ABDULLAH b. ÜNEYS el-CÜHENÎ

عبد الله بن أنيس الجهني

Ebû Yahyâ Abdullah b. Üneys el-Cühenî (ö. 54/674)

Hz. Peygamber’in tek başına seriyye olarak görevlendirdiği ve cennetle müjdelediği sahâbî.

Doğum ve gençlik yılları hakkında bilgi yoktur. İslâm düşmanı zengin yahudi Ebû Râfi‘in ortadan kaldırılmasıyla görevli dört (veya beş) kişilik grup içinde


yer aldı; Useyr b. Zârem (bk. Vâkıdî, II, 566-568) üzerine gönderilen otuz kişilik askeri birlikte bulundu. Hz. Peygamber, Medine üzerine yürümek için adam toplamakla meşgul olan yahudi lideri Hâlid b. Süfyân b. Nubeyh’i (İbn Sa‘d’a göre Süfyân b. Hâlid’i) ortadan kaldırmak üzere tek başına onu görevlendirdi. Hâlid’i Nahle veya Urene’de bulabileceğini, ona güven verebilmek için gerekirse kendi aleyhinde rahatça konuşabileceğini söyledi. Abdullah, Hâlid b. Süfyân’ı Urene vadisinde buldu. Onu görünce içinde bir ürperti duydu. O sırada ikindi vakti girmiş olduğu için, Hâlid’e doğru giderken namazını ima ile kıldı. Kendisini, onun emrinde Peygamber’le savaşmaya gelen Huzâalı bir Arap olarak tanıttı ve Peygamber aleyhinde öyle şeyler söyledi ki Hâlid şimdiye kadar Muhammed’den böyle bahseden ve onunla savaşmaya bu kadar istekli olan bir adamla karşılaşmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Abdullah’ı yanından ayırmadı, akşam da kendi çadırında alıkoydu. Hâlid’in adamları dağıldıktan sonra bir fırsatını bulan Abdullah Hâlid’i öldürdü ve hemen uzaklaşıp bir mağarada gizlendi. Daha sonra da Medine’ye döndü, olanı biteni Hz. Peygamber’e anlattı. Peygamber ona bu olayın hâtırası olarak bir asâ verdi ve, “Bu kıyamet günü aramızda bir işaret olacak, sen cennette de bu asâya dayanacaksın” (Müsned, III, 496) dedi. Abdullah b. Üneys bu hâtırayı ölünceye kadar kılıcıyla birlikte taşıdı. Vefatında vasiyeti üzerine kefeni içine kondu.

Hicretin dördüncü veya altıncı yılında, muharremin 5’inden 23’üne kadar süren bu olay, Abdullah b. Üneys seriyyesi diye anıldı. Gizlice düşman içine giren müslümanların diğer müslümanlar aleyhinde konuşabileceklerine ve ima ile namazlarını kılabileceklerine delil olarak gösterilen (bk. Ebû Dâvûd, “Sefer”, 20; Serahsî, I, 266-270) bu hadisenin kahramanı Abdullah, yakalandığı humma yüzünden (bk. Vâkıdî, I, 117), Bedir Savaşı’na katılamamış, ancak Uhud başta olmak üzere sonraki bütün savaşlara iştirak etmiştir. Mısır’ın fethinde, Afrika savaşlarında da bulunmuştur. Abdullah, evinin Mescid-i Nevevî’ye uzak olması sebebiyle Hz. Peygamber’den, Kadir gecesini ihya edebilmek için Medine’ye hangi gece gelmesi gerektiğini sormuş, o da ramazanın 23. gecesini tavsiye etmiştir (bk. el-muvatta’, “İ‘tikâf”, 12; Ebû Dâvûd, “Şerhu Ramazân”, 3). Bunun üzerine Abdullah her ramazanın 23. gecesi Medine’ye gelmiş, bu esnada Suffe veya Mescid-i Nebevî’de gecelediği için de ashâb-ı Suffe*den sayılmıştır. Abdullah b. Üneys’in 80 (699) yılında Şam’da vefat ettiği rivayet edilmekteyse de genellikle 54’te (674) Muâviye’nin hilâfet yıllarında öldüğünü kabul edilmektedir.

Abdullah’ın Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadisler, bazı sünenlerle Müsned’de (III, 495-496, 498) yer almıştır. Kendisinden de çocukları Atıyye, Amr, Damre ve Abdullah ile Câbir b. Abdullah hadis rivayet etmiştir. Hatta Câbir, sadece Abdullah’ın bildiği bir hadisi ondan öğrenmek için bir aylık yolculuğu göze alarak Şam’a kadar gitmiştir (bk. Buhârî, “‘İlim”, 19).

BİBLİYOGRAFYA:

el-Muvatta’, “İ‘tikâf”, 12; Vâkıdî, Kitâbü’l-Megazî (nşr. M. Jones), London 1965-66 → Beyrut, ts. (Âlemü’l-Kütüb), I, 3, 4, 117, 170, 391-395; II, 531-533, 566-568, 686, 687; II, 908, 997; İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Mustafa es-Sekka v.dğr.), Kahire 1375/1955, IV, 619 vd.; İbn Sa‘d, et-Tabakatü’l-kübrâ (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1388/1968, II, 50-51; Müsned, III, 495-496, 498; Buhârî, “‘İlim”, 19; Ebû Dâvûd, “Sefer”, 20; “Şerhu Ramazan”, 3; Taberî, Târîh (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl), Kahire 1960-70 → Beyrut, ts. (Dâru Süveydân), III, 156-157; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-evliyâ’, Kahire 1394-99/1974-79, II, 5-6; Serahsî, Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr (nşr. Selâhaddin el-Müneccid), Kahire 1971-72, I, 266-267; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gabe (nşr. Muhammed İbrâhim el-Bennâ v.dğr.), Kahire 1390-93/1970-73, III, 179-180; İbn Hacer, el-İsâbe, Kahire 1328, II, 278-279; a.mlf., Tehzîbü’t-Tehzîb, V, 149-151; Hazrecî, Hulâsatü Tezhîb, Bulak 1301 → Beyrut 1399-1979, s. 191; M. Asım Köksal, İslâm Tarihi, İstanbul 1981, IV, 9-12.

İsmail L. Çakan