AHMED ESAD PAŞA

(ö. 1828-1875)

Sultan Abdülaziz devri sadrazamlarından.

Sakız’da doğdu. Babası, Kuleağası lakabıyla anılan Kolağası Mehmed Ağa’dır. Kaptanıderyâ Halil Rifat Paşa’nın aracılığıyla Mekteb-i Harbiyye’ye girdi; 1857’de buradan erkân-ı harbiyye yüzbaşısı rütbesiyle mezun oldu. Mesleğinde hızla yükseldi ve Sadrazam Fuad Paşa’nın teveccühünü kazanarak Paris sefareti ataşemiliterliğine ve Paris’teki Mekteb-i Osmânî müdürlüğüne tayin edildi. Bu sırada rütbesi de binbaşılığa yükseltildi. Çalışmaları takdir edilerek kaymakam ve miralay oldu. Sultan Abdülaziz’in 1867’de Paris’i ziyareti sırasında mirlivalığa yükseltildi ve padişah ile birlikte İstanbul’a döndü. Bu arada Âlî Paşa’nın da teveccühünü kazandı ve dönüşünden kısa bir süre sonra Dâr-ı Şûrâ-yı Askeriyye âzalığına tayin edildi. 1868’de ferik rütbesiyle Bosna Fırka-i Askeriyyesi kumandanı, yine aynı yıl İşkodra vilâyeti mutasarrıfı oldu. 1869’da Dâr-ı Şûrâ-yı Askeriyye reisliğine ve ertesi yıl Hassa Ordusu müşirliğine getirildi. 1871’de, Alman İmparatoru I. Wilhelm’in imparatorluğunu tebrik etmek üzere gönderilen “fevkalâde heyet”le birlikte Berlin’e gitti. Dönüşünde Hüseyin Avni Paşa’nın yerine seraskerliğe getirildi. 1872’de Bahriye nâzırı oldu; aynı yıl içinde ikinci defa seraskerliğe tayin edildi. 15 Şubat 1873’te sadrazam oldu. Genç yaşta sadârete tayin edilmesi devlet ricâli arasında uygun görülmediğinden bu görevde ancak iki ay kalabildi. 15 Nisan 1873’te azledilerek önce Konya valiliğine, bir yıl sonra da Beşinci Ordu müşirliği ile birlikte Suriye valiliğine tayin edildi. 1875’te tekrar Bahriye nâzırı oldu. Aynı yıl ikinci defa sadârete getirildi, fakat dört ay sonra azledilerek önce Nâfia nâzırlığına, ardından Aydın valiliğine tayin edildi. Bu görevde iken 28 Kasım 1875’te vefat etti; İzmir’de Şeyh Seyyid Mükrimüddin Dergâhı hazîresine defnedildi.

Yunanca, Almanca, Fransızca ve İngilizce bilen Ahmed Esad Paşa dürüst ve kanaatkâr bir devlet adamıydı. İkinci sadâreti sırasında maaşını 200.000 kuruştan 50.000 kuruşa düşürmüş, diğer devlet adamlarının maaşlarını da aynı oranda indirerek devlet bütçesinde önemli bir tasarruf sağlamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Kamûsü’l-a‘lâm, I, 415-416; Cevdet, Ma‘rûzât, s. 214, 221-224; İbnülemin, Son Sadrazamlar, I, 415-436; Karal, Osmanlı Tarihi, VII, 133-134; TA, XV, 392-393.

Ali İhsan Gencer