ABDÜLKADİR ŞEYHÎ EFENDİ

(ö. 1002/1594)

Osmanlı şeyhülislâmı.

920’de (1514) İstanbul’da doğdu. Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi’nin kardeşi olan Şeyh Hacı Efendi’nin oğludur. Bundan dolayı Şeyhî lakabı ile tanınmıştır. İlk tahsilinden sonra Ebüssuûd Efendi’ye intisap etti ve ondan ders alarak mülâzım oldu. Öğretim hayatına Gelibolu’daki Sarıca Paşa ve Bursa’daki Yıldırım medreselerinde başladı. Daha sonra 1551-1562 yılları arasında sırasıyla Çorlu’da Ahmed Paşa, İstanbul’da Haseki, Sahn-ı Seman, Ayasofya ve Süleymaniye medreselerinde müderrislik, ardından Şam, Mısır, Bursa ve İstanbul’da kadılık yaptı. 1570’te Anadolu, 1571’de de Rumeli kazaskerliğine getirildi. 1573’te bu görevinden ayrıldı. 1583’te kendisine Süleymaniye Dârülhadisi müderrisliği verildi. 8 Mayıs 1587’de Çivizâde Mehmed Efendi’nin ölümü ile boşalan şeyhülislâmlığa getirildi. Şeyhülislâmlığı döneminde, çekilen malî sıkıntı yüzünden akçenin değerinin düşürülmesi ve bu değeri düşük akçenin askere ulûfe olarak verilmek istenmesi üzerine çıkan olaylar sırasında, bir grup sipahi Abdülkadir Efendi’ye, verilen bu “mağşuş akçe” ile esnaftan zorla alınan eşya ve yiyeceğin helâl olup olmadığını sormuştu. Abdülkadir Efendi’nin “haramdır” şeklindeki fetvası üzerine gelişen ve tarihe Beylerbeyi Vak‘ası adıyla geçen kanlı olaylar sonunda Rumeli Beylerbeyi Mehmed Paşa ve Başdefterdar Mahmud Efendi idam edilirken, Vezîriâzam Siyavuş Paşa, bazı vezirler ve devlet erkânı ile birlikte 2 Haziran 1589’da 250 akçe maaş ile o da azledildi. 27 Receb 1002’de (18 Nisan 1594) vefat etti; cenazesi Eyüp’te kendi yaptırdığı mescidin hazîresine defnedildi.

BİBLİYOGRAFYA:

Selânikî, Târih, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2259, vr. 104b, 119a-120b, 202a-203a; Atâî, Zeyl-i Şakaik, İstanbul 1268, s. 327; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 269; Devhatü’l-meşâyih maa zeyl, s. 32-33; Sicill-i Osmânî, III, 345; İlmiyye Salnâmesi, s. 404-409 (6 fetva örneği); Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1962, I, 17; Nezihi Aykut, Hasan Beyzâde Târihi (doktora tezi, 1980), İÜ Ed. Fak., Tarih Seminer Kitaplığı, nr. 3277, II, 128-135, 155.

Mehmet İpşirli