AHBÂRÜ’l-KUDÂT

أخبار القضاة

Muhammed b. Halef Vekî‘in (ö. 306/918) hicrî üçüncü yüzyılın sonuna kadar muhtelif bögelerde görev yapmış kadıların biyografisine dair eseri.

Kitabın adı bazı kaynaklarda Ahbârü’l-kudât ve tevârîhuhüm (bk. Safedî, III, 44; Ziriklî, VI, 347-348) ve Kitâbü Ahbâri’l-kudât ve târîhihim ve ahkâmihim (bk. İbnü’n-Nedîm, s. 127; İbnü’l-Kıftî, III, 124; Brockelmann, GAL Suppl., I, 225) şeklinde geçmektedir. Bağdatlı İsmâil Paşa, eserin adını Gurerü’l-ahbâr fî ahbâri’l-kudât ve târîhihim ve ahkâmihim (bk. Hediyyetü’l-ârifîn, II, 25) olarak zikretmekte ise de muhtemelen bu isim, onun Vekî‘e ait iki eseri bir tek eser zannetmesinden doğmuştur. Zira bazı kaynaklarda Vekî‘in bu eserinden başka Kitâbü’l-Gurer (bk. Safedî, III, 44) veya el-Gurer mine’l-ahbâr (bk. Sezgin, GAS, I, 376) adlarıyla anılan bir eserinden daha bahsedilmektedir.

Ahbârü’l-kudât, Hz. Peygamber döneminde kadılık yapan Ali b. Ebû Tâlib ve Muâz b. Cebel’den başlayarak tarih sırasına göre Medine, Mekke, Tâif, Basra, Kûfe, Şam, Bağdat, Musul gibi şehirlerle Mısır, Filistin, Afrika, Endülüs, Yemen gibi bölgelerde kadılık yapan kişileri konu alan bir eserdir. Kitapta söz konusu kadıların hayatı, ilmî şahsiyetleri, göreve tayin ve azilleri, ayrıca verdikleri hükümler ve ictihadları ele alınmakta ve tenkitçi bir gözle incelenmektedir. Kitabın giriş bölümünde kadılık müessesesi ve kadıda bulunması gereken vasıflar incelenmekte, daha sonra rüşvet kavramı üzerinde durulmaktadır. Sahasındaki ilk kaynaklardan biri olan eser, sadece belli bir şehir veya bölgenin kadılarına hasredilmemesi bakımından, Kindî’nin Ahbâru kudâtı Mısr ve Zehebî’nin Ahbâru kudâtı Dımaşk, adlı eserlerinden farklı bir özellik taşımaktadır. Ahbârü’l-kudât’ın en önemli özelliklerinden biri de Vekî‘in ele aldığı


kadıların sadece hayatları ve ilmî-kazâî şahsiyetlerini anlatmakla yetinmeyip verdikleri hükümlerden geniş ölçüde nakiller yapmış olmasıdır. Zira İslâm hukukunun teşekkülünde, Hulefâ-yi Râşidîn dönemi başta olmak üzere, ilk devir hukuk tatbikatının önemli bir yeri vardır. İşte eserde ilk üç asır kadılarının verdikleri hükümlerden örnekler nakledilerek o devrin hukuk tatbikatı, İslâm hukukunun gelişme seyri, geçirdiği değişiklikler ve bunların sebepleri anlatılmaktadır. Kitap söz konusu dönemlerin siyasî hayatını aksettirmesi bakımından da değerli bir kaynaktır. Kendisi de kadı, aynı zamanda bir edebiyatçı olan Vekî‘, eserinde şair kadıların bazı şiirlerine de yer vermiş, İsfahânî Kitâbü’l-Eganî’sinde bu şiirlerden faydalanmıştır. Bu niteliklerinden dolayı Ahbârü’l-kudât, sadece hukukçuların değil, tarihçi ve edebiyatçıların da başvurduğu önemli bir eserdir.

Kitabın bilinen iki yazma nüshası Süleymaniye (Turhan Sultan, nr. 223) ve Murad Molla (nr. 1079) kütüphanelerinde bulunmaktadır (bk. Sezgin, GAS, I, 376). Bunlardan Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshayı Abdülazîz el-Merâgı üç cilt halinde neşretmiştir (Kahire 1947-1950).

BİBLİYOGRAFYA:

Vekî‘, Ahbârü’l-kudât (nşr. Abdülazîz el-Merâgı), Kahire 1947-50, I-III; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. Rızâ-Teceddüd), Tahran 1391/1971, s. 127; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl), Kahire 1369-93/1950-73, III, 124; Safedî, el-Vâfî, III, 44; Hediyyetü’lârifîn, II, 25; Brockelmann, GAL Suppl., I, 225; Sezgin, GAS, I, 376; Ziriklî, el-Alâm, Kahire 1373-78/1954-59, VI, 347-348.

Fahrettin Atar