ABDÜLKADİR el-BAĞDÂDÎ

عبد القادر البغدادي

Abdülkadir b. Ömer b. Bâyezîd el-Bağdâdî (ö. 1093/1682)

Arap edebiyatı tarihçisi ve dil bilgini.

1030 (1621) yılında Bağdat’ta doğdu ve ilk tahsilini orada yaptı. Bu arada Farsça ve Türkçe’yi öğrendi. On sekiz on dokuz yaşlarına geldiğinde, Osmanlı-Safevî savaşlarından dolayı iç karışıklıkların hüküm sürdüğü Bağdat’tan ayrılarak Şam’a gitti (1639). Orada kaldığı süre içinde tanınmış âlimlerden ders aldı. Daha sonra Kahire’ye geçen Bağdâdî, Ezher’in önde gelen âlimlerinden İslâmî ilimler, edebiyat, mantık ve felsefe okudu. Yâsîn el-Hımsî, Nûreddin eş-Şebrâmellisî gibi bilginler yanında en çok bağlandığı hocası, devrin tanınmış simalarından biri olan Şehâbeddin el-Hafâcî idi. Hafâcî vefat ettiğinde (1659) kitaplarının büyük bir kısmı ona kaldı. Bağdâdî’nin bin kadar Arap şairinin divanını da ihtiva eden şahsî kütüphanesi, zamanının en zengin kütüphanelerinin başında gelmekteydi.

Anadolu’ya birkaç defa seyahatte bulundu. İlk defa Zilkade 1077’de (Mayıs 1667) Kahire’den İstanbul’a, oradan da Edirne’ye gitti. Ancak fazla kalmadan tekrar Kahire’ye döndü. İkinci seyahatini, Kahire’de tanışarak yakın bir dostluk kurduğu Kethüdâ İbrâhim Paşa ile birlikte Şam üzerinden yaptı. Bazı eserlerini ihtiva eden kendi el yazması bir mecmuada (bk. Nazif Hoca, ŞM, IV, 122) belirttiği üzere, bu defa da Şevval 1084’te (Ocak 1674) Kahire’den ayrıldı ve İstanbul’a uğrayarak Edirne’ye geçti. Orada Sadrazam Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa ile tanıştı ve Şerhu Şevâhidi Şerhi’t-Tuhfeti’l-Verdiyye adlı eserini ona ithaf etti. Bir dostunun oğlu olan ve Edirne’de kendisini ziyaret eden Hulâsatü’l-eser müellifi Muhibbî’nin belirttiğine göre, Osmanlı devlet büyüklerinden yakın ilgi gören Bağdâdî, Sultan IV. Mehmed’in de takdirini kazanmış ve Hizânetü’l-edeb ile İbn Hişâm’ın Şerhu Bânet Suâd adlı eserine yaptığı hâşiyesini ona ithaf etmiştir. Bu seyahatinde oğlu Ahmed ile birlikte IV. Mehmed’in Lehistan seferine de katıldı. Ancak bu arada ağır bir hastalığa yakalandı ve İstanbul’a uğrayarak Konya üzerinden Kahire’ye döndü (Şâban 1087/Ekim 1676). Daha sonra üçüncü defa Anadolu’ya yaptığı seyahatte gözünden rahatsızlanarak İstanbul’dan deniz yoluyla Kahire’ye döndü (1680) ve iki yıl sonra orada vefat etti.

Abdülkadir el-Bağdâdî, Fars edebiyatı alanında da söz sahibi olmakla birlikte asıl şöhretini nesir ve nazım yönleriyle ilgilendiği Arap dili ve edebiyatı üzerinde yapmış, bu sahada otorite kabul edilmiştir. Eserleri arasında başka edip ve şairlerin kitaplarına, özellikle “şâhid beyit”lere yazdığı şerh ve hâşiyeler yekün tutmakta, ayrıca Arapça’ya yaptığı bazı tercümeler de yer almaktadır.

Eserleri. 1. Hizânetü’l-edeb*. En tanınmış kitabıdır. İbnü’l-Hâcib’in (ö. 646/1249) el-Kâfiye adlı nahve dair eserine Radıyyüddin el-Esterâbâdî’nin (ö. 686/1287) yaptığı şerhte geçen 957 “şevâhid”in (örnek beyitler) açıklandığı bu eser, Arap dili ve edebiyatına dair ansiklopedi mahiyetinde önemli bir eserdir. İlk defa 1299 yılında, kenarında Aynî’nin eş-Şevâhidü’l-kübrâ’sı olduğu halde Bulak’ta dört cilt halinde basılmıştır. Ayrıca M. Muhyiddin Abdülhamîd’in sadece iki cildini yayımladığı (Kahire 1344) Hizânetü’l-edeb, 1348-1352 yılları arasında yine dört cilt olarak Kahire’de basılmış, nihayet bu değerli eserin ilmî neşri Abdüsselâm M. Hârûn tarafından yapılmıştır (Kahire 1967-1982, Metin, I-XI; Kahire 1986, Fihrist, XII-XIII). 2. Şerhu Şevâhidi şürûhi’ş-Şâfiye. İbnü’l-Hâcib’in sarfa dair eş-Şâfiye adlı eserine Radıyyüddin el-Esterâbâdî tarafından yapılan şerhte geçen 190 şâhid beytin açıklamasından ibaret olan bu eser, söz konusu şerhle birlikte basılmıştır (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd v.dğr., Kahire 1356, I-IV). 3. Lugat-i Şâhnâme. Firdevsî’nin eserindeki güç anlaşılan Farsça kelimelerin Türkçe açıklaması olan bu eser C. Salemenn tarafından neşredilmiştir (Lugat-i Şahname, Abdulqadiri Bagdadensis Lexion Şahnamianum, Petersburg 1895). 4. Şerhu ebyâti Mugni’l-lebîb. İbn Hişâm’ın nahve dair Mugni’l-lebîb adlı eserinde geçen 946 örnek beyti açıkladığı bu eseri, Abdülaziz Rabâh ve Ahmed Yûsuf ed-Dekkak tarafından yayımlanmıştır (Şam 1973-1978, I-VI). 5. Şerhu Şevâhidi Şerhi’t-Tuhfeti’l-Verdiyye. İbnü’l-Verdî’nin nahve dair 150 beyitlik manzumesine yine kendisinin yaptığı şerhte geçen örnek beyitleri açıkladığı bu eser (İstanbul 1978) ile İbn Hişâm’a ait Şerhu Bânet Suâd adlı esere yaptığı hâşiye (Beyrut 1980, I), Nazif Hoca tarafından neşredilmiştir. 6. Risâle fî mane’t-tilmîz.


Eser Abdüsselâm M. Hârûn tarafından Mecelletü’l-Muktetaf’ta (CVI/3, Kahire 1946) yayımlanmıştır.

Bağdâdî’nin basılmış bu eserlerinden başka henüz neşredilmemiş kitapları da vardır. Yukarıda zikredilen altı basılı kitabının el yazmalarından başka, henüz basılmamış diğer on dört kitabının İstanbul kütüphanelerinde bulunan muhtelif nüshaları Nazif Hoca tarafından tanıtılmıştır (ŞM, IV, 119-145). Yazma eserlerinden ikisi şunlardır: Şerhu Şâhidî. Şâhidî İbrâhim Dede’nin (ö. 957/1550) Farsça-Türkçe manzum lugatı Tuhfe-i Şâhidî’ye yaptığı Türkçe ve Arapça şerhtir. Tahrîcü ahâdîsi Şerhi’r-Razıy. Radıyyüddin el-Esterâbâdî’nin Şerhu’l-Kâfiye adlı eserinde geçen hadislerin kaynakları gösterilerek yapılmış bir fihristidir.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkadir el-Bağdâdî, Hizânetü’l-edeb (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), (I-XIII); a.mlf., Şerhu Şevâhidi Şerhi’t-Tuhfeti’l-Verdiyye (nşr. Nazif Hoca), İstanbul 1978; a.mlf., Hâşiye alâ Şerhi Bânet Suâd (nşr. Nazif Hoca), (I), Beyrut 1980; Muhibbî, Hulâsatü’l-eser, Kahire 1284, II, 451-454; Serkîs, MuǾcem, I, 571; Brockelmann, GAL, I, 368, 371; Suppl., I, 44, 356; II, 175, 397; a.mlf., “Abdülkâdir”, İA, I, 87-88; Kehhâle, MuǾcemü’l-müellifîn, Dımaşk 1376-80/1957-61 → Beyrut, ts. (Dâru İhyâi’t-türâsi’l-Arabî), V, 295; Müneccid, MuǾcem, III, 59; V, 57-58; Ziriklî, el-Alâm (nşr. Züheyr Fethullah), Beyrut 1984, IV, 41; Mohammad Shafi, “Abd al-Kadir al-Baghdadi”, EI² (İng.), I, 68; Nazif Hoca, “Abdalqadir b. Omar al-Bagdadı’nin Eserlerinin İstanbul’daki Yazmaları”, ŞM, IV (1961), s. 119-145; a.mlf., Abd al-Kadir b. Omar al-Bagdadî ve Hâşiya alâ Şarh Bânet Suâd (doktora tezi, 1963), İÜ Ed. Fak.; a.mlf., “Abd al-Kadir b. Omar al-Bagdadı’nin Elyazısı ile İki Mecmuası”, ŞM, VII (1972), s. 69-83.

Nazif Hoca