrlerinden Porsuk’un memlük*ü olduğu için efendisine nisbetle el-Porsukı diye anılan Aksungur, 1105 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar tarafından Irak şahne*liğine tayin edildi. Emîr Mevdûd’un Bâtınîler tarafından öldürülmesi üzerine (1113), onun yerine Musul valiliğine getirildi ve Haçlılar’la cihada memur edildi. İki aydan fazla bir süre Urfa’yı kuşattıysa da bir sonuç alamadı. Aksungur 1115 yılında, daha önce cihad harekâtına katılması istendiği halde katılmayan İlgazi’yi cezalandırmak maksadıyla sefere çıktı, fakat Dârâ yakınlarında İlgazi’nin âni baskınına uğrayarak mağlûp oldu. Bu mağlûbiyet üzerine Sultan Muhammed Tapar tarafından Musul valiliğinden azledilen Aksungur, iktâ*ı olan Rahbe’ye çekildi ve Muhammed Tapar’ın ölümüne kadar orada sakin bir hayat sürdü.

Muhammed Tapar’ın oğlu Mahmud, Irak Selçukluları tahtına çıkınca onu tekrar Bağdat şahneliğine tayin etti. Sultan Mahmud ile kardeşi Mesud arasındaki taht mücadeleleri sırasında bu görevden alınan Aksungur, 1121 yılında ikinci defa Musul valiliğine getirildi. Hille Emîri Dübeys b. Sadaka’nın Bağdat’a hücumundan çekinen Halife Müsterşid, Sultan Mahmud’dan yardım isteyince sultan onu Musul valiliğiyle birlikte Irak şahneliğine tayin etti. Fakat Aksungur, taktik hatası yüzünden Dübeys b. Sadaka’ya mağlûp oldu (1122). Irak ve Suriye’de geniş bir alanda hâkimiyet kurmak isteyen Dübeys, Haçlılar’la iş birliği yapıp Kral Baudouin ile birlikte Halep’i muhasara etti. Ancak Aksungur şehrin Haçlılar’ın eline geçmesine mâni oldu ve Halep’i zaptetti (1125). Daha sonra Kefertab’ı da ele geçiren Aksungur, Azâz muhasarasında ağır bir bozguna uğrayarak Musul’a döndü ve Câmi-i Atîk’te cuma namazında iken Bâtınîler tarafından öldürüldü. Halep’e hâkim olduktan sonra halka çok iyi davranan, gümrük vergilerini kaldırıp zulüm ve kötülüklere son veren Aksungur hayır sever ve dindar bir emîr idi.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kalânisî, Târîhu Dımaşk, (nşr. Süheyl Zekkâr), Dımaşk 1403/1983, s. 314-316, 330, 335, 337, 338, 340, 344; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 442, 444, 501-503, 604-610, 633-636, ayrıca bk. İndeks; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 242-243; Ebü’l-Ferec [İbnü’l-İbrî], Târîhu Muhtasari’d-düvel (nşr. A. Sâlihânî), Beyrut 1890 (Ofset); Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâ, XIX, 510-512; İbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 178, 188, 190-191, 194-195; Ali Sevim, Biyografilerle Selçuklular Tarihi (İbnü’l-Adîm, Bugyetü’t-taleb fî târîhi Haleb, Selçuklularla İlgili Kısımlardan Seçmeler), Ankara 1982, s. 126-134; M. Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara 1984, II, 29-33, 54-59, 65-67, 130-133; B. Lewis, “Three biographies from Kamal al-Din”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul 1953, s. 325-344; C. E. Bosworth, “The Political and Dynastic History of the Iranian World”, CHIr., V, 116, 121-122; Reşîd el-Cemîlî, “Velâyetü Cüyûşbek ale’l-Mevsıl”, Âdâbü’r-râfidîn, V, Musul 1974, s. 251-262; “Aksungur”, İA, I, 276-277; Cl. Cahen, “Ak Sunkur al-Bursukı”, EI² (İng.), I, 314.

Coşkun Alptekin