ABDURRAHMAN b. MEHDÎ

عبد الرحمن بن مهدي

Ebû Saîd Abdurrahmân b. Mehdî b. Hassân el-Basrî el-Anberî (ö. 198/813-14)

Tebeü’t-tâbiînin tanınmış hadis hâfızı ve fıkıh âlimi.

İnci ticaretiyle meşgul olduğu için el-Lü’lüî nisbesiyle de anılır. 135’te (752) büyük bir ihtimalle Basra’da doğdu. Tahsiline Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemekle başladı. Kıraat ilmini öğrendikten sonra devrin tanınmış âlimlerinin meclislerine devam etmeye başladı. Önceleri vaaz meclislerine, bilhassa kıssacı vâizlerin


derslerine gitmekte iken, Ebû Âmir Abdülmelik el-Akadî’nin uyarısı üzerine, on beş yaşından itibaren hadis öğrenmeye başladı. Şu‘be, Mâlik b. Enes, Süfyân b. Uyeyne, Süfyân es-Sevrî gibi hadis ve fıkıh âlimlerinden ilim tahsil etti. Kendisinden de Ahmed b. Hanbel, Yahyâ b. Maîn, İshak b. Râhûye, Abdullah b. Mübârek gibi meşhur âlimler hadis rivayet ettiler.

Abdurrahman b. Mehdî 796 yılında Bağdat’a yerleşti. Orada ilim öğretmekle ve hadis rivayetiyle meşgul oldu. Kuvvetli bir hâfızaya sahip, titiz ve güvenilir bir hadis âlimi olduğu hususunda ittifak vardır. Yazmaktan çok ezberlemeye önem vermiştir. 20.000 hadisi ezbere yazdırdığı hususundaki rivayet biraz mübalağalı sayılsa bile, onun hâfızasının kuvvetini göstermesi bakımından önemlidir. Hadisleri mânalarıyla değil, kelimesi kelimesine lafızlarıyla rivayet etme taraftarı idi. Ahmed b. Hanbel’in ondan bahsederken, “Meçhul bir râviden bile rivayette bulunsa yine hüccettir” demesi, ayrıca İmam Şâfiî ile Ali b. Medînî’nin hadis sahasında onun bir benzerini görmediklerini söylemeleri, kendisinin ne derece güvenilir bir kimse olduğunu gösterir. Bu üstün vasıfları sayesinde, Basra muhaddislerinin ilmini, rivayet yollarını, şeyh*lerin ve râvilerin hallerini en iyi bilen hadis hâfızı olarak tanınmıştır. Bundan dolayı şöhreti her tarafa yayılmış, onun Bağdat’taki ilim meclisleri çok rağbet görmüştür. İbn Mehdî, fıkıh ilminde de imam sayılabilecek mertebeye yükselmiştir. Nitekim o dönemde Basra’da kadı unvanına ondan daha lâyık birinin bulunmaması, hadis ilminden başka fıkıhta da otorite olduğunu göstermeye yeter. O, “sünnet”i esas alan Medine fıkıh ekolüne bağlıdır ve İmam Mâlik’in fıkhî görüşlerinin Basra ve yöresine yayılmasında önemli rol oynamıştır.

Abdurrahman b. Mehdî, Mu‘tezile ve Cehmiyye fırkalarının Allah’ın sıfatları konusundaki tartışmalarına şiddetle karşı çıkmış, müslümanlar arasında ihtilâfı körükleyen, çok kere fitne ve karışıklığa sebep olan fikir münakaşalarında Kur’an’a ve sahih hadislere uygun İslâm akaidini müdafaa etmiş, bu akîdeye ters düşen çarpık fikirleri yaymaya çalışanlarla mücadele etmiştir. Her gece Kur’ân-ı Kerîm’in yarısını okuyarak iki günde bir hatim indirdiği rivayet edilir. Basra’da vefat etti.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakatü’l-kübrâ (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1388/1968, VII, 297; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Yemânî v.dğr.), Haydarâbâd 1360-80/1941-60, V, 354; a.mlf., et-Târîhu’s-sagır (nşr. Mahmûd İbrâhim Zâyed), Kahire 1396-97/1976-77, II, 285; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh ve’t-ta‘dîl, Haydarâbâd 1371-73/1952-53, V, 288; Hatîb, Târîhu Bagdâd, Kahire 1349/1931, X, 240; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve (nşr. Mahmûd Fâhûrî-Muhammed Kal‘acî), Halep 1969-73 → Beyrut 1399/1979, IV, 5-7; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, Kahire 1357-69 → Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), III, 135; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IX, 192-208; a.mlf., Tezkiretü’l-huffâż, Haydarâbâd 1375-77/1955-58, I, 329; İbn Hacer, Takrîbü’t-Tehzîb (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Kahire 1380 → Beyrut 1395/1975, I, 499; a.mlf., Tehzîbü’t-Tehzîb, VI, 279; Süyûtî, Tabakatü’l-huffâz, (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1393/1973, s. 139; Hazrecî, Hulâsatü Tezhîb, Bulak 1301 → Beyrut 1399/1979, s. 235; İbnü’l-İmâd, Şezerâtü’z-zeheb, Kahire 1350-51 → Beyrut, ts. (Dâru İhyâi’t-türâsi’l-Arabî), I, 355.

Mücteba Uğur